MEHMET/8/A/ENES
Tue 10 February 2015, 10:39 pm GMT +0200
Tevekkül ne demektir, kader ile ilişkisi nedir?
Sözlükte güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale etmek anlamlarına gelen tevekkül terim olarak, hedefe ulaşmak için gerekli olan maddi ve manevi sebeplerin hepsine başvurduktan ve yapacak başka bir şey kalmadıktan sonra Allah’a dayanıp güvenmek ve ondan ötesini Allah’a bırakmak demektir. Mesela bir çiftçi önce zamanında tarlasını sürüp ekime hazırlayacak, tohumu atacak, sulayacak, zararlı bitkilerden arındırıp ilaçlayacak, gerekirse gübresini de verecek, ondan sonra iyi ürün vermesi için Allah’a güvenip dayanacak ve sonucu O’ndan bekleyecektir. Bunların hiçbirisini yapmadan “Kader ne ise o olur” tarzında bir anlayış tembellikten başka bir şey değildir ve İslam’ın tevekkül anlayışıyla bağdaşmaz.
Tevekkül, Müslümanların kadere olan inançlarının tabii bir sonucudur. Tevekkül eden kimse Allah’a kayıtsız şartsız teslim olmuş, kaderine razı bir kimsedir. Fakat kadere inanmak da tevekkül etmek de tembellik, gerilik ve miskinlik demek olmadığı gibi, çalışma ve ilerlemeye mani de değildir. Çünkü her Müslüman olayların, ilahi düzenin ve kanunların çerçevesinde, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde olup bittiğinin bilincindedir. Yani tohum ekilmeden ürün elde edilmez. İlaç kullanılmadan tedavi olunmaz. Salih ameller işlenmedikçe Allah’ın rızası kazanılmaz ve dolayısıyla cennete girilmez. Öyleyse tevekkül, çalışıp çabalamak, çalışıp çabalarken Allah’ın bizimle olduğunu hatırdan çıkarmamak ve sonucu Allah’a bırakmaktır.
Yüce Allah bir ayette “Kararını verdiğin zaman artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” (Al-i İmran, 3/159) buyurmuş, müminlerin bir başka varlığa değil, yalnızca kendisine güvenmelerini emretmiş, çünkü tevekkül edene kendisinin yeteceğini bildirmiştir (Al-i İmran, 3/122, 160; Maide 5/11; Tevbe 9/51; İbrahim 14/11; Teğabün, 64/13; Talak, 65/3). Hz. Peygamber (s.a.s.) de devesini salarak tevekkül ettiğini söyleyen bedeviye “Önce deveni bağla, Allah’a öyle tevekkül et.” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurarak tevekkülden önce tedbirin alınması için uyarıda bulunmuştur.
Kaynak: Dini Soruları Cevaplandırma Platformu
Rabbim (c.c.) bize vesile olan hocamıza rahmet eylesin.
Sözlükte güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale etmek anlamlarına gelen tevekkül terim olarak, hedefe ulaşmak için gerekli olan maddi ve manevi sebeplerin hepsine başvurduktan ve yapacak başka bir şey kalmadıktan sonra Allah’a dayanıp güvenmek ve ondan ötesini Allah’a bırakmak demektir. Mesela bir çiftçi önce zamanında tarlasını sürüp ekime hazırlayacak, tohumu atacak, sulayacak, zararlı bitkilerden arındırıp ilaçlayacak, gerekirse gübresini de verecek, ondan sonra iyi ürün vermesi için Allah’a güvenip dayanacak ve sonucu O’ndan bekleyecektir. Bunların hiçbirisini yapmadan “Kader ne ise o olur” tarzında bir anlayış tembellikten başka bir şey değildir ve İslam’ın tevekkül anlayışıyla bağdaşmaz.
Tevekkül, Müslümanların kadere olan inançlarının tabii bir sonucudur. Tevekkül eden kimse Allah’a kayıtsız şartsız teslim olmuş, kaderine razı bir kimsedir. Fakat kadere inanmak da tevekkül etmek de tembellik, gerilik ve miskinlik demek olmadığı gibi, çalışma ve ilerlemeye mani de değildir. Çünkü her Müslüman olayların, ilahi düzenin ve kanunların çerçevesinde, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde olup bittiğinin bilincindedir. Yani tohum ekilmeden ürün elde edilmez. İlaç kullanılmadan tedavi olunmaz. Salih ameller işlenmedikçe Allah’ın rızası kazanılmaz ve dolayısıyla cennete girilmez. Öyleyse tevekkül, çalışıp çabalamak, çalışıp çabalarken Allah’ın bizimle olduğunu hatırdan çıkarmamak ve sonucu Allah’a bırakmaktır.
Yüce Allah bir ayette “Kararını verdiğin zaman artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” (Al-i İmran, 3/159) buyurmuş, müminlerin bir başka varlığa değil, yalnızca kendisine güvenmelerini emretmiş, çünkü tevekkül edene kendisinin yeteceğini bildirmiştir (Al-i İmran, 3/122, 160; Maide 5/11; Tevbe 9/51; İbrahim 14/11; Teğabün, 64/13; Talak, 65/3). Hz. Peygamber (s.a.s.) de devesini salarak tevekkül ettiğini söyleyen bedeviye “Önce deveni bağla, Allah’a öyle tevekkül et.” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurarak tevekkülden önce tedbirin alınması için uyarıda bulunmuştur.
Kaynak: Dini Soruları Cevaplandırma Platformu
Rabbim (c.c.) bize vesile olan hocamıza rahmet eylesin.