sumeyye
Sun 25 July 2010, 01:51 pm GMT +0200
Tasavvufun En Hayırlı Neslinden...
Fudayl ibn 'Iyaz der ki:
"Kim bid'at sahibi ile birlikte oturursa hikmetten mahrum kalır"
Yahya ibn Muaz er-Râzi(Ö/258) der ki:
"Bütün insanların ihtilafları üç esastan kaynaklanır Bunların her birinin bir zıddı vardır Kim bu esaslardan birinin dışına çıkarsa onun zıddımn içine düşer: Tevhıd ve onun zıddı şirk, sünnet ve onun zıddı bid'at, itaat ve onun zıddı mâsiyet"
Ebû Ali el-Hasen ibn Ali el-Cüzcânî(Ö/406) şöyle dedi:
"İtaati kendi sine kolaylaştırması, fiillerinde sünnete uygun hareket etmesi, iyilerle arkadaşlık etmesi, kardeşlerine karşı iyi ahlâklı olması, halka iyilik saçması ve müslümanlara ilgi göstermesi ve vakitlerini değerlendirmesi bir kulun mutluluğunun alâmetlerindendir Allah'a hangi yolla ulaşılır? diye kendisine sorulunca şöyle cevap verdi: Allah'a ulaştıran pek çok yol vardır: Bu yolların en açık ve şüphelerden en uzak olanı; söz, fiil, azim, inanç ve niyet olarak sünnete uymaktır Çünkü Allah Teala şöyle buyurur:
"Peygamber'e itaat ederseniz doğru yolu bulmuş olursunuz" (Nur/54)
Sünnete hangi yolla ulaşılır? diye ona sorulunca şöyle cevap verdi:
Bid'atlerden uzak durmak, İslamın ilk dönem âlimlerinin üzerinde icmâ ettikleri şeylere uymak, Kelâm meclislerinden ve kelamcılardan uzak durmak ve iktida (tâbi olmak) yolunu seçmekle sünnete ulaşılır Allah'ın şu âyetiyle Hz Peygambere (sa) emredilen de budur:
"Sonra da sana: Doğru yola yönelerek İbrahim'in dinine tâbi ol! diye vahyettik" (Nahl/123)
Ebû Muhammed ibn Abdilvehhab es-Sekafî(Ö/194) der ki:
"Allah Teala doğru olan amellerden başkasını kabul etmez İhlaslı olan doğrulardan başkasını ve sünnete uygun olmayan ihlaslılardan başkasını da kabul etmez"
Ebû Bekir ibn Sa'dân -ki o da Cüneyd'in ve diğer sûfılerin ar kadaşıdır- şöyle der:
"Allah'a bağlanmak demek gafletten, mâsiyetler den, bid'at ve sapıklıklardan sakınmak demektir"
Ebû Amr ez-Zeccâci(Ö/348) -o da Cüneyd, Sevri ve diğer sûfılerin arkadaşıdır- şöyle der:
"Câhiliye döneminde insanlar akıllarının ve tabiatlarının güzel gördüğü şeylere uyarlardı Peygamber (sa) geldi ve onları şeriata ve sünnete tâbi olmaya yönlendirdi Artık sağlıklı bir akıl, şeriatın güzel gördüğünü güzel kabul eden, çirkin gördüğünü de çirkin kabul eden akıldır"
İsmail ibn Muhammed es-Sülemi'ye(Ö/365) -Ebû Abdirrahman es-Sülemi'nin dedesidir, Cüneyd ve diğer süfilerle karşılaşmıştır- sorul du:
"Kul için mutlaka gerekli olan şey nedir? Dedi ki:
Sünnete uygun olarak kulluk yapmak ve sürekli murakabe halinde bulunmak"
Ebû Osman el-Mağribî et-Tunusî(Ö/373) şöyle der:
"Tarikat (Allah'ın koyduğu) sınırlar içinde durmaktır Onda ne eksiklik yapılır, ne de hadde tecavüz edilir
Allah Teala şöyle buyurur:
"Kim Allah'ın sınır larını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur" (Talak/1)
Sehl et-'Tüsteri der ki:
"İster itaat cinsinden olsun, ister masiyet cinsinden olsun, kulun Kitap ve sünnete uymadan yaptığı her iş heva ve hevese uymak demektir Kulun Kitab ve sünnete uyarak yaptığı her iş ise nefse yüz vermemek demektir; -Çünkü o işte nefsinin arzularına uymuyor demektir- Hevâ ve hevese uymak kötülenmiştir Tasavvufçuların gayesi heva ve hevesi kesin olarak terk etmektir"
Yine Sehl der ki:
"Bizim usûlümüz yedi şeyden ibarettir:
1) Allah'ın kitabına yapışmak,
2) Allah Rasülü'nün (sa) sünnetine uymak,
3) Helâl lokma yemek,
4) Başkasına zarar vermemek,
5) Günahlardan kaçınmak,
6) Tövbe,
7) Haklara riayet etmek"
Yine Sehl der ki:
"Halk şu üç hasletten ümidini kesmiş: Tevbeye sarılmak, sünnete uymak, halka eziyet etmeyi terk etmek"
Ebu Süleyman ed-Dârânî(Ö/215) şöyle der:
"Hakikate ait bazı nükteler günlerce kalbime yerleşir; ben, iki âdil şahit olmadan onları asla kabul etmem O iki şahit Kitap ve sünnettir"
Ahmed ibn Ebi’l Havari(Ö/246) şöyle der:
"Kim sünnete uymaksınız bir iş yaparsa, o yaptığı iş bâtıldır/geçersizdir"
Ebu'l-Kasım el-Cüneyd (Bağdadi), marifetten söz eden ve "mârifetullah'a eren kişiler, iyilik ve Allah'a yakınlık sebebiyle amelleri terk etme makamına kadar ulaşırlar" diyen bir kişi için şöyle der:
"Bu söz, Allah'tan aldıkları ilhamla kendilerinden amel etme sorumlulu ğunun düştüğünü iddia edenlerin sözüdür Halbuki onlar da bir gün Allah'a döndürülecekler ve terk ettikleri amellerin hesabını verecek lerdir Cüneyd devamla şöyle dedi Bin yıl kalsam yine de bir engelle karşılaşmadıkça amallerden zerre miktarını eksiltmem"
Yine Cüneyd der ki:
"Peygamberin (sa) izinden giden yolun dışındaki bütün yollar halka kapalıdır"
Yine O der ki:
"Bizim şu gittiğimiz yol Kitap ve sünnetle kayıtlıdır"
Bir başka sözünde o şöyle der:
"Bizim bu ilmimiz Rasulullah'ın (sa) hadisi ile sağlamlaştırılmıştır"
Ebû Osman el-Hîrî(D/230) şöyle der:
"Allah ile sohbet, güzel bir edeple devamlı bir saygı ile murakabe hali ile olur Rasulullah (sa) ile sohbet, sünnetine uymakla ve ilmin zahirine bağlanmakla olur Allah dostlarıyle sohbet onlara saygı ve hizmetle olur" Ve sözünü sonuna kadar söyledi
Ebû Osman'ın durumu değişince oğlu Ebû Bekir kendi üzerin deki gömleği parçaladı Ebû Osman hemen gözlerini açtı ve şöyle dedi:
"Evlâdım, senin bu yaptığın zahirde sünnete aykırıdır, bâtında da riya alâmetidir"
Su söz de Ebû Osman'a aittir:
"Nefsine söz ve davranış olarak sünneti emredebilen kimse hikmet konuşur Nefsini söz ve davranış olarak hevâ ve heveslerinin esiri haline getirenin ağzından ise, ancak bid'at sözler çıkar
Çünkü Allah Tealâ şöyle buyuruyor:
"Ona itaat ederseniz, doğruyu bulursunuz" (Nur/54)
Ebu’l-Hasen en-Nurî(Ö/295) der ki:
"Şeriat ilminin dışına çıktığı halde Allah'la sohbet iddiasında bulunan bir kişiyi görürsen ona yaklaşma"
Muhammed ibn el-Fadl el'Belhi(Ö/317) der ki:
"İslamın yok olup gitmesi dört şeyden dolayıdır:
1) Bildikleri şeylerle amel etmiyorlar
2) Bilmedikleri şeylerle amel ediyorlar
3) Bilmedikleri şeyleri öğrenmiyorlar
4) İnsanların öğrenmelerini engelliyorlar"