- Tarladaki Gözbebeği

Adsense kodları


Tarladaki Gözbebeği

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Mon 8 November 2010, 10:28 am GMT +0200
Tarladaki Gözbebeği

Dr. Zeynep Alpay

Yeni yeni ısınıyordum İslamiyete. Çocukluğumdan beri biraz bildiğim ama araştırmaya, net hatlarla öğrenmeye çalışmadığım dinime. Bomboş hayatımın akışına kendimi kaptırdığım için ilgilenmediğim konulara.

Modern genç kız havalarında olduğum için sınıfta bir çok erkek arkadaşım vardı. Bunlardan birine ki cuma namazlarına gittiğini bildiğim tek arkadaş içimde yanmaya başlayan kıvılcımlardan söz ettim. Bununla birlikte içimdeki öğrenme isteğini nasıl tatmin edebileceğimi, nereden başlayacağımı bilemediğimi de söyledim. Bana:

Niye kendinden başlamıyorsun? dedi. Anlamadım:

Nasıl yani? diye sordum.

İslam'daki kadından başla, diye devam etti; Müslümanlıkta kadının nasıl değerlendirildiğinden, ona verilen değerden, haklarından...

Anlamadım; İslamiyet'te kadınlarında hakları mı varmış???

Neyse ki bana gülmeden, bilgisizliğimle alay etmeden genel bir açıklama yaptı; ayrıntıları da "bana bıraktı yine de İslâm'ın kadına en fazla değer veren din olduğuna inanmak çok zor gelmişti.

Neden sanki kafamda "İslâm'ın kadını kafes ardına kapatan onu pasif-bağımlı-kasvetli bir hayata ve bir dolu çoluk-çocuğun peşinde ömrünü harcamaya mahkum eden bir din, olduğu imajı vardı? Niçin îslamî bir evlilikte erkeğin astığı-astık, kestiği-kestik bir yönetici rolünü oynadığını düşünüyordum? En mükemmel din olduğuna inandığım dinimin, kadınlara da haklar tanımış olduğuna inanmak bu denli zordu? Neden? Neden?

Şimdi tebessümle hatırlıyorum bunları. Nasıl şartlandırıldığımı farkederek. Müslümanım elhamdülillah derken bile, Allah'ın emrine tam teslim olmadığım için; bana İslâmiyet'i tam tersinden anlatanlara inandığımı idrak ederek...

Her neyse; aramalı; sorularına cevap vermeliydim. Kur'an-ı Kerim okumaya başladım. Bugün mealde şu sözlerle başlayan ayeti gördüm: "Kadınlar sizin tarlanızdır,, onlara dilediğiniz gibi gelin." (Bakara S., 223) Allak-bullak olmuştum. Haksızlık gibi görünüyordu bana. Yarabbi! Hem de erkeğin kadından mutlak üstün olmadığını gösterecek deliller ararken bu ayetle karşılaşmak tedirgin etmişti beni. İslamı anladıktan sonra, bu ayetin başkalarınca da yanlış anlaşıldığını, yanlış yorumlandığını gördüm. Benim düştüğüm hatayı tekrarlıyorlardı.

Bir düşünün! O kadar basit ki anlamak. Zaten Allah (cc)'ın hiç bir emrini anlamak güç değildir, uygulamakta öyle! Nedir tarla? Nedir ekin? toprak, tohum, ürün? Doymamıza vesile olan değil mi? Allah-u Teala'nın izniyle tohum toprak olmadan, fide tohum olmadan, ağaç-fide olmadan meydana gelir mi?

Yeryüzünde bunca nebat varken dahi açlığın kol gezdiği dünyamızda bütün bitkilerin kuruduğunu düşünün. Ne olur o vakit? Hem insanlar, hem hayvanlar açtır, aç!

Peki ya, Allah (cc)'ın verdiği tohuma aktaran, onu bağrında saklayan, besleyen, zamanı gelince insanın hizmetine sunan tarla değil de kim? Tarla yoksa insanoğlu perişandır. En doğal ihtiyacını karşılamak için, canlılığını sürdürmek için, her şeyin düzeni için Allah'ın vesile kıldığı toprağa muhtaçtır o.

Tarla olmazsa insan açtır da, ana olmazsa ne haldedir? Yine açtır elbette: Yeni nesillere, yeni umutlara, yeniden kurulacak dünyalara açtır. Ya kadın? Fıtratını yoğuran "vermek" arzusunu tatmin edememenin yüküyle; sevecenliğe, fedakarlığa, şefkate, evlat sevgisine açtır o da.

İşte mesele apaçık ortada:

"O sizi bir kan pıhtısından yarattı. "Kim o pıhtıyı koruyan, besleyen, geliştiren, zamanı gelince dünyaya gelmesini sağlayan? Bir tarla kadar canlı, bir tarla kadar fedakar, bir tarla kadar tabii ve güzel olan kimdir? Analar değil mi? Şurası su götürmez bir gerçektir ki; beşerî düzen kadının verimliliği üzerine kurulmuştur. Şu halde manevi açıdan tarlayı temsil eden bu varlığın içlenmesi, değerlendirilmesi, yeşertilmesi, bakımı vs. tarlanın manevi sahiplerinin sorumluluğundadır. Hem zaten Cennet anaların ayağı altında değil midir?

Madem ki Öyle; dikkatli olunuz!

Çünkü onlar, bizim gözbebeğimizdir.