hafiza aise
Sat 15 September 2012, 01:16 pm GMT +0200
TİMUR’UN İLİM ADAMLARINI İMTİHANI
Hükümdar Timur, bir bahane bulup da yok etmek istediği ilim adamlarını huzuruna çağırıyor, soruyormuş:
– Ben âdil miyim, yoksa zalim mi?
Âdilsin diyeni de asıyormuş, zalimsin diyeni de. Âdilsin diyene “yalan söyledin”, zalimsin diyene de “bana hakaret ettin” diyormuş.
Zamanındaki merhum Nasreddin Hoca’ya da sormuş bu soruyu.
– De bakalım hoca efendi demiş, ben âdil miyim, yoksa zalim mi?
Hoca merhum cevabın iki yanını da biliyormuş anlaşılan. Sakalını tutup şöyle bir miktar düşündükten sonra cevabını vermiş:
– Sen ne âdilsin ne de zalim. Asıl zalim olan bizmişiz ki Rabbim seni bizim gibi zalimlere musallat edip terbiye etmektedir.
Timur bu cevaptan memnun olmuş:
– Hoca efendi, cevap vermesini bildin, kendini kurtardın, demiş.
Timur, Anadolu’yu yakıp yıkarak Şam’a kadar uzanmış, orada da birçok kimseyi katlettikten sonra topladığı âlimlere aynı metodla soru sorup cevaplarını bahane ederek astırmak istemiş. Bu maksatla onlara iki tarafı da tehlikeli sorusunu şöyle sormuş:
– Söyleyin bakalım hoca efendiler, burada sizin tarafınızdan da bizim tarafımızdan da ölenler oldu. Hangileri şehittir? Sizinkiler mi, bizimkiler mi?
Bizimkiler şehit deseler Timur taraftarlarından ölenlerin ne olmaları gerekiyor. Sizinkiler şehit deseler gerçeğe uygun değildir. Çünkü onlar yakıp yıkarak şehre girdiler, zulmen şehri istilâ ettiler.
Âlimlerden İbni Şihab şu karşılığı vermiş:
– Her iki taraftan da kimler Allah’ın dinini yüceltmeyi niyet ederek çarpışmışsa onlar şehittirler!
Timur:
– Haydi kurtardın hoca efendi, demiş. Sen söz söylemesini de, cevap vermesini de biliyorsun anlaşılan.
* * *
Timur’un kendisi de söz söylemesini bilen biri olduğunu, esir ettiği Osmanlı hükümdarı Yıldırım’a verdiği cevaptan da anlamak mümkündür.
Bilindiği üzere savaştan önceki günlerde Yıldırım, Timur’a ağır mektuplar yazarak:
– Eyyühel-kelbül-akûr, el-müsemmâ bi’t-Timur, diye hakaretler etmişti. Ey Timur ismiyle söylenen kuduz köpek, demişti.
Esir edilip de Timur’un huzuruna getirildiği anda onun gülümsediğini gören Yıldırım:
– Allah’ın bedbaht kıldığı adamla alay etme! demişti. Timur, bir gözünde birazcık şaşılık bulunan Yıldırım’a şöyle cevap vermişti:
– Ben seninle alay olsun için gülümsemiyorum. Aksine diyorum ki, şu kaderin işine bak, dünyayı senin gibi bir körle benim gibi bir topala bıraktı. Onun için hayret edip gülümsüyorum
Ahmet Şahin