meryem
Sun 3 April 2011, 01:54 pm GMT +0200
ÜLÜ’L-EMR
"Emir sahipleri" anlamındadır. Bilindiği üzere emir sözcüğü, iktidar ve yönetim anlamındadır. Ülülemr, veliy-yu’l-emr'in çoğuludur.
Kur'an-ı Kerim'de ülü’l-emr tabirinin geçtiği âyetlerden birinde, onlara itaat emri yer alır:
"Ey inananlar! Allah'a itaat edin. Peygambere ve sizden buyruk sahibi olanlara (ülülemr'e) itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz, -Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız- onun çözümünü Allah'a ve Peygamber'e bırakın. Bu, hayırlı ve netice itibariyle en güzeldir."[563]
Ülü’l-emr tabirinin geçtiği bu âyetten önceki âyet, emanetlerin ehline verilmesi ve adaletli hüküm verilmesini istemektedir. Nisa. 4/59 âyeti, bunun devamı niteliğinde, itaat konusunu ele almakta ve itaatin Allah'a, Peygamber'e ve ülü’l-emr'e gösterileceğini, çekişme durumunda çözümün, Allah'a ve peygamber'e götürülerek bulunacağını belirtmektedir. Nisa, 4/60 âyeti ise, Kur'an'a ve önceki kitaplara inandıklarını iddia eden bazılarının, putların (tâgût'un) önünde muhakeme olunmalarını istediklerini açıklıyor. Bu durumde peşpeşe gelen bu üç âyetin, öncelikle, "kamu işleri"ni ele aldığını düşünebiliriz: işin ehline verilmesi, adaletli hüküm verme, ülülemr'e itaat edilmesi. Ayette geçen ülülemr ifadesi de öncelikle, kamu/siyaset işlerini yürütenler biçiminde anlaşılabilir.
Daha sonraki âyetler (Nisa, 4/61-64) ise, münafıkların itaatsizliklerini dile getirmekte ve peygamberlerin itaat edilmek üzere gönderildiklerini belirtmektedir.
Nisa, 4/65 âyeti, konuyu daha da pekiştiricidir.
"Rabbine and olsun ki aralarında çekiştikleri şeylerde sen hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar."
Nisa, 4/69 âyeti ise, Allah'a ve Peygamber'e itaat edenlerin, Allah'ın nimete eriştirdiği peygamberler, dosdoğru olanlar, şehidler ve iyilerle beraber olacağını anlatıyor.
Ülü’l-emr sözcüğünün geçtiği ikinci âyette ise, düzeni temsil eden ülü’l-emr'e itaat ile düzensizliği temsil eden şeytanın izinden gitme, birbirine karşıt iki durum olarak sunulur:
"Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu yayarlar. Halbuki o haberi Peygamber'e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara (ülü’l-emr'e) götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yetenler, onu bilirdi. Allah'ın size bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, pek azınız bir yana, şeytana uyardınız."[564]
âyeti, ülü’l-emr tabirine, daha geniş bir kavram yükler gibidir. Buna göre ülü’l-emr, haberlerden (edinilen bilgilerden) akıl yürüterek bir takım sonuçlar çıkarma gücüne sahiptir, uzman kişilerdir.
Ayetlerde geçen bu ülü’l-emr'in kim olduğu konusunda gelenekçi açıklama, başlıca şu hususları vurgular:
1) Ülü’l-emr, Hz. Peygamber (s.a.) dönemindeki emirlerdir,
2) Ehl-i beyt imamlarıdır,
3) İyiliği emredenlerdir,
4) İbn Abbas'a göre, fukaha ve Allah'a itaat eden din ehlidir.
Râgıb el-Isfahâni, bütün bu yorumlarda haklılık payı bulunduğunu belirtir:
"İnsanların, sözünü dinledikleri otoriteler, dört tanedir:
1) Peygamberler (enbiya): Otoriteleri, halkın ve seçkinlerin, hem dış, hem iç dünyaları konusunda geçerlidir.
2) Yöneticiler (vulât): Otoriteleri herkesin yanlızca dış dünyalarında geçerlidir.
3) Bilgeler (hukema): Seçkinlerin yanlızca iç dünyalarında otoriteleri vardır.
4) Vaizler (Öğütçüler): Otoriteleri, yalnızca halkın iç dünyalarında geçerlidir."[565]
İbn Teymiye ise, ülülemr'in, ümera (siyasi-askeri önderler) ve ulema (bilginler) olduğu yorumunu yapar.[566]
Tasavvuf ehli, ülülemr'i, meşâyih (şeyhler) biçiminde anlamaya çalışır.
Konuyu siyasi alana kaydıran bazı açıklamalara göre ise, ülü’l-emr, doğrudan hükümet (yürütme organı) olarak düşünülebilir.
Görüldüğü gibi, Kur'an'da iki âyette yer alan ülü’l-emr tabiri, değişik birtakım yorumlara konu olmuştur. Ancak, genişletici bir yorumla "her alanda yetkin kişiler/otoriteler" biçiminde anlaşılması halinde, siyasetten tasavvufa, ilimden askeri işlere kadar geniş bir çerçeveye yerleştirilebilir.[567]
[563] Nisa, 4/59.
[564] Nisa, 4/83.
[565] Râgıb el-Isfahâni, age, 30.
[566] İbn Teymiye, Siyaset, 33-34.
[567] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 135-138.