- Te’vilin Müteahhirîne Göre Anlamı

Adsense kodları


Te’vilin Müteahhirîne Göre Anlamı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Thu 12 January 2012, 07:41 pm GMT +0200
Te’vil’in Müteahhirîn’e Göre Anlamı


Tahâvî’nin -Allah ona rahmet etsin-: "Yahut belli bir anlayışa göre te’vil edenlerin..." ifadesi şu demektir: Yani bu kimse nass’ın zahirine ve herbir Arab’ın ru’yetin manasından anladığına muhalif bir te’vilde bulunup böyle bir anlayışa sahip olduğunu iddia edecek olursa... demektir.

Sonraki alimlerin ıstılahına göre "te’vil" lafzın zahirinden başka bir manaya yorumlanması anlamında kullanılmıştır. Böylelikle tahrif ediciler nass’lara musallat olmuşlar ve: Bizler görüşümüze muhalif olan nass’ları te’vil ederiz, demişler ve tahrif’e onu süslemek, kabul edilmesini sağlamak amacıyla da allı pullu göstermek maksadıyla te’vil adını vermişlerdir. Yüce Allah ise batılı allayıp pullayanları yermiş ve şöyle buyurmuştur: "Biz her peygambere ins ve cin şeytanlarını böylece düşman kıldık. Onlardan kimi kimine aldatmak için yaldızlı bir takım sözler fısıldarlar." (el-En’âm, 6/112)

Asıl muteber olan anlamlardır, lafızlar değildir. Nitekim hakkın deliline karşı kendisiyle çıkılmış nice allanıp pullanmış ve delil diye ileri sürülmüş pek çok batıl vardır.

Tahâvî’nin -Allah ona rahmet etsin- buradaki ifadeleri daha önce geçen: "Bu hususa görüşlerimize dayanarak te’vilde bulunup hevâlarımıza dayanarak vehimlerle girişmeyiz" sözlerini andırmaktadır.

Daha sonra bu hususu: "Çünkü ru’yetin te’vili ile rububiyetin anlamına izafe olunan herbir hususun te’vili, te’vili terk etmek, teslime sarılmaktır. Müslümanların dini de bu yol üzeredir" sözleriyle pekiştirmektedir.

Maksadı ise gerçekte tahrif olan ve te’vil adını verdikleri türden te’vili terketmektir. Ama Tahâvî Yüce Allah’ın: buyruğunda emretmiş olduğu gibi edepli bir yol tutup, en güzel yol ile mücadelesini sürdürmüştür."Ve onlarla en güzel yol hangisi ise onunla mücadele et." (en-Nahl, 16/125)

Yoksa onun maksadı kendisine te’vil denilen herbir şeyi terketmek olmadığı gibi, Kitap ve sünnetteki tercihi gerektiren bir delil dolayısıyla bir takım kimselerin hatırı için zahir olarak anlaşılan gerçeklerden herhangi birisini terketmek te değildir. Kitap ve sünnetin yanlışlığına delil teşkil ettiği selef’in mezhebine aykırı bid’at olarak ortaya çıkmış fasit te’villeri ve Yüce Allah hakkında bilgiye dayanmaksızın söz söylemeyi terki kastetmektedir.

İşte fasit te’villerden birisi de ru’yetullah’ın delillerini, Allah’ın yüceliğinin delillerini te’vil etmektir. Onun Musa -Sallallahu aleyhi vesellem- ile özel bir şekilde konuşmadığını İbrahim’i halil edinmediğini ileri sürmektir.

Daha sonra "te’vil" lafzı asıl manası dışında kullanılır olmuştur.