hafiza aise
Sun 20 November 2011, 03:57 pm GMT +0200
Tesettüre Dair Bir Hatırlatma
Mayıs 2008 32.SAYI
Örtünme konusunda dinimizce belirtilen ölçüleri bilmeyen yoktur neredeyse. Ancak yine de çerçevenin dışına kayıldığı olur bazen. Bunun için hatırlamakta fayda var diyerek örtünmeyle ilgili birkaç hususu tekrar etmek istiyoruz. Unutulanların hatırlanması, bilinmeyenlerin öğrenilmesi için…
Kuran’da Allah’ın mümin kadınlara farz kıldığı hükümlerden biri de örtünmeleridir. Hepimizin bildiği gibi Yüce Allah “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar...” (Nur, 31) ayetiyle örtünmenin hükmünü çok açık bir şekilde bildirmiştir. Ahzab suresinde de “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur...” (Ahzâb, 59) buyurmuştur.
Ayet-i kerimelerde de ifade edildiği üzere “dış elbise” kadının evden dışarı çıkarken giydiği kıyafettir. Bu giyim şekli hanımların dışarıda “özgür ve iffetli” olduğunun bilinmesi, eziyet görmemesi için Allah Teala’nın koyduğu bir tedbirdir. Bunun için tesettüre dikkat etmek ve bu konuda Cenab-ı Allah’ın koyduğu sınırları titizlikle korumak çok önemlidir.
Ancak her ibadette olduğu gibi kullar tesettür konusunda da zaman zaman gevşek davranabiliyor. Bu kimi zaman önemli ayrıntıları önemsememekten ileri geliyor, kimi zaman da modaya uyma çabalarından. Sonuçta başörtülü olduğu halde tesettürlü olmayan kişiler görülebiliyor. Oysa yüzyıllardır bilinen bir gerçektir, tesettürün sadece başa alınan bir eşarptan ibaret olmadığı. Başınıza taktığınız eşarptan, ayağınızdaki ayakkabıya, hatta hal ve hareketlerinize kadar tesettür bir bütündür.
Müslümanın gelenek veya modernizm gibi bir sorunu olmamalı
Hayatına Kur’an-ı Kerim’in koyduğu sınırlar çerçevesinde yön veren biri Allah’ın kendisine indirdiği dini yaşamakla yükümlüdür. Bu yüzden gelenek veya modernizm gibi bir sorunu olmaması gerekir. Birini veya öbürünü tercih etmesi gerekmediği gibi bunları uzlaştırması da gerekmez. Zira Müslümanın ölçüsü eski ya da yeni değil; Kur’an, sünnet ve akıldır. Kur’an ve sünnet de zaman veya mekana bağlı olmayan gerçekleri öğretir bize.
Ölçülerimizi yeniden hatırlayalım
Yukarıda bahsi geçen ayetleri ve örtünme konusunda belirtilen ölçüleri bilmeyen yoktur neredeyse. Ancak yine de çerçevenin dışına kayıldığı olur bazen. Bunun için hatırlamakta fayda var diyerek örtünmeyle ilgili birkaç hususu tekrar etmek istiyoruz. Unutulanların hatırlanması, bilinmeyenlerin öğrenilmesi için…
Setr-i Avret: Kadınlar için avret sınırı yüz ve ellerin dışındaki bütün alanı kapsar. Setr-i avretin gerçekleşmesi için elbisenin, altını gösterecek kadar şeffaf, vücut hatlarını belirtecek kadar da dar olmaması gerekir. Giyindiği halde giyinmemiş görüntüsünde olan kadınlar, tesettürsüz sayılırlar. Bu sebeple elbise modelinin mahrem yerleri kapatma, vücudu göstermeme ve beden hatlarını belli etmeme noktasında bir eksiği olmamalıdır.
Kadın ve Erkeğin Birbirlerine Benzememesi: Allah Teala hikmetine binaen kadın ve erkeği farklı donanımda yaratmış ve her ikisine ait farkın korunmasını emretmiştir. “Allah kadına benzeyen erkeğe ve erkeğe benzeyen kadına lanet etmiştir” hadisi, kadın ve erkeğin giyim kuşam hususunda dikkat etmeleri gereken ince noktaya işaret etmiştir. Buna göre diyebiliriz ki hanımların giyim kuşamında birinci ölçü tesettür ise, ikincisi de erkek giyimi olmaması, erkek giyimine benzememesidir.
“Önemli olan avretini örtmek olduğuna göre, kadının bunu pantolon giyerek sağlaması yeterli olmaz mı?” diye bir soru akla gelebilir. Anlatmaya çalıştığımız gibi kadının giyiminde aranan şartlardan biri de erkek elbisesine benzememesidir. Buna göre erkek gibi pantolon giyinen bir kadın, avretini örtmüş olsa dahi, erkeğe benzememe emrini yerine getirmemiş olur.
Ancak kadınların dış örtülerinin (bacaklarını da kapatacak uzun pardösü gibi) altına pantolon giymeleri, onların daha iyi örtünmelerine yardımcı olabilir. Fakat dış örtülerini çıkardıkları zaman, kadınlarla beraber bir arada oturuyorken bile pantolon giyinmeleri ve bunu alışkanlık haline getirmeleri, fıtratlarına uygun olmadığı gibi yukarıda saydığımız sakıncalardan ötürü de doğru değildir.
Örtünme nasıl olmalı?
İçi gösterecek kadar ince elbiselerin (etek, pardösü vs.) yerine kalın ve daha koyu elbiseler tercih edilmelidir. Sokakta vücut hatlarını belli edecek darlıkta elbiseler giymekten sakınılmalıdır. Manto ve pardösü türlerinde; içi gösteren, çok aşırı süslü, çok dikkat çekici renkli dar, uzun yırtmaçlı, parlak deri, bele doğru daralan pardösü ve mantoları giyinmek örtünmenin hedeflediği maksada uymadığı için doğru değildir.
Yine ışıkta veya ışıksız ortamlarda saçları gösterecek kadar ince, boynu ve saçı tam örtmeyen, saçtan arkaya kayan ve saçın önünü dışarı çıkaran, aşırı süslü, dikkat çekici renkte ve yaldızlı seçimler dinin emrettiği tesettür anlayışına uygun değildir. Ayrıca başörtüyü pardösü veya elbisenin içinde bırakarak ve boyun veya ense üzerinde düğümleyerek sıkmak saçın şeklini ortaya çıkardığından uygun görülmez.
Hüseyin OKUR