sidretül münteha
Sun 23 January 2011, 04:12 pm GMT +0200
41. TEFLIS (İcra ve İflas) KİTABI
Bu bahse dair konuşmamız -İFLAS nedir ve iflas eden kimsenin hükümleri nelerdir? diye- iki konuya dayanır. [1]
132. Müflisin Hacr veya Hapis Edilmesi
ÎFLAS, fıkıh ıstılahında -borçlunun malının borçlarını karşılayamaması veyahut malının hiç bulunmaması olmak üzere- iki mânâya gelir. Ulema, bu her iki mânâda olan iflasın ahkâmında ihtilaf etmişlerdir.
Birinci mânâda müflis olan kimse hakkındaki ulemanın ihtilafları, «Hakim, bu kimsenin malını satmak ve parasını, herkese alacağı nisbetinde alacaklılar arasında taksim etmek üzere- ona hacir koyabilir mi, yoksa bunu yapamaz da ancak, kendisi malını alacaklıları arasında nasıl isterse Öylece taksim etsin diye, onu hapsetmesi mi gerekir?» şeklindedir, ki bu ihtilaf aynı zamanda, borçlarını karşılayabilecek kadar malı bulunduğu halde ödemek istemeyen kimse hakkında da caridir. Yani hakim bu kimsenin malına -alacaklıları arasında taksim etmek üzere- hacir koyabilir mi, yoksa onu hapis mi eder, ki böylece kendisi kendi eliyle borçlarını ödesin.
Cumhur, «Eğer bu kimse zengin ise hakim onun malını satar ve alacaklıları kaç kişi iseler, parasını aralannda taksim eder. Eğer fakir olup malı borçlarını karşılamayacaksa, aleyhinde iflas ile hükmedip onu malını harcamaktan meneder» demiştir.
imam Mâlik ile İmam Şâfıî bu görüştedirler. İmam Ebû Hanife ile Irak ulemasından bir cemaat ise ikinci görüştedirler.
îmam Mâlik ile îmam Şafiî'nin delili, Muaz b. Cebel'in «Peygamber Efendimiz zamanında borçları çoğaldı. Peygamber Efendimiz de onun malını alacaklılarına dağıtmaktan başka bir şey yapmadı» [2] mealindeki hadisi ile, Ebû Said el-Hudrî'nin «Adamın biri Peygamber Efendimiz zamanında bir hurmalığın meyvasını satın almıştı. Adamın hurmaları âfete uğradı ve bu yüzden adam büyük bir borç altına girdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz halka,
(Ey mü'minler!) Ona sadakalarınızı veriniz. Ona yardım ediniz' buyurdu ve halk ona yardım etti. Fakat halkın yardımı, borcunu kapatmak için kâfi gelmedi. Peygamber Efendimiz bu sefer alacaklılarına, Adamın malından bulduğunuzu alın. Bunun dışında size bir şey yok' buyurdu» [3] mealindeki hadisidir. Bunlar aklî yönden de, «Kişi hastalandığı zaman, varislerinin hakka zayi olmasın diye malına hacir konulduğuna göre, borç altına giren kimsenin, başkasının kendisinde olan hakkının zayi olmaması için malına hacir koymanın vücubu öncelikle lazım gelir» şeklinde delil getirmişlerdir.
«Hakim onu hapseder. Ta ki ya borçlarını ödesin, ya hapiste ölsün de, hakim malını satıp alacaklıları arasında taksim etsin» diyen ikinci grubun delillerine gelince: Biri, Câbir b. Abdullah'ın «Babam, Uhud savaşında şehit düştüğü zaman borçlan vardı. Alacaklıları gelip beni sıkıştırdılar. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz'e gidip, alacakları yerine hurmalığımı kabul etmelerini kendilerine emretmesini rica ettim. Peygamber Efendimiz de onları çağırüp kendilerine bahçemi kabul ederek babama haklarını helâl etmelerini söyledi ise de kabul etmediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz bahçemi onlara vermedi ve bana,
'Ey Abdullah'ın oğlu Câbir (r.a.)' 'Ben yarın sabah sana uğrayacağım' buyurdu ve ertesi gün teşrif buyurduğunda bahçe içinde dolaşıp meyvalara bereket girmesi için dua etti. Bundan sonra meyvaların kesimine başladım. Haklarını ödediğim gibi bir miktar da bana kaldı [4] mealindeki hadisidir. Bunlar ayrıca, «Üseyd b. Hudayr vefat ettiği zaman on bin dirhem borcu vardı. Bunun üzerine Ömer b. Hattab, alacaklılarını çağırtıp bahçesinin dört yıllık gelirini onlara verdi» mealindeki rivayeti de delil göstermişlerdir. Derler ki: Bu rivayetlerin hiçbirinde, borçlunun ana malının, herhangi bir borcu için satıldığına dair bir belirti yoktur. Peygamberimiz,
«Zengin olup da borcunu verebilen kimsenin borcunu vermemesi, hem ona şeref bırakmaz, hem cezalandırılmasını helal kılar» hadisi de borçlunun hapsedilmesi gerektiğini gösterir. Derler ki: Borçluyu cezalandırmak onu hapsetmektir. [5]
[1] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/17.
[2] Beyhâkî, 6/50.
[3] Müslim, Müsâkât, 22/4, no: 1556.
[4] Buhari istikrâd, 43/17, no: 2884.
[5] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/19-20.