- Üç kuşağı içine alan bir çıkmaktayız

Adsense kodları


Üç kuşağı içine alan bir çıkmaktayız

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 13 August 2011, 10:49 am GMT +0200
ÜÇ KUŞAĞI İÇİNE ALAN BİR ÇIKMAZDAYIZ

Şubat 2011 65.SAYI

Değerli Yasemin Hanım,

Semerkand Aile’den köşenizi ve paylaşımlarınızı dikkatle takip ediyorum, yardımlarınız ve bizlere en uygun ve doğru yaklaşımları sunduğunuz için teşekkür ederim. Bizim sorunumuza gelince; üç kuşağı içine alan bir çıkmazdayız. 20 yıllık evliyim, 19 yaşında bir oğlum, 16 yaşında bir kızım var. Eşimin kardeşini kaybetmemizden sonra İzmir’den kayınvalide ve kayınpederimin yanına Antalya’ya üç yıl önce taşındık eşimin ısrarıyla. Anne babasını yalnız bırakmak istemedi. Büyüklerin evinde alt üst oturmaya başladık. Ama çekirdek ailemizde çatırdamalar başladı. Eşim anne babayı memnun etmek için bizleri arka plana koyup hep onların arzu ve isteklerine göre hareket eder oldu. Büyükler de bunu çok güzel değerlendiriyorlar, haklarını sürekli hatırlatıyorlar. Ama gençler bu durum ve ortamdan hiç memnun değiller. Çünkü kendi ailesinin dışında kimse ile bir yakınlık yok, evden uzaklaşmak için fırsat kollar oldular. Evde sürekli bir tartışma hali oluyor. Ben ve çocuklarım çok yıpranıyoruz. Ne yapacağımı şaşırdım. Rica etsem, bize büyükleri de üzmeden nasıl bir yol izlememiz gerektiğini söyler misiniz?  / UMRAN…


Yaşanan her olumsuz olayın ya da hastalığın kişiye kazandırdığı ikincil kazanımlar vardır. Mesela, hasta olan birinin “Ben artık bundan sonra hiçbir iş yapmıyorum” demesi gibi. Sizdeki bu örnekte ailenin evlatlarını kaybettikten sonra diğer evlatlarını kendi yaşamlarının içine hapsetmeleri olmuş ikincil kazançları. “Nasıl olsa birinci evladı kaybettik” diyerek ikincinin hayatını yok edercesine kendi hayatlarına katmışlar. Ebeveynler bu davranışı görmeyebilirler. Ruh dünyalarındaki içgörü azsa bu tabi ki çok normal; bir de bu duruma yoğun acıları da eşlik ediyorsa bunu fark edebilmeleri imkansız. Oysa eşiniz olan bitenin az çok farkına varıp hayatını kendi anne babasının hayatına vakfetmemeli. Zira zaten en büyük fedakarlıkta bulunup yaşadığı şehirden onların yanına göç etmiş. Bu sizler için zaten çok ciddi bir uyum süreci. Bir de kendisini çekirdek ailesinden yoksun bırakarak karısını ve çocuklarını daha zorlu bir sürecin içine sokmuş hiç farkında olmadan.

Bu durumu bizim aktardığımız gibi eşinize sunmalısınız. Kendisinin birinci elden sorumlu olduğu kişiler çekirdek ailesidir. Yani eşi ve çocukları. Tabi ki anne babasına saygısı sonsuz olmalı, tabi ki ihtiyaçlarını karşılamalı fakat kendi benliğinden ve ailesinden vazgeçerek değil. Eğer bunun dozunu ayarlayamıyorsa belki onun da kaçtığı bir takım şeyler vardır. Mesela, keşke siz şu detayı belirtmiş olsaydınız; kaçtığı ortamlar sorumluluk gerektiren ortamlar mı yoksa kendi çekirdek ailesiyle ortak yaşam alanlarından mı kaçıyor? Eğer çocuklar babalarından gerekli ilgiyi, alakayı göremezlerse tam da bu dönemin getirdiği karşı cinse dair  ilgi dünyalarında daha fazla yer alır.

Eşinizle bu durumu onu kırmayacak, incitmeyecek şekilde sakin olarak konuşmanız gerekiyor. Zira onun da acısı var. Bu yaptıklarının hiç farkında olmayabilir. Ya da ölümün getirdiği depresif durumla işlevselliğini biraz daha kaybettiğini göremiyordur. Onun için sabırla ona durumu aktarıp, onun varlığına duyduğunuz ihtiyacı, başka şehrin getirdiği uyum sürecinin zorluğunu anlatmalısınız. Bu durumu bana kalırsa kayınpeder ya da kayınvalideden hangisinin kişiliği iletişim kurmaya daha yatkınsa onunla da paylaşabilirsiniz. Bu durumu çocuklarınızla konuşup onlardan babalarıyla iletişim kurmak konusunda yardım isteyebilirsiniz. Çocuklar da bunu fark etmeliler ve babayı içine düştüğü bu çelişkili durumdan size yardım ederek çıkarmalılar.

Son olarak şunu sormak isterim; siz evlendiğinizde kayınvalideleriniz yanınızda olsaydı belki eşiniz yine böyle davranacaktı. Ne zamandan beri onlardan ayrı bir şehri paylaşıyorsunuz; bunu bilmek bizim için önemli. Belki eşiniz öğrencilik yıllarında ailesinden ayrı kalmıştır. Belki o da kendi dünyasında ilk defa ailesine kavuşuyordur. Şu da önemli: kardeşi kaybettikten sonra şuan evin tek çocuğu mu? Ya da aile ölen çocuğa daha mı yakındı ve bu yüzden eşiniz kendini şuan ailesine öncekinden çok daha yakın mı hissediyor? Ayrıca şuan evin tek çocuğu hükmündeyse bu ayrıcalığı doyasıya yaşamak da istiyor olabilir. Yani şimdi belki de babalık gibi sıfatının yanına kendi ebeveyninin çocuğu sıfatını da ekleyerek bir paradoks yaşıyor olabilir. Tüm bunlar için onunla konuşmak gerekiyor ve bizim tüm bu soruların cevaplarını bilmemiz gerekiyor ki daha sağlıklı sonuçlara varabilelim. Ne olursa olsun tüm bunları bunca yıllık eşinizle konuşmaktan çekinmeyin; yeter ki üslubunuzu saygı ölçülerinde barındırın. Allah yardımcınız olsun. Sevgilerle…

Yasemin UÇAL ABDULLAH