- Tedavi için teslim olmak şarttır

Adsense kodları


Tedavi için teslim olmak şarttır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
SevD@_GüLü
Mon 30 April 2012, 10:39 am GMT +0200
                  Tedavi için teslim olmak şarttır

Eğer ağır bir hasta şifa bulmak istiyorsa, aklını kullanıp kendisini ehil bir doktora
teslim etmelidir.Hasta şunu bilmelidir ki, kendi aklı ve tecrübesiyle veya eline alıp okuyacağı
tıp kitapları ile bu hastalığı tedavi etmesi mümkün değildir.

Bu durumda karşısında iki seçenek vardır:

Ya bilgi, tecrübe ve ehliyeti ispat edilmiş bir doktora gidip teslim olacak ve her ne derse
yerine getirecek.Ya da bu hastalığı çeke çeke ölecek. Şüphesiz akıl ve insaf doktora
teslim olmayı seçer. Çünkü bu teslimiyette sıhhat, hayat ve huzur vardır.
Kendi bildiğini yapmakta ise yıkım, acı ve sıkıntı vardır. Böyle bir teslimiyet,
aklını bir kenara bırakmak değil, aklını iyi kullanmaktır.

Terbiye için mürşide teslim olmak da aynen böyledir. Çünkü müridin kalbi hasta,
gönlü yaralı,vicdanı sıkıntı içindedir. Kalbi, geflet, günahlara meyil, şehvetine düşkünlük,
kibir, kendini beğenme, haset,gösteriş, aşırı dünya sevgisi, gereksiz rızk endişesi,
geçim kaygısı, ölüm korkusu, ibadetlere karşı tembellik gibi manevi hastalıklarla hastadır.

Gönlü, Yüce Yaratıcısı’nı unutup eşyaya bağlandığı için yaralıdır. Vicdanı ise,
içine düştüğü bu halden devamlı sıkıntı çekmektedir. Çünkü bu dertler karşısında aklı
aciz kalmaktadır. Nefsi her gün derdine dert katmakta, devamlı hastalıkları artmaktadır.
Kendi tedbir ve tecrübeleri tedavi için yetmemektedir.

Günler geçmekte, fakat hastalıkları geçmemektedir. Bu durumda, aklı olan ne yapmalıdır?

Bu kimsenin de önünde iki seçenek vardır: Ya aklını kullanıp bu işin ehli bir mürşide gidip
teslim olacak;onun tedbir ve tedavi tecrübesine uyup manevi dertlerinden kurtulacak.
Ya da bu hastalıklar içinde ölüp mahcup ve perişan bir şekilde Yüce Allah’ın huzuruna çıkacak.
Elbette akıl, vicdan ve tecrübe,böyle bir hastanın da bu işin ehline teslim olmasını ister.
Zaten Kur’an ve Sünnet bunu emreder.Sayısız tercübe ve görülüp yaşanmış olaylar da
bunun gerçek olduğunu ispat eder.

Mevcut hastalığını kabul etmeyen, mütehassıs doktoruna güvenmeyen, tarif edilen
usulde ilaçlarını içmeyen, kendi keyfine göre hareket eden kimse, maddi-manevi
hiç bir hastalığından kurtulamaz.

Böyle bir hasta kalkıp da ‘aklım bana yeter, ben doktor filan tanımam, kimseye teslim olmam,
istediğim gibi yaşarım!’ derse, ona akıllı değil, belki deli denir.

Teslimiyet akıl ister

Arifler der ki:

Kâmil mürşide tam teslimiyet bir anda olmaz. İnsan, kalbi nurlandıkça, nefsini ve şeytanı tanıdıkça,
iyiyi kötüyü seçtikçe, yani akıllandıkça, Allah’a giden yolda Allah dostuna teslim olur.

Mürid, zaman içinde mürşidini gerçek haliyle tanır. Bu tanıma bir ömür sürebilir.
Bu yolda samimiyetle sabreden kimse sonuçta sevinir, Allah sevgisini bulur, kalbi bu sevgi ile huzur bulur.
Dağınık hali toplanır, ibadetlere sarılır, günahlardan uzaklaşır, bütün manevi hastalıklardan kurtulur.

İşte o zaman hakkıyla ve tadıyla Yüce Rabbine kulluk edebilir. Buna ihsan makamı denir.
Bu hedefe ulaşmak için rehberine tam teslim olanlar çok az olduğu için, bu makama çıkanlar da çok azdır.

Herkesin bu yolda nasibi, iman, sadakat, edep ve gayretine göredir.
Ancak, Allahu Tealâ dilediği kullarına bol ihsan ve ikramlarda bulunur.

Allah dostları, “biz peygamber gibi masumuz, hiçbir kusur ve noksanımız yoktur,
her sözümüz ayet ve hadis gibidir” demezler. Onlar, açık ve mertçe Hz. Ebu Bekir R.A.
Efendimiz’in halife seçildiği gün, Ashab-ı Kiram’a söylediği şu sözü söylerler:

“Ben Allah ve Rasulü’ne itaat ettiğim ve size hakkı emrettiğim sürece bana itaat ediniz.
Çünkü bu durumda bana itaati sizden Allahu Tealâ istiyor. Ben hak çizgiden ayrılırsam,
artık kimsenin bana itaat etmesi gerekmez.” (İbnu Kesir)

Dilaver Selvi


sümeyra
Mon 30 April 2012, 11:00 am GMT +0200


    Rabbim yolunda istikamet versin hepimize..Allah razı olsun, paylaşımınız güzeldi..

Hadice
Mon 25 June 2012, 08:53 am GMT +0200

Herkesin bu yolda nasibi, iman, sadakat, edep ve gayretine göredir.
Ancak, Allahu Tealâ dilediği kullarına bol ihsan ve ikramlarda bulunur.


Rabbim bizleride inşaallah o ikram ettiği kullarından eyler...