ezelinur
Fri 30 July 2010, 07:56 pm GMT +0200
ÜÇ MÜHİM HAK
"Abdurrahmân-ı Tâgî" büyük bir velî idi
Sohbeti dinleyene pek çok fâideliydi
Bir gün de buyurdu ki: (Sakın şu "Üç kimse"nin
Hakkına riâyette gevşeklik göstermeyin
Birisi "Anne-baba" hakkıdır ki evvelâ
"Üf" bile söylemeye izin yoktur onlara
Şöyle ki genç bir kişi vardı ki sahâbeden
Annesinin kalbini kırmıştı bir sebepten
O günlerde bu kişi geldi "Ölüm hâli"ne
Gitti tanıdıkları hemen ziyâretine
Ve lâkin gördüler ki tutulmuş dili hepten
Hiç "Allah" diyemiyor lisânı bu sebepten
Eshâba çok üzüntü geldi bundan husûle
Gelip bu vaziyeti arz ettiler Resûl�e
Buyurdu: (Annesini çağırın bana onun!)
Söylediler acele huzûra geldi kadın
Buyurdu ki: (Ey hâtun hâlin nasıl oğlunla?)
Dedi: (Yâ Resûlallah hiç aram yok onunla
Hanımını kollayıp üzmektedir beni hep
Ben hiç râzı değilim oğlumdan bundan sebep)
Buyurdu ki: (Oğluna bağışla ki rızânı
Tutuk dili açılıp Allah desin lisânı)
Dedi: (Yâ Resûlallah çok kırgınım ona ben
Şimdi "Peki" desem de yapamam bunu kalben)
O Server buyurdu ki eshâba bu sefer de:
(Çokça odun toplayıp ateş yakın şu yerde)
O zaman kadıncağız merak etti bu işi
Dedi ki: (Ne sebepten emrettiniz ateşi?)
Buyurdu ki: (Oğlunu atacağız içine
Nasılsa lâyık oldu Cehennem ateşine)
Bunu duyup Resûl'e yalvardı ki o kadın:
(Ben râzıyım oğlumdan yakmayın onu sakın!)
"Üç hak"tan ikincisi "Hoca üstâd" hakkıdır
Bunların ebeveyn'den daha çok hakkı vardır
Anne-baba çocuğun dünyâya gelmesine
Sebeptirler beslenip hem de büyümesine
Lâkin hoca ve üstâd öğreterek dînini
Kazandırır insana "Sonsuz seâdeti"ni
Ve eğer anne-baba yaparsa hem hocalık
Onlarda bu "iki hak" birleşmiş olur artık
Böyle anne-babanın hakkı olur iki kat
Çünkü hem "Ebeveyn"dir hem de "Hoca ve üstâd"
Bir kimse daha var ki bizlere hakkı geçen
O dahî rızkımıza sebep olan "İşveren"
Her insanın rızkını Rabbimiz verse de hep
Lâkin "İşverenler"i kılmıştır buna sebep
Onun da hukûkuna riâyet etmelidir
Zîrâ "Kul hakkı" olup ödemesi çetindir
Büyükler buyurdu ki: (İnsana şükretmiyen
Allahü teâlâ'ya şükredemez katiyyen)
"Abdurrahmân-ı Tâgî" büyük bir velî idi
Sohbeti dinleyene pek çok fâideliydi
Bir gün de buyurdu ki: (Sakın şu "Üç kimse"nin
Hakkına riâyette gevşeklik göstermeyin
Birisi "Anne-baba" hakkıdır ki evvelâ
"Üf" bile söylemeye izin yoktur onlara
Şöyle ki genç bir kişi vardı ki sahâbeden
Annesinin kalbini kırmıştı bir sebepten
O günlerde bu kişi geldi "Ölüm hâli"ne
Gitti tanıdıkları hemen ziyâretine
Ve lâkin gördüler ki tutulmuş dili hepten
Hiç "Allah" diyemiyor lisânı bu sebepten
Eshâba çok üzüntü geldi bundan husûle
Gelip bu vaziyeti arz ettiler Resûl�e
Buyurdu: (Annesini çağırın bana onun!)
Söylediler acele huzûra geldi kadın
Buyurdu ki: (Ey hâtun hâlin nasıl oğlunla?)
Dedi: (Yâ Resûlallah hiç aram yok onunla
Hanımını kollayıp üzmektedir beni hep
Ben hiç râzı değilim oğlumdan bundan sebep)
Buyurdu ki: (Oğluna bağışla ki rızânı
Tutuk dili açılıp Allah desin lisânı)
Dedi: (Yâ Resûlallah çok kırgınım ona ben
Şimdi "Peki" desem de yapamam bunu kalben)
O Server buyurdu ki eshâba bu sefer de:
(Çokça odun toplayıp ateş yakın şu yerde)
O zaman kadıncağız merak etti bu işi
Dedi ki: (Ne sebepten emrettiniz ateşi?)
Buyurdu ki: (Oğlunu atacağız içine
Nasılsa lâyık oldu Cehennem ateşine)
Bunu duyup Resûl'e yalvardı ki o kadın:
(Ben râzıyım oğlumdan yakmayın onu sakın!)
"Üç hak"tan ikincisi "Hoca üstâd" hakkıdır
Bunların ebeveyn'den daha çok hakkı vardır
Anne-baba çocuğun dünyâya gelmesine
Sebeptirler beslenip hem de büyümesine
Lâkin hoca ve üstâd öğreterek dînini
Kazandırır insana "Sonsuz seâdeti"ni
Ve eğer anne-baba yaparsa hem hocalık
Onlarda bu "iki hak" birleşmiş olur artık
Böyle anne-babanın hakkı olur iki kat
Çünkü hem "Ebeveyn"dir hem de "Hoca ve üstâd"
Bir kimse daha var ki bizlere hakkı geçen
O dahî rızkımıza sebep olan "İşveren"
Her insanın rızkını Rabbimiz verse de hep
Lâkin "İşverenler"i kılmıştır buna sebep
Onun da hukûkuna riâyet etmelidir
Zîrâ "Kul hakkı" olup ödemesi çetindir
Büyükler buyurdu ki: (İnsana şükretmiyen
Allahü teâlâ'ya şükredemez katiyyen)