hafiza aise
Thu 16 August 2012, 02:16 pm GMT +0200
Türkiye Suriye dönemecinde
İbrahim BARAN • 89. Sayı / EDİTÖRÜN NOTU88 sayıdır bizi takip eden kadirşinas okurlarımız bilirler, dergimizde yalnızca kültürel mevzulara değinmiyoruz. Aynı zamanda bir aktüalite dergisi olmanın gerekliliklerini de yerine getiriyor Mostar. Kültürel meseleleri birtakım hassasiyetleri gözeterek gündeme getirirken ayın sıcak gündemine ilişkin derin analizlere de yer veriyoruz Mostar’ın sayfalarında. Hepimiz bu toplumun ferdiyiz ve bu toplumu doğrudan ilgilendiren mevzulara kayıtsız kalamayız. (Hiçbir tarafa yakın durmadan tabii ki). Bazı okurlarımız sorunu gözler önüne serdiğimizden, ancak çözüme işaret etmediğimizden bahsediyorlar. Yayın organlarının en önemli vazifelerinden biri kitleleri arayışa sevketmektir. Doğru, Mostar yalnızca problemlere işaret ediyor ve çözümü okurlarına bırakıyor. Bilinçli bir yayıncılığın gereği bu çünkü.
Dergimizi matbaaya göndermeye hazırlanırken Türkiye ile Suriye arasında ciddi bir diplomatik kriz yaşandı malumunuz. Bu satırların yazıldığı sırada Türkiye’nin Suriye’nin hamlesine nasıl yanıt vereceği netleşmedi. Ortada ciddi bir diplomatik kriz var. Türkiye’nin Suriye’de uzun süredir yaşananlara kayıtsız kal(a)madığı da hepimizin malumu. Suriye uluslararası hava sahasında Türkiye’ye ait jet uçağını hiçbir mantıklı gerekçeye dayanmadan, umarsızca düşürdü. Suriyeli diplomatların yaptıkları açıklamalara bakacak olursak, bu operasyonu sonuçlarını göze alarak gerçekleştirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’de de yaşanan krizin nasıl çözüleceğine ilişkin birbiriyle taban tabana zıt fikirler dillendiriliyor. Hava henüz puslu, Türkiye’nin bu hamleye nasıl yanıt vereceği ise muamma. Yakın gelecekte uzun yıllardır kaosun ve kargaşanın bir türlü nihayete ermediği Ortadoğu’da sıcak gelişmelerin yaşanacağını söyleyebiliriz.
Mostar bu ay sürecin nasıl işleyeceğini henüz kestiremediğimiz Suriye krizini gündemine aldı. Dergimizin dünya sayfalarında yazılarını okuduğunuz Taha Kılınç ve Ali Şahin konuyla ilgili çok çarpıcı yazılar yazdılar. Taha Kılınç Suriye ile ilgili “keşke olsa” dedirtecek bir senaryoyu sayfalara taşıyor. Ali Şahin de bu krizin arka planını deşifre etmekle birlikte, Türkiye’nin izleyeceği yol haritasına dair birtakım ipuçları veriyor. Gündemden sayfalarında okuyacağınız Nuh Yılmaz’ın Suriye ile yaşadığımız diplomatik krize ilişkin görüşleri de konuyla ilgili önemli detayların altını çiziyor.
Mostar dosya konusunu yine önemli bir tarihî mevzuya ayırdı. Tarih yapan milletin torunları olan bizler son yüzyılda -üzülerek ifade edelim ki- tarih yapamadığımız için tarih okumakla yetinmeye gayret ediyoruz. Şükür ki ecdadımız yalnızca tarih yapmakla kalmamış, aynı zamanda resmî ya da gayr-ı resmî vak’anüvislere tarih yazdırarak, bugün okuyacağımız kaynaklar bırakmışlar bizlere. İmparatorluğun ilk yıllarından son demlerine kadar neredeyse her devirde yaşananları anlatan vekayinameler bulunuyor. Geçmiş ile gelecek arasında bir köprü: Vekayinameler başlıklı dosyada konunun uzmanları Mesut Aydıner, Ömer İşbilir ve Ali Şükrü Çoruk vekayinamelerin ne anlama geldiğini çarpıcı örnekler sunarak aktarıyorlar. Dosya’nın söyleşi konuğu Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Özcan da vekayinamelerin tarihçesini detaylı bir şekilde anlatıyor.
Mostar’ın toplum sayfalarında yine son dönemin tartışma konularından biri olan kürtaj meselesine ilişkin iki önemli yazı okuyacaksınız. Yılmaz Ensaroğlu ile yaptığımız söyleşide de Özel Yetkili Mahkemelerle ilgili tartışmalara ilişkin önemli bilgiler bulacaksınız.
Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle…