- Ümidin Rengi Solmasın

Adsense kodları


Ümidin Rengi Solmasın

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
rabia
Wed 24 March 2010, 04:33 pm GMT +0200
Ümidin Rengi Solmasın

Sigara dumanı gibi uçmasın istedim umutlarım. Yaşasın istedim içimdeki çocuk. Gülmeyi, sevmeyi öğrensin; kendince bir dünyası olsun istedim. Kar tabakasını delip aydınlığa ulaşan “kardelen” gibi önüne gelen engelleri aşsın, yıksın diledim, hayatın yıkılması zor dağlarını...

Gün geldi, büyüdü içimdeki çocuk. Büyüdüğünden ve büyümeğe devam edeceğinden bir anda korktu. Meğer farkında olmadan ne kadar da yanlış büyütmüşüm küçüğümü. Hayatın gerçeklerini görünce, bir anda savruldu umutları. Her bir parçası bir dalda asılı kaldı.

Bu, sıradan bir çocuk değil. Bu, benim ve benim gibi sekiz milyon özürlü insanın yüreğinde yaşayan “umut çocuğu”. Bu cümlemden sakın ola bir soyutlamanın kokusu alınmasın. Çünkü biz kendimizi insanlardan ve hayattan soyutlamıyoruz. Biz kendimizce yaşamaya alıştık. Alışamadığımız tek şey biz özürlüler göz önüne alınmadan tasarlanan yapılar. Bunlar ki; yüz yüze gelindiğinde ürküten ve hatta yaşama sevincini askıya almaya sebep olan problemler...

Özür elbetteki başarıya ulaşmada bir engel değil. İstedikten ve azmettikten sonra, uzak değil mutluluk. Mesele sadece, göz ardı edilmekten bir türlü kurtulamamış olan ve pek çok insanın hayatını zorlaştıran yapılardaki düzensizlikler. Bugün kaç insan düşünüyor, özürlü bir insanın sosyal hayatını? Kaç kişi farkında, özürlü insanların eğitimini sürdürebilmek, tamamlamak için karşılaştıkları zorlukları? Gençlerin % 90’dan fazlası eğitim görürken, özürlü insanlann yarısından fazlası dört duvar arasına hapsolmuş oturuyor veya hayatı boyunca hep birinin yardımına ihtiyaç duyuyor. Bunun sebebi; okul, iş yeri ve benzeri yerlerin özürlü bir insanın hayatına göre düzenlenmemiş olması.

Bugün benim gibi üniversitede okuyan özürlü öğrenci sayısı gerçekten az. Bu konuda kendimi şanslı sayıyorum. Tabii ki böyle önemli bir problemi geride bırakmak kolay olmuyor.

Bir özel eğitim okulunda okudum. Ama bana göre özel eğitim okulu bir çözüm değil. Çünkü girmenin zor olmasının yanında, insanları bir nevi toplumdan soyutlamak gibi bir izlenim bırakıyor bende. Dolayısıyla, özel eğitim okullarının sayısını çoğaltmaya çalışmak da gereksiz bir çaba. Kim ister daha altı-yedi yaşında evinden uzaklaşıp yeni bir yere gitmeyi? Küçük bir çocuk için bunun ne kadar güç olduğunu tahmin edersiniz. Onlar ki; tam sevgiye, şefkate muhtaç bir zamanda ana ocağından uzaklaşmak zorunda kalıyorlar. Ailelerinin yanında okumamak için mantıklı bir engel mi sizce?

Toplum olarak bu konuya ilgisiz kaldığımiz, önem vermediğimiz ortada. Kendimize ait bir problem olmadıkça, başkalarınınki de bizi ilgilendirmiyor nedense. Bu, bizim duyarsızlığımızın, ilgisizliğimizin göstergesi değil midir? Kaç kere merdivenleri çıkarken gerçekten zorlandığınızı hissettiniz? Kaç kere çok isteyip de, olmaması gereken yüzünden gitmek istediğiniz yerden mahrum kaldınız? Veya hiç rastladınız mı, kaldırıma çıkmak için yardım istediğiniz anda, size bozuk para uzatan insana? Bunlar -maalesef- gözlerimiz kapalı olarak yaşadığımız hayatın, çarpıcı olduğu kadar üzüntü verici görüntülerinden sadece bir kaçı.

Yapılacak olanlar gerçekten o kadar basit ki. Bir torba çimentoyu eksik atıp, göz zevkimizi tatmin edici birkaç beton parçasını ortadan kaldırmak. Yeni yapılarda, özürlü insanların da varolduğunu düşünerek birtakım kolaylıklar yapmak. Neden bir insanın hayatı böyle küçük ve önemsiz sebeplerden dolayı zorlaşsın ki? Bunlar ilk olarak yapılması gereken şeyler. Bir şey daha var ki, hepsinden önemli: ANLAYIŞ.

Hayata ve insanlara karşı daha duyarlı olmamız gerekiyor. Yann -Allah korusun- bir kaza sonucu aynı duruma bizim de düşmeyeceğimiz nereden belli? İlla böyle bir durumda mı anlayacağız bu kadar insanı? Hayatı lütfen şuuruna vararak yaşayalım. Bir kez olsun hızlıca inip çıktığınız merdivenlerde, bir adım atıp bekleyin, tefekkür edin. Emin olun, anlamaya başlayacaksınız.

Kaç defa şahit olduk. yarınları hep güzel olarak vaat edenlere. Fakat unuttuğunuz çok önemli bir şey vardı. Bugünler de dünlerin yarınları değil miydi? İstiyorum ki, sevgiler buruk yaşanmasın. Hep beraber sürdürelim hayatımızı. İnsanlar umutlarıyla yaşar. Ne olur! Ümidin rengi solmasın.

Zübeyde Andıç