ehlidunya
Fri 10 June 2011, 03:47 pm GMT +0200
Tatilde ne okuyalım?
Aksiyon dergisinin Pazartesi günü çıkacak sayısında günümüz Müslümanının en önemli problemine temas ediliyor.
"Ne kadar iman, o kadar ahlak" başlıklı çalışma, Efendimiz'in "güzel ahlak" olarak tarif buyurdukları İslam'ın neden hak ettiği güzellikte temsil edilemediğini irdeliyor. Değişen ve modernleşen sosyal şartların Müslümanlarda nasıl bir değer kaymasına sebebiyet verdiğini, daha on yıl öncesine kadar "haram" denilerek kesin tavır alınan bazı hususların bugün ne kadar kolay işlenir hale geldiğini gözler önüne seriyor. Bu değişim, dönüşüm ve başkalaşım sürecinin daha ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, "başkalaşma"nın da tıpkı savaş ve yangın gibi, başladığı zaman nerede duracağının ve neleri alıp götüreceğinin kestirilememesi.
Bu başkalaşmaya karşı en sağlam dinamik, kendimiz olma iradesidir. Bu iradeyi ortaya koyan insan, gereğini yapmaya azmetmeli, belli bir plan içerisinde istikrarlı bir hareket tarzı ve hedef belirleyerek o yolda sapmadan yürümelidir. Kendimiz olma, bizi biz yapan değerlerle hemhal olma demektir. Bu değerleri anlama, özümseme ve tabiatın bir derinliği haline getirme de bize ait eserleri mütalaa ve müzakere etmekle mümkündür.
Bu sebeple tatil dönemleri insanların "okumaları" için altın tepside sunulmuş fırsatlardır. Başta yaz tatili olmak üzere, yarıyıl tatili ve sene içerisine değişik vesilelerle dağılmış tatil zamanlarıyla hafta sonlarını "okuma" adına olabildiğince verimli değerlendirmek gerekiyor. Bu verimin elde edilmesi için de şüphesiz ciddi bir program ve disiplin şarttır. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, bir insanın, kendi canlılığını muhafaza adına bir sene içinde kırk gününü böyle okumalar için ayırması gerektiğini söylüyor. Bugün başlayan yarıyıl tatilini söz konusu kırk günün önemli bir parçası olarak değerlendirmekte fayda var.
İyi ve bereketli bir okuma için en az bir hafta kesintisiz program yapıp nezih bir mekâna kapanmak en iyisi. İnsanlardan, sosyal hayattan, sokaktan uzak, dingin bir ruh haliyle yapılacak okumaların insanın fikir ve gönül dünyasına ciddi katkılar sağlayacağı muhakkak. Bu bir haftayı hiçbir şekilde bozmamak, delmemek ve sulandırmamak gerekiyor.
Böyle bir karar aldıktan sonra bir haftalık programda neyi hedeflediğimizi belirlememiz çok önemli. Pırlanta serisini okuyalım diyorsak -ki ben şiddetle tavsiye ederim- hangi kitapları okuyacağımızı baştan tesbit etmeliyiz. O kitapları, içindeki hakikatlerden azami derecede istifade edecek şekilde ciddi bir konsantrasyon ve kalb rikkati içinde okumalıyız. Okuduğumuz yerlerde önemli gördüğümüz hususların altını çizmeli, bazı paragrafları madde madde not almalı, özetler çıkarmalı ve yazılanları kendimize mal etmeye çalışmalıyız. Dikkatimizi çeken, başkalarının da bilmesinde fayda gördüğümüz orijinal tesbitleri arkadaşlarımızla veya aile efradıyla yemek, namaz aralarında paylaşmalı ve meselenin zihnimize iyice yerleşmesini sağlamalıyız.
Okumalarda berekete vesile bir diğer husus da manevi hayatımızdır. Böyle bir programı fırsat bilerek günlük hayatın hay huyunda ihmal ettiğimiz bir kısım vazifelerimizi de kemal-i hassasiyetle yerine getirmeliyiz. Güne mutlaka teheccüdle başlamalı, gecenin bereketinde Rabb-i Rahîmimizle irtibat vesileleri aramalıyız. Namazı iki rekâtla sınırlandırmamalı, olabildiğince çok rekâtla gönül hanemizi temizlemeye gayret göstermeliyiz. Teheccüdün ardından sabah namazına kadar olan sürede Kur'an-ı Kerim okumalı, cevşen, kulûbu'd-dâria gibi duaları vird edinmeliyiz.
Her namazı cemaatle, vakit girer girmez ve tesbihatını gürül gürül yaparak ikame etmeliyiz. Namaz sonrasında yapılacak küçük derslerde, bazen hadis-i şeriflerle, bazen ilmihallerle, bazen asrın idrakine hitap eden eserlerle hemhal olmalıyız. Pazartesi ve Perşembe günlerini mutlaka oruçla değerlendirmeliyiz. Evvabin, duha gibi namazları da kesinlikle ihmal etmemeliyiz. Olabildiğince sade ve mütevazi sofralar kurmalı, israfa girmemeli ve sünnete uygun şekilde az yemeye, az uyumaya çalışmalıyız.
Zaten topu topu bir hafta yapacağımız bu arınma programını maç izleme, dizi seyretme, havuza gitme, futbol oynama gibi uygulamalarla delmemeliyiz. Bu tarz uygulamaların programların disiplinini bozmaktan, insanları o manevi atmosferden uzaklaştırmaktan başka bir tesiri yoktur. Bu açıdan kendisine böyle bir program yapmak isteyen, hedefini iyi belirlemeli ve o hedefe ulaşmasına mani her şeyden uzak durmalıdır.
Süleyman Sargın