halim
Mon 12 October 2015, 07:35 am GMT +0200
Tevbe Müminin Pişmanlığını Allah’a Arz Etmesidir
Allah tevbe edenlerin tevbesinin bir şartla kabul olduğunu bir ayetle şöyle bildiriyor:
“Eğer tevbe eder namaz kılarlar zekât verilirse sizin din kardeşleriniz olurlar. Bilen kimseler için ayetlerimizi detaylarıyla açıklıyoruz” (Tevbe, 11)
Ayet, müşriklerin Müslümanlarla kardeş olabilmesinin şartı tevbe edildikten sonra ilk şart namaz kılmak, ikincisi zekât vermektir. Birincisi Allah ile kul arasındaki bağ, ikincisi ise kulun kul arasındaki sosyal refah bağıdır.
Dünya hayatına dalıp namazı kılmayanların ve ihtiyaç sahiplerine (imkânları olduğu halde yardımcı olmayanların) ahretteki pişmanlıkları da şöyle bildiriliyor:
“…Onlar derler ki, biz namaz kılmadık, ihtiyaç sahiplerini doyurmazdık. Batıl hayat sürenlerin yaşantısına biz de dalardık. Ceza gününü inkar ederdik. Bu haldeyken bize ölüm geliverdi…” (Muhammed,47)
O gün işin dehşetinden baldırlar açılır gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet bürür. Secdeye çağırılırlar ama buna güçleri yetmez. Oysa sapasağlam oldukları güçleri yettiği zaman çağrıldıkları zaman secde etmeliydiler” ( kalem, 43)
İNSANI ALDATAN TUZAKLAR
Cehalet
Dünya hırsı
Cimrilik
Amelde riya
Kendini beğenme
ZİKRİN FAYDALARI
Mümine Allah’ın rızasını kazandırır
İnsandaki ibadet arzusunu arttırır
İnsanı şeytanın vesvesinden korur
Kalbi yumuşatır
İnsanı günahlara karşı uyanık tutar
İnsanı maddi manevi zinde tutar
HZ. PEYGAMBERİN DUASI
Allah’ım cismani ve ruhani mali ve bedeni görünür ve görünmez dünyaya ve ahrete ait bildiğim ve bilemeyeceğim ne kadar hayır ve iyilik varsa onların hepsini senden isterim. Dünyaya yahut ahrette ait bildiğim ve bilemeyeceğim ne kadar şey varsa onların hepsinden sana sığınırım. Onları benden uzak etmen için sana yalvarıyorum.
TELEVİZYON BİR ŞAMARDIR
Televizyon bir şamardır. Kendi elimizle hanemizde kendi elimizle suratımıza inen büyük bir şamar. Bize neler yasak, şunlar bunlar. İşte bu yasakları, bu haramları televizyonun bizim hanemizin içine kadar getirir her çeşidini, barını, umumhanesini, meyhanesini ve biz oturur Müslümanlığımızla, karımız kızımızla onu seyrederiz. Ve sonra da deriz ki, nasıl oluyor da mukaddesatımız elden giderken, bize vururlarken ses etmez, vurana vurmayız. Düşünün bakalım televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır.
Cahit Zarifoğlu
Allah tevbe edenlerin tevbesinin bir şartla kabul olduğunu bir ayetle şöyle bildiriyor:
“Eğer tevbe eder namaz kılarlar zekât verilirse sizin din kardeşleriniz olurlar. Bilen kimseler için ayetlerimizi detaylarıyla açıklıyoruz” (Tevbe, 11)
Ayet, müşriklerin Müslümanlarla kardeş olabilmesinin şartı tevbe edildikten sonra ilk şart namaz kılmak, ikincisi zekât vermektir. Birincisi Allah ile kul arasındaki bağ, ikincisi ise kulun kul arasındaki sosyal refah bağıdır.
Dünya hayatına dalıp namazı kılmayanların ve ihtiyaç sahiplerine (imkânları olduğu halde yardımcı olmayanların) ahretteki pişmanlıkları da şöyle bildiriliyor:
“…Onlar derler ki, biz namaz kılmadık, ihtiyaç sahiplerini doyurmazdık. Batıl hayat sürenlerin yaşantısına biz de dalardık. Ceza gününü inkar ederdik. Bu haldeyken bize ölüm geliverdi…” (Muhammed,47)
O gün işin dehşetinden baldırlar açılır gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet bürür. Secdeye çağırılırlar ama buna güçleri yetmez. Oysa sapasağlam oldukları güçleri yettiği zaman çağrıldıkları zaman secde etmeliydiler” ( kalem, 43)
İNSANI ALDATAN TUZAKLAR
Cehalet
Dünya hırsı
Cimrilik
Amelde riya
Kendini beğenme
ZİKRİN FAYDALARI
Mümine Allah’ın rızasını kazandırır
İnsandaki ibadet arzusunu arttırır
İnsanı şeytanın vesvesinden korur
Kalbi yumuşatır
İnsanı günahlara karşı uyanık tutar
İnsanı maddi manevi zinde tutar
HZ. PEYGAMBERİN DUASI
Allah’ım cismani ve ruhani mali ve bedeni görünür ve görünmez dünyaya ve ahrete ait bildiğim ve bilemeyeceğim ne kadar hayır ve iyilik varsa onların hepsini senden isterim. Dünyaya yahut ahrette ait bildiğim ve bilemeyeceğim ne kadar şey varsa onların hepsinden sana sığınırım. Onları benden uzak etmen için sana yalvarıyorum.
TELEVİZYON BİR ŞAMARDIR
Televizyon bir şamardır. Kendi elimizle hanemizde kendi elimizle suratımıza inen büyük bir şamar. Bize neler yasak, şunlar bunlar. İşte bu yasakları, bu haramları televizyonun bizim hanemizin içine kadar getirir her çeşidini, barını, umumhanesini, meyhanesini ve biz oturur Müslümanlığımızla, karımız kızımızla onu seyrederiz. Ve sonra da deriz ki, nasıl oluyor da mukaddesatımız elden giderken, bize vururlarken ses etmez, vurana vurmayız. Düşünün bakalım televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır.
Cahit Zarifoğlu