- Tuhaf Bir Suçlama Kelimesi

Adsense kodları


Tuhaf Bir Suçlama Kelimesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Tue 5 July 2011, 08:55 pm GMT +0200
Tuhaf Bir Suçlama Kelimesi


Mart 2011 147.SAYI

Sabahattin AYDIN kaleme aldı, SUNUŞ bölümünde yayınlandı.

Ümmet kelimesi, ülkemizde kimi çevreler tarafından müslümanlara yöneltilen “ümmetçi” suçlaması nedeniyle ne yazık ki olumlu çağrışımlar uyandırmıyor. Ne içi boş, anlamsız, lüzumsuz yafta! Memlekette pek çok şey değişti ama kimi gazetelerde, televizyonlarda bu söz üzerinden kendince müslümanlara verip veriştiren yazarlar, konuşmacılar görmek hâlâ mümkün. Birçoğu akademisyen üstelik!

Ümmetçi yaftasının neresini düzeltmek lazım? Bir defa ümmet kavramı olumsuz bir içeriğe sahip değil ki. Onların ümmet kavramına yüklediği dar içeriği esas alsak bile, din üzerinden kimlik edinmenin, kendi dindaşını öncelemenin, koruma ve gözetmenin neresi yanlış? Kaldı ki bu sayımızda anlattığımız üzere ümmet kelimesi son derece kuşatıcı bir anlam ve içeriğe sahip.

Modern bireyin “vatandaş” kavramı üzerinden sosyal kimlik edinmesi gerektiğini öne süren bu yaklaşım, hem politik hem kültürel anlamda milli sınırların anlamsızlaştığı bugünün dünyasında konuyu yeniden düşünme ihtiyacı duyuyordur herhalde. Kaldı ki ümmet olmakla vatandaş olmak birbirini iptal eden, anlamsızlaştıran iki zıt durum değil. Ayrıca bugüne kadar hiç kimsenin vatandaş olmaya zerre kadar itiraz ettiği de görülmüş şey değil.

Meseleye böyle bir polemik üzerinden girmiş bulunduk ama bütün bunlardan bağımsız olarak ümmet kavramı müslüman zihnini şekillendiren anahtar kavramlardan biri. Evvela biz kendimizi Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’in ümmeti olmakla bahtiyar addederiz. Sonra Mukaddes Kitabımız’dan, hadis-i şeriflerden geçmiş ümmetlerin hallerine dair haberler okuruz, insanlığın yürüyüşüne dair tarih üstü bir şuurla kendi durduğumuz yeri anlar, anlamlandırırız.

Bu yüzden ümmeti anlattık bu ay. Kime denir, hangi sınıflara ayrılır, aralarındaki münasebetin şekli ve muhtevası nedir, bunları işledik. Ebubekir Sifil’in hazırladığı dosyayı ilgiyle okuyacağınızı tahmin ediyoruz. Bu ayki dergimizde ayrıca, A. Nafiz Yaşar’ın “Müminin Ferasetinden Nasıl Sakınılır” başlıklı yazısına, Siraceddin Önlüer’in “Kalbe Can Suyu”na dikkatinizi çekmek isteriz.

Nisan sayımızda buluşmak üzere inşallah.