- Uhud’da Efendimiz’e kalkan oldu ümmü ümare (r.a)

Adsense kodları


Uhud’da Efendimiz’e kalkan oldu ümmü ümare (r.a)

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 24 April 2012, 02:48 pm GMT +0200
Uhud’da Efendimiz’e kalkan oldu; ümmü ümare (r.a)

Temmuz 2007 22.SAYI

Ümmü Ümare (r.a) İkinci Akabe Biati’ne iştirak etme şerefine ermiş iki hanım sahabiden biridir. Asıl adı Nesibe olan Ümmü Ümare, Yesrib’in önemli isimlerinden Zeyd İbn-i Asım ile evlenir ve bu evlilikten Habib ve Abdullah isimli iki evladı olur. Uhud Savaşı’nda müşriklerin saldırılarına karşı, Efendimiz’i (s.a.v) adeta bir kalkan gibi koruyan Ümmü Ümare, Rasulullah’a bağlılığı ve cesareti ile ümmet-i Muhammed’in gönlünde taht kurmuştur.

Hicretten bir buçuk yıl önce Mus’ab b. Umeyr’in vesilesi ile İslam’ı kabul eden Ümmü Ümare ve eşi Zeyd, iki cihan güneşi Efendimiz’i (s.a.v) Medine’ye davet etmek üzere Mekke’nin yolunu tutar. Kutlu şehre vardıklarında İkinci Akabe Biati’ni gerçekleştiren 73 kişiden ikisi olma şerefine ererler. Efendimiz’e (s.a.v) burada teker teker biat eder ve onu canları gibi koruyacaklarına söz verirler.

Biat dönüşü Ümmü Ümare’nin içi bambaşka heyecanlarla doludur. Zira artık Allah Rasulü’ne söz vermiş ve onu canı pahasına korumaya yemin etmiştir. Akabe tepesinde Rasul-i Ekrem’e bağlılık sözü veren Ümmü Ümare’nin bu uğurda yapacağı en önemli işlerden ilki; oğullarını cesur birer Müslüman olarak yetiştirmek olacaktır. Medine’ye döner dönmez evlatlarını İslam terbiyesi ile büyütmeye gayret eden Ümmü Ümare daha sonra da çevresindekilere İslam’ı tebliğ etmeye başlar.

Ümmü Ümare ve onun vesilesiyle İslam’ı kabul edip yüreği Rasul hasretiyle dolu olanlar, çok zaman geçmeden vuslata erer. Zira Fahr-i Kainat Medine’ye hicret etmiştir. Böylece müminler için de yeni bir dönem başlar. Onlar artık Kureyş’in zulmünden kaçan değil; İslam’ı yaymak için Kureyş’in karşısında dimdik duran bir topluluktur. Bu uğurda yapılanlardan biri de Uhud Savaşı’dır. Savaşa katılanlar arasında yerini alan Ümmü Ümare Rasulullah’a (s.a.v) kendini siper ederek, adını tarihe “Rasulullah’ın (s.a.v) kalkanı” diye yazdırır.

Derin yaralarına rağmen kimseyi Efendimiz’e yaklaştırmaz

Destansı bir kahramanlığa imza atan Ümmü Ümare o günleri kendi ifadeleriyle şöyle anlatır:  “Bir kırbaya su doldurarak Uhud yolunu tuttum. Müslümanların durumunu görmek ve susuz yaralılara su dağıtmak istiyordum. O sırada Müslümanlar üstün durumdaydı. Fakat sonradan müşrikler üstünlüğü ele geçirmeye başlayınca Peygamberimiz’in yanına koştum ve ona saldıranların karşısına dikildim."

O artık su dağıtan bir kadın değil, Rasulullah’a (s.a.v) kendini siper eden bir mücahidedir. Hz. Peygamber’i öldürmek isteyen İbn-i Kamie’nin karşısına Mus’ab bin Umeyr ile dikilir. Gözü dönmüş bu müşrik Hz. Mus’ab’ı şehit eder; ama Ümmü Ümare’den geçit alamaz. Mübarek boynunda derin bir yara açmasına rağmen Ümmü Ümare bu müşriği Efendimiz’e yaklaştırmaz. Bunu gören Efendimiz, Hz. Ümmü Ümare’nin oğlu Abdullah’a “Annenin yaraları çok ağırlaştı” diye seslenirken bir yandan da bu aileye dua eder. “Ey mübarek aile! Allah’ın bereketi üzerinize olsun. Annenin makamı falan falan kişilerden çok yüksektedir” diyerek Abdullah’a Ümmü Ümare’nin faziletini de müjdeler. Bu durumu çok iyi değerlendiren Hz. Ümmü Ümare Rasulullah’tan cennette komşu olmak için dua ister ve Efendimiz’in “Allahım, bu aileyi benimle cennette komşu yap” duasına mazhar olur. Ümmü Ümare bu dua ile büyük bir saadete erer. “Bana artık ne musibet gelirse gelsin basittir” diyerek sevincini dile getirir. Çünkü o, dua edenlerin en güzeli tarafından duaların en güzeline erişir.

Uhud Savaşı dışında Hayber ve Huneyn savaşlarına da katılır. Efendimiz’in birçok dua ve müjdesine nail olur. Efendimiz onun Uhud Savaşı’ndaki cesaret ve kahramanlığını övgüyle anmış; “Uhud günü ne zaman sağıma ve soluma baksam beni korumak için çarpışan Nesibe’yi görüyordum” buyurmuştur. Efendimiz’in (s.a.v) de belirttiği gibi Hz. Ümmü Ümare kendini ona siper etmiş, Rasul-i Ekrem’in korunması için canını ortaya koymuştur. Öyle ki Uhud Savaşı’ndan sonra vücudunda tedavisi hayli zaman alan 12-13 yara olduğu tespit edilmiştir. Efendimiz (s.a.v) onu sürekli ziyaret ederek, sık sık kendisine yaralarının nasıl olduğunu sormuştur.

“Elhamdülillah, şehit anası oldum”

Hz. Ümmü Ümare İslam’a gönül verenlerin örnek aldığı şerefli kadınlardandır. Ayrıca o örnek bir annedir. Evlatlarını yetiştirmek için büyük bir çaba harcamış, onları birer İslam mücahidi yapmıştır. Nitekim oğlu Habib yalancı peygamber Müseyleme tarafından şehit edildiğinde, müminler bu haberi kendisine vermeye çekinmişlerdir. Fakat o bir vesile ile duymuş ve “Elhamdülillah, şehit anası oldum” diyerek büyük bir metanet örneği göstermiştir…
Bu mübarek hanımın ne zaman dünyasını değiştirdiği net olarak bilinmemektedir. Medine’de, Baki Kabristanı’nda medfundur…

Rümeysa OĞUZ