- Türkiye Risale-i Nurlarla demokratikleşti

Adsense kodları


Türkiye Risale-i Nurlarla demokratikleşti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Wed 22 June 2011, 07:15 pm GMT +0200
Türkiye Risale-i Nurlarla demokratikleşti

Dubai Diyanet İşleri Başkanlığı Araştırma Merkezi İslami İlimler Hocası Abdülhakim el-Enis, Türkiye'nin demokratikleşmesinde Risale-i Nurların esas olduğunu söyledi.

Dünyanın 20 farklı ülkesinden 75 bilim adamının katıldığı '3. Genç Akademisyenler Konferansı'nda İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursi üzerine yapılan master çalışmaları ele alındı. Bediüzzaman'ın yerinde saymayan, daima ileriyi hedefleyen bir şahsiyet olduğunun altı çizildi.

İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Külliyatı üzerine master ve doktora çalışması yapan akademisyenler, dün '3. Genç Akademisyenler Konferansı'nda tebliğlerini sundu. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'nın ev sahipliğinde Merter Greenpark Otel'de düzenlenen konferansa dünyanın 20 farklı ülkesinden 75 bilim adamı katıldı. Dubai Diyanet İşleri Başkanlığı Araştırma Merkezi İslami İlimler Hocası Abdülhakim el-Enis, Türkiye'nin demokratikleşmesinde Risale-i Nurların esas olduğunu söyledi. Risale-i Nur'un tesirinin dünyanın her yerinde görüldüğünü ifade eden El-Enis, "Aslında bu eserler manevi bir halifeliği de temsil ediyor. Bu da İslam ülkelerini, Türkiye'ye bağlayan bir hususiyettir." dedi. Türkiye'nin âlem-i İslam'ın Osmanlı'dan beri yükünü çeken bir devlet olduğunu belirten El-Enis, İslam coğrafyasının Türkiye'den bu vazifeyi yine beklediğini beyan etti. El-Enis, Bediüzzaman Said Nursi'nin insanlık âlemi için büyük bir düşünür ve evren öğretmeni olduğunu kaydetti.

Bediüzzaman'ın yerinde saymayan, daima ileriyi hedefleyen bir şahsiyet olduğunu anlatan El-Enis, Said Nursi'nin hayatını üç bölüme ayırmasının anlamlı bir emsal olduğuna dikkat çekti. Nur müellifinin yöresel değil evrensel bir âlim olduğuna değinen El-Enis şöyle konuştu: "Yüzyıl önce irad buyurduğu Hutbe-yi Şamiye, İslam âleminin manifestosudur. Bediüzzaman, Çam Dağı'na çıktığı zaman sadece Barla'ya değil, bütün bir dünyaya bakıyordu."