- Üçüncü yılda yaşanan diğer gelişmeler

Adsense kodları


Üçüncü yılda yaşanan diğer gelişmeler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 29 April 2011, 01:39 pm GMT +0200
Üçüncü Yılda Yaşanan Diğer Gelişmeler

Allah Resülü Medine'ye hicret edeli otuz ay olmuştu. Hz. Ömer, kocası ölen kızı Hafsa'yı (radıyallahu anha)94 önce Bedir günlerinde ha­nımı Rukiyye Validemizi kaybeden Hz. Osman'la nikahlamak iste-

94 Hafsa Validemiz, risaletten beş yıl önce Kureyş'in Kabe'yi tamir ettiği sene dün­yaya gelmişti. Daha önce Huneys İbn Huzafe ile evlenmiş ve birlikte Medine'ye

miş ve gidip ona konuyu bizzat kendisi açmıştı. Ancak Hz. Osman, böyle bir evlilik için henüz hazır değildi ve dava arkadaşı Hz. Ömer'e beklediği cevabı verememişti. Gerçi Hz. Ömer, aldığı bu cevap karşı­sında bir nebze üzülmüştü ama yine de meseleyi anlamaya çalışıyor­du. Ondan ümidini kesince bir başka yakın arkadaşına konuyu aça­caktı; ancak Hz. Ebu Bekir de evlilik düşünmüyordu. Bunun üzerine o (radıyallahu anh), durumu gelip bir de Resül-ü Kibriya Hazretlerine anlatmayı denedi. Beklediği cevap, hem de fazlasıyla Efendimiz'den gelecekti:

- Ben sana, Osman'dan daha hayırlı bir damat ve Osman'a da senden daha hayırlı bir kayınpeder söyleyeyim mi, diye sordu. Bunu kim istemezdi ki! Hz. Ömer hemen:

- Söyleyin ya Resülullah, dedi. Bunun üzerine Allah Resülii (sal­lallahu aleyhi ve sellem), şunları söyledi:

- Sen, kızın Hafsa'yı Bana nikahlarsın; Ben de, kızım Ümmü Gülsüm'ü Osman'a!

Hz. Ömer'in sevinçten neredeyse ayakları yerden kesilecekti.

Resülullah ile akraba olmak onun için en büyük bahtiyarlıktı.

Ve derken Medine'de iki evlilik birden gerçekleşiyordu. Mekke'­nin ilk günlerinden beri yanında olan haya insanı Hz. Osman'a, bun­dan sonra iki nur sahibi manasında 'Zii'n-Nureım' denilecekti.

Çok geçmeden, Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın evliliklerinden bir ço­cukları dünyaya gelecek ve adını Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) 'Hasan' koyacaktı.

Hicretin üzerinden otuz bir ay geçmiş ve yine, gufranla tüllenen Ramazan ayının bereketi üzerlerine rahmet olup yağmaya başlamış­tı. Ümmetine merhamet ve şefkat kanatlarını gererek ihtiyaçlarını gidermek isteyen Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellern), Bedir günü ilk mübarezede yaralandıktan sonra dönüşte şehit olan Ubey­de İbn Haris'in hanımı Zeyneb Binti Huzeyme'nin içinde bulundu­ğu şartların zorluğunu görmüş ve yoksulların elinden tutan bu dul ve yalnız kadının elinden tutmak istemişti. Bunun en kestirme yolu, onu nikahı altına almaktı ve O da öyle yaptı.

hicret ettiği kocası Bedir sonrasında vefat edince de dul kalmıştı. Bkz. İbn Seyyi­dinnas, Uyürıu'l-Eser, 2/384; Zehebi, Tarihu'l-İslam,

Hz. Zeyneb (radıyaUahu anha), cahiliye döneminden bu yana muh­taçların annesi olarak bilinen saliha bir kadındı. Tam, "Bu yaşlı hô­limle kimsesiz kaldım." diye endişelerle boğuşup dururken Allah Resülü'ne zevce olma bahtiyarlığıyla serfiraz kılınan Hz. Zeyneb (ra­dıyallahu anha), artık dünyanın en balıtiyar kadınıydı. Ancak yaşlı vali­demiz Hz. Zeyneb Binti Huzeyme, aradan sekiz ay kadar bir zaman geçince vefat edecek ve mü'minlerin annesi manasında 'Ümmü'l­Mü'minin' olarak ebedi aleme göç edecek, bizzat Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından Cennetü'l-Baki'deki mekanırıa tevdi edile­cekti.95

Artık Cemaziyelevvel ayına gelinmişti. Yaz ayları da yaklaşmış ve Kureyş, Şam taraflarına göndereceği kervanı düşünmeye başla­mıştı. Bir taraftan Bedir'in acısıyla kıvranırken diğer yandan da:

- Şayet burada böyle bekleyip durursak elimizdeki bütün im­kanlar tükenip bitecek ve açlıktan kırılacağız, diyorlardı.

Nihayet uzun da olsa yeni bir yol bularak Şam'a gitmek üzere Safotm İbn Ümeyye başkanlığında bir kervan tertip etmişler ve Furfıt İbn Hayyfın adında bir delil tutarak yola koyulmuşlardı.

Efendimiz bu durumdan da haberdar oldu ve hemen Zeyd İbn Hôrise'yı görevlendirerek yüz kişilik bir kuvvetle yola çıktı. Onların gelişini duyan Safvan da, Ebu Süfyan gibi hızla kaçmaya başladı.

Zeyd İbn Harise, hedeflenen yere geldiğinde kervanın çoktan kaçıp uzaklaştığını görecek ve Furat İbn Hayyan'ı esir alarak geri dörıecekti.?"

Bu da bir işti; zira bundan böyle Mekke, kendi başına ve istediği gibi Hicaz' da dolaşamayacağını anlamış oluyor ve kendisine çekidü­zen vermek zorunda kalıyordu.