- Uhud savaşından sonraki olaylar

Adsense kodları


Uhud savaşından sonraki olaylar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 7 July 2011, 04:10 pm GMT +0200
B) UHUD SAVAŞINDAN SONRAKİ OLAYLAR


1- Hamrâü'l-Esed Seferi:


 

 Uhud savaşı, sona erince müşrikler çekildiler. Müslümanlar, onların ka­dınları, çocukları ve malları gasbetmek için Medine'ye gideceklerini sandı­lar. Bu da onlara ağır geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) Ali b. Ebî Tâlib'e (r.a.): "Düşmanın peşine düş, ne yaptıklarına ve ne istediklerine bak. Eğer atları sürüp develere binerlerse Mekke'ye dönmek, yok eğer atlara bi­nip develeri sürerlerse Medine'ye gitmek istiyorlar demektir. Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Medine'ye girmek niyetinde iseler onlara karşı yürüyüp onlarla orada çarpışacağım!" buyurdu. Hz. Ali şöyle anlatıyor: Ne yaptıklarına bakarak peşlerini takip ettim. Atları sürüp develere bindiler ve Mekke'ye yöneldiler. Mekke'ye dönmeye karar verdiklerinde Ebu Süfyan, müslümanlara yaklaşıp şöyle seslendi: "Gelecek yıl sizinle buluşma yerimiz Bedir olsun." Hz. Peygamber (s.a.) de: "Tamam, kabul ettik! deyin" buyur­du. Ebu Süfyan: "İşte buluşma yeri orası." dedi. Sonra arkadaşları ile bir­likte ayrılıp gitti. Biraz yol aldıktan sonra aralarında geçen şeyler sebebiyle birbirlerini kınamaya başladılar. Bir kısmı diğerlerine cîedi ki "Hiçbir şey yap­madınız. Güçlerini ve keskinliklerini kırdınız, sonra bıraktınız. Size karşı et­rafında toplanacakları liderleri sağ kaldı. Geri dönün de köklerini kazıyalım."

Bu durum Allah Rasülü'ne (s.a.) ulaşınca sahabe arasında seslenerek düş­manlarıyla karşılaşmak için yürümeye çağırdı ve: "Bizimle beraber savaşa ka­tılmış olanlardan başkası gelmesin!" buyurdu. Abdullah b. Übey O'na: "Senin yanında ben de geleyim mi?" dedi. "Hayır" diye cevapladı. Şiddetli yarala­rına ve korkularına rağmen müslümanlar çağrısına uyup "İşittik, itaat ettik." dediler. Câbir b. Abdullah izin isteyerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben senin katıldığın her savaşa mutlaka katılmak isterim. Ancak babam beni kızlarının başında bıraktı. Ama izin ver seninle geleyim." dedi. Bunun üzerine ona izin verdi. Hz. Peygamber (s.a.) ile birlikte müslümanlar Hamrâü'l-Esed'e[594] ka­dar ilerlediler. Ma'bed b. Ma'bed el-Huzaî orada Allah Rasûlü'ne (s.a.) ge­lerek müslüman oldu. Rasûlullah ona Ebu Süfyan'm ardından yetişip savaştan caydırmaya çalışmasını emretti. Ma'bed, Ebu Süfyan'a Ravha'da yetişti. Ebu Süfyan onun müslüman olduğunu bilmiyordu. "Ma'bed, ne haber?'* diye sor* du. Ma'bed dedi ki: "Muhammed ve ashabı size ateş püskürüyorlar. Benzeri görülmemiş bir orduyla yola çıkmışlar. Üstelik arkadaşlarından geride ka­lanlar da pişman olmuşlar." Ebu Süfyan: "Sen ne diyorsun!" dedi. Ma'bed; "Ordunun öncü birlikleri şu tepenin ardından çıkıncaya kadar süratle yola koyulmandan başka bir yol göremiyorum." dedi. Ebu Süfyan: "Vallahi, on­ların kökünü kazımak için saldırmak üzere toplanmıştık." dedi. Ma'bed: "Sa­na tavsiye ederim, böyle yapma." dedi.

Bunun üzerine gerisin geri Mekke'ye döndüler. Ebu Süfyan Medine'ye gitmek isteyen bir müşrikle karşılaştı ve ona: "Mekke'ye döndüğünde deve­ne kuru üzüm yükletmem karşılığında Muhammed'e bir haber iletebilir mi­sin?", diye sordu. Adam: "Evet" dedi. O zaman Ebu Süfyan: "Muhammed'e, bizim kendisinin ve ashabının kökünü kazımak için saldırmak üzere toplan­dığımızı ilet." dedi. Onun sözü kendilerine ulaştığında ashab: "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir. Bu yüzden kendilerine bir fenalık dokunmadan Allah'tan nimet ve bollukla geri döndüler. Allah'ın rızasına uydular. Allah büyük lütuf sahibidir."[595] dediler. [596]


[594] Hamrâü'1-Esed: Zülhuleyfe'ye giden yolun solunda Medine'ye 8 mil mesafede bir yerdir.

[595] Âl-i îmrân, 3/174. ed-Dürrü'I-Mensûr, 2/101-103; İbn Kesîr, Tefsir, 1/428-429; Taberî, 4/116-122, Bulak baskısı; îbn Hişâm, 2/121; İbn Kesîr, 3/97; Şerhu'l-Mevâhib-i L'edü-niyye, 2/59-64; îbn Seyyidinnâs, 2/37. Buharı (64/25), Ebu Muaviye -Hişâm- babası ka­nalıyla Hz. Âişe'den şöyle rivayet ediyor: "Kendileri savaşta yara aldıktan sonra Allah ve Peygamberin çağrısına koşanlara, hele onlardan iyilik edip sakınanlara büyük ecir var­dır." (Âl-i İmrân, 3/172) Hz.Âişe Urve'ye dedi ki: Ey kızkardeşimin oğlu! Baban Zü-beyr ile Ebu Bekir onlardan

idiler. RasûluHah (s.a.) Uhud savaşında musibete uğrayıp müşrikler de ayrılıp gidince onlann geri dönmelerinden endişe etti ve: "Peşlerinden kim gider?" buyurdu. Bunun üzerine onlardan yetmiş kişi ortaya çıktı. Râvi dedi ki: "Arala­rında Hz. Ebu Bekir ile Zübeyr de vardı." Ayrıca bk. Müslim, 2418; ibn Mâce, 124; Hâ­kim, Müstedrek, 4/298. îbn Kesir diyor ki: Bu anlatım gerçekten gariptir. Zira megâzi âlimlerince meşhur olan rivayete göre Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte Hamrâü'1-Esed ga­zasına çıkanlar Uhud'a katılan herkestir. Yediyüz kişi idiler; onlardan yetmişi şehid düş­tü, gerisi sağ kaldı. eş-Şâmi der ki: Hz. Âişe'nin sözü ile megâzi âlimlerinin görüşü birbirleriyle çekilmez. Çünkü Hz. Âişe'nin: "Onlardan yetmiş kişi ortaya çıktı" sözünün anlamı, bu hususta onlar diğerlerini geçtiler, geri kalanlar da onlara katıldılar şeklindedir.

[596] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/283-284.