- Talak Boşanma bahsi 9

Adsense kodları


Talak Boşanma bahsi 9

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 1 May 2010, 02:09 pm GMT +0200
AÇIKLAMA


Bu hadisten, bâzı âlimler, hâkimin hüküm vermezden önce -veya sonra- hasımlar arasında şefaatte bulunarak meselelerini sulh yoluyla halletmeye çalışmasının cevazına hükmetmişlerdir.

Rivayet ayrıca, Resûlullah´ın her ricasının kesin bir emir olmayıp, bazan Ashab tarafından kabul veya reddedilebilecek bir şefaat mâhiyetinde olduğunu, Ashab´ın, kesinlik ifâde eden nebevî talebleri reddetmekten kaçındığını da göstermektedir.[93]



ـ4079 ـ10ـ وعن مالك قال: ]بَلغَنِي أنَّ حَفْصَةَ أُمّ الْمُؤْمِنِينَ زَوْجَ النّبيِّ # رَضِيَ اللّهُ عَنْها: أعْلَمَتْ زَبْرَاءَ، أمةً كَانَتْ لِبَنِي عَدِيٍّ؛ عَتَقَتْ تَحْتَ عَبْدٍ، أنَّهُ إنْ سَكَتِّ فََ خِيَارَ لَكِ. فقَالَتْ: هُوَ الطََّقُ ثُمَّ الطََّقُ ثُمَّ الطََّقُ. فَفَارَقَتْهُ ثَثاً[ .



10. (4079)- İmam Mâlik´e ulaştığına göre: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın zevce-i pâkleri, ümmü´lmü´minîn Hafsa radıyallahu anhâ, Benî Adiyy´e ait bir câriye olan Zebrâ´ya -ki bir kölenin nikahı altında idi ve efendisi âzad etmişti- haber salıp yanına çağırttı ve dedi ki: [Şimdi sen, zevcin sana temas etmedikçe muhayyersin.] Eğer sükût edersen, muhayyerliğin kalmaz."

Böyle bir hakkın varlığını öğrenen kadın derhal: "O boştur, yine boştur, yine boştur" diyerek kocasını üç talakla boşadı." [Muvattâ, Talâk 27, (2, 563).][94]



AÇIKLAMA:



1- Bu hadisin Muvattâ´daki aslı daha uzundur. İbnu Deybe, buraya aktarırken rivayet-i bilma´nâ sûretiyle, ahkâm kısmını özetleyerek aktarmış. Ma´nânın bütünlüğü için gerekli gördüğümüz bir ibâreyi köşeli parantez içerisinde aktardık.

2- Rivayet, âzad edilen câriyeye, Hz. Hafsa´nın yeni durumda sâhip olduğu hak hususunda bilgi verdiğini göstermektedir.

3- Hafsa validemiz, Zebrâ´yı uyarırken "Kocan sana temas etmedikçe muhayyersin, temas etti mi bu hakkın düşer (artık onu kullanamazsın)" der. Zebrâ bunu öğrenince beraberliği arzu etmez ve üç talakla boşar.

İbnu Abdilberr der ki: "Bu hususta Hz. Hafsa ve kardeşi İbnu Ömer radıyallahu anhüm´e Ashab arasında muhalefet eden var mı bilmiyorum. Berîre kıssasında, açık bir şekilde buna merfu bir delil rivayet edilmiştir."

Esasen İmam Mâlik de bu görüşü benimser ve âzad edilen câriye, fikrini, kocasının temasından sonra beyan ederse kabul edilmeyeceğini, "ben bilmiyordum, sonradan öğrendim" gibi getireceği mâzeretin de mûteber addedilmeyeceğini söyler.[95]



YEDİNCİ FASIL

MÜTEFERRİK HÜKÜMLER


ـ4080 ـ1ـ عن عبداللّهِ بن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]طََقُ السُّنَّةِ أنْ يُطَلِّقَهَا طَاهِراً مِنْ غَيْرِ جِمَاعٍ[. أخرجه النسائي. قلت: وترجم بهِ البخاري، واللّه أعلم .



1. (4080)- Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Talâku´ssünne (sünnete uygun boşama), kadını temizlik döneminde cimada bulunmadan yapılan boşamadır." [Nesâî,Talâk 2, (6, 140).][96]



ـ4081 ـ2ـ وعن مالك قال: ]سَمِعْتُ ابنَ المُسَيَّبِ وَحُمَيدَ بنَ عَبْدِ الرَّحْمنِ بن عُوفٍ وَعُبَيدَ اللّهِ بنَ عَبْداللّهِ بن عُتبةَ وَسُلَيْمَانَ بن يَسَارٍ، كُلُّهُمْ يَقُولُ: سَمِعْتُ أبَا هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه يَقُولُ: سَمِعْتُ عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْه يَقُولُ: أيُّمَا امْرَأةٍ طَلَّقَهَا زَوْجُهَا تَطْلِيِقَةً أوْ تَطْلِقَتَيْنِ ثُمَّ تَرَكَهَا حَتّى تَحِلَّ وَيَتَزوَّجَهَا زَوْجٌ غَيْرُهُ فَيَمُوتُ عَنْهَا أوْ يُطَلِّقُهَا ثُمَّ يَرُدُّهَا ا‘وَّلُ، أنَّهَا تَكُونُ عِنْدَهُ عَلى مَا بَقِي مِنْ طََقِهَا[.قال مالك رحمه اللّهُ: وتلك السنة التي خف فيها عندنا .



2. (4081)- İmam Mâlik anlatıyor: "İbnu´l-Müseyyeb´i, Humeyd İbnu Abdirrahmân İbni Avf´ı, Ubeydullah İbni Abdillah İbni Utbe´yi, Süleyman İbnu Yesâr´ı dinledim, hepside Ebu Hüreyre´nin şöyle söylediğini işitmiş olduklarını bildirdiler: "Ben Hz. Ömer (radıyallahu anh)´ı dinledim. Demişti ki: "Bir kadını kocası, bir veya iki talakla boşayıp, kadını (iddeti bitip de başkasına) helal oluncaya kadar bıraksa, kadın da bir başka erkekle evlense, bu ikinci koca ölse veya kadını boşasa, sonra kadın tekrar ilk kocası ile evlense, bu kadın onun yanında, önceden baki kalan talak(lar) üzerine olur."

İmam Mâlik der ki: "İşte bu, hiç bir ihtilaf olmaksızın kabullendiğimiz sünnettir." [Muvatta, Talâk 77, (1, 586).][97]



AÇIKLAMA:



Bu rivayet, bir kadın bir veya iki talakla boşanıp, iddetin dolması ile talak-ı bâin hâsıl olunca ikinci bir erkekle evlendikten sonra meşru şartlar çerçevesinde eski kocasına tekrar yeni bir evlilikle dönmesi durumunda, talak adedinin önceki boşanmadan bâki kalan miktar üzerine olacağını ifade eder.

İmam Mâlik, Dâru´ssünne olan Medine´de bu görüşün benimsendiğini belirtir. Eimme-i selâse, Sahâbe ve Tâbiîn´in cumhurları da bu görüştedir. Bunlara göre, ikinci koca, üçten aşağı talakları ketmedemez (yok edemez). Çünkü o, evlenmezden önce evvelkinin kadına ricatine mani olamaz.

Ebu Hanîfe ve Sahâbe ve Tâbiînden bazıları ise, ikinci kocanın üçü ketmettiği gibi üçten aşağı talakları da ketmedeceği görüşündedirler. Öyle ise, bunlara göre kadın önceki kocaya döndü mü, bununla ismet-i kâmile üzere olur yani üç talâk bağıyla evlenir.[98]



ـ4082 ـ3ـ وعن محارب بن دِثَار عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: ]قَالَ رَسولُ اللّه #: مَا أحَلَّ اللّهُ شَيْئاً أبْغَضَ إلَيْهِ مِنَ الطََّقِ[.وفي أخرى »أبْغَضُ الحََلِ إلى اللّهِ الطََّقُ«. أخرجه أبو داود .



3. (4082)- Muharib İbnu Disâr, İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)´dan naklen anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah´ın, helal kıldıkları arasında en sevmediği şey talaktır."

Bir diğer rivayette ise şöyle gelmiştir: "Allah´ın en sevmediği helal, talaktır." [Ebu Dâvud, Talâk 3, (2177, 2178).][99]



AÇIKLAMA:



1- Burada, boşama meşru olmakla birlikte Allah´ın en çok nefret edip, sevmediği bir fiil olarak ifade edilmektedir. Şu halde hadis, her helalin mahbub (sevilen) bir şey olmadığını anlatmaktadır. Bu durumda, helalleri sevilen sevilmeyen diye ikiye ayırmak mümkündür.

Şunu da belirtelim ki, "boşama" hadisesini mutlak olarak mekruh, çirkin, istenmeyen bir vakıa kabul etmek de doğru değildir. Hattâbî şöyle der: "Hadiste ifade edilen kerâheti, boşamaya sevkeden sebeple açıklamak mümkündür. Geçimsizlik, boşanmayı gerektirecek ciddî bir şey olmaması gibi. Bu çeşit boşamalar çirkindir. Aslında "boşama" hadisesi mutlak ma´nâda çirkin değildir. Nitekim Allah talâkı mübah kılmış ve Resulullah´tan da bazı kadınlarını boşayıp tekrar rücu ettiği sabit olmuştur. İbnu Ömer karısını seviyordu, ama babası Hz. Ömer, oğlu Abdullah´ın onunla beraberliğini istemiyordu. Durumu Resulullah´a şikayet etti. Aleyhissalâtu vesselâm İbnu Ömer´i çağırttı ve: "Ey Abdullah, hanımını boşa!" diye emretti, o da boşadı. Resulullah Aleyhissalâtu vesselâm Allah´ın hoşlanmayacağı emri vermez."

2- Münâvî, boşamanın kötülenmiş olmasını, ondan hâsıl olan menfî neticelerle izah eder:

* Birlik bağı kopmakta.

* İsmet bağı çözülmekte, bundan da, ümmetin çoğalma sebebi olan "nesil" azalmaya uğramaktadır.

Boşanma, cemiyetin huzuruna da menfi tesir eder. Aileler, fertler arası tatsızlıklara sebep olur. Ayrıca, çocukların terbiye işi aksar.

Âlimler, bu hadisi açıklarken, talakın hadd-î zâtında haram ve mekruh olmadığını, buna ârız olan haricî bir sebeple kötülendiğini belirtmeye gerek duyarlar. Resulullah´ın îlâ hadisesini misal vererek: "O Aleyhissalâtu vesselâm mekruh iş yapmaz!" derler. Talakın kötülüğünü vaktine riayet etmeden rastgele boşama ile de açıklayan var. Talakın temizlik vakti içinde, temasta bulunmadan yapılması gerekir. Sünnete uymayan talaklar çirkindir. Hadiste: "İnsanlara ne oluyor ki, hanımına "Seni boşadım, geri döndüm, boşadım geri döndüm" diyerek Allah´ın hududu ile oynarlar?" buyurur. Bir başka hadiste de: "Niye biriniz hanımına: "Seni boşadım, geri döndüm" der? Bu müslümanların boşaması değildir. Kadınları (boşayacaksanız) temizlik müddeti içerisinde boşayın."

Tîbî der ki: "Hadiste, bazı helalleri çirkin addetme, onlara buğzetmenin meşru olduğu, Allah´ın da onlara buğzettiği belirtilmektedir. Nitekim, özürsüz olarak evde kılınan münferid namaz, gasbedilen elbise içinde kılınan namaz da böyledir."

Irâkî der ki: "Hadis, Allah´ın birşeye buğzetmesinin onun haram olmasını gerektirmediğini de gösterir. Çünkü bazı şeyler vardır, Allah´ın buğzu sâbit olsa da, asıl vasfı helal olmaktadır. Öyleyse hadis, birşeyde iki ayrı vasfın birleşebileceğine delildir: "Allah´ın buğzu ve helallik. Bu iki vasıf, aralarında birbirine zıdlık arzetmezler."

Bir haberde geldiği üzere, şeytanın en ziyade sevdiği şey karıkoca arasını açmaktır.

Sadedinde olduğumuz hadisteki buğzdan murad, neticedir, mebde değil. Zira buğz, Allah´ın değil mahlukatın sıfatlarındandır. Allah ondan münezzehtir. Benzer sıfatlarla ilgili prensip şudur: "Gadab, rahmet, ferah, sürûr, haya, tekebbür, istihza gibi nefsani ârazların bir evveliyatı bir de nihâyâtı vardır. Bunlar Allah Teâlâ hakkında cisimlerin hâsseleri olan evveliyata değil, gayelere (nihayetlere) hamledilir. Öyleyse, bu hususu hatırında iyi tut, çünkü o, çokca karşılaşacağın benzer şeylerde sana faydalıdır."[100]



ـ4083 ـ4ـ وعن ثوبان رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسولُ اللّهِ #: أيُّمَا امْرَأةٍ سَألَتْ زَوْجَهَا طََقَهَا مِنَ غَيْرِ مَا بَأسٍ فَحَرَامٌ عَلَيْهَا رَائِحَةُ الْجَنَّةِ[. أخرجه أبو داود والترمذي .



4. (4083)- Sevbân (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hangi kadın, (çok ciddî) bir gerek yokken kocasına boşanma talebinde bulunursa, bilsin ki, cennetin kokusu kendisine haramdır." [Ebu Dâvud, Talâk 18, (2226); Tirmizî, Talâk 11, (1187); İbnu Mâce, Talâk 21, (2055).][101]



AÇIKLAMA:



1- Kadının müracaatı ile hâsıl olan boşamaya muhâla´a veya hul´ denir. Hul´ lügat olarak elbiseyi çıkarmak ma´nâsına gelir. Mecazi olarak, kadın erkeğin elbisesine teşbih edilmiştir. Boşanma bunun çıkarılması olmaktadır. Umumiyetle bunu sağlayabilmek için kadın kocaya bazı maddî avantajlar sağlar: Mehirden vazgeçmesi, mehr-i mu´accel olarak aldıklarını iâde etmesi vs. gibi. Bunun belli bir miktarı yoktur. Prensip, her iki tarafın mutabakatıdır.

2- Hul´ usülünde boşanmaya âyet-i kerime temas eder: "Eğer onların Allah´ın sınırlarını hakkıyle muhafaza ve ifa edemeyeceklerinden korkarsanız, o halde (kadının serbest boşanması için) fidye vermesinde (hakkından vazgeçmesinde) ikisi üzerinde de vebal yoktur..." (Bakara 229).]

3- "Cennetin kokusunu bulamaz" ifadesi şârihlerce iki ma´nâya hamledilmiştir:

1) Burada zecr ve tehdid, vaîd ve mübalağa tarikine yer verilmiş olmaktadır, değilse kafir olur, ebedî cennet yüzü göremez demek değildir.

2) Yahut "cennetin kokusundan mahrumiyet", ebedî bir mahrumiyet değil, bazı vakitlerde mahrum kalmayı ifade eder. Şöyle ki: "Cennetin kokusunu o kadın, muhsinlerin bulduğu ilk zamanlarda bulamaz" demektir.

Hadiste, asla bulamaz ma´nâsı da mevcuttur. Bu üslub tehdidde başvurulan mübalağadan biridir. Hadislerde ve âyetlerde bunun örneğine sıkça rastlanır.[102]



ـ4084 ـ5ـ وعن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كَانَ الرَّجُلُ يُطَلِّقُ امْرَأتَهُ مَا شَاءَ أنْ يُطَلِّقَ، وَهِيَ امْرَأتُهُ إذَا رَاجَعَهَا وَهِيَ فِى الْعِدَّةِ، وَإنْ طَلَّقَهَا مِائَةَ مَرَّةٍ أوْ أكْثَرَ حَتّى قَالَ رَجُلٌ ِمْرَأتِهِ: واللّهِ َ أُطَلِّقَكِ فَتَبِينِينَ مِنِّي وََ أُؤْوِيكِ أبَداً. قَالت: وَكَيْفَ ذلِكَ؟ قَالَ: أُطَلِّقُكِ، فَكُلَّمَا هَمَّتْ عِدَّتُكِ أنْ تَنْقَضِيَ رَاجَعْتُكِ فَذَهَبَتِ الْمَرأةُ فَدَخَلَتْ عَلى عَائِشَةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها فَأخْبَرْتُهَا بِذَلِكَ. فَسَكَتَتْ حَتّى جَاءَ النّبيُّ # فَأخْبَرْتُهُ فَسَكَتَ. فَنَزَلَ الْقُرآنُ: الطََّقُ مَرَّتَانِ فَإمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ أوْ تَسْرِيحٌ بِإحْسَانٍ. قالت عَائِشَةُ رَضِيَ اللّهُ عَنْها: فَاسْتَأْنَفَ النَّاسُ الطََّقَ مُسْتَقْبًَ مَنْ كَانَ طَلَّقَ وَمَنْ لَمْ يَكُنْ طَلَّقَ[. أخرجه الترمذي .



5. (4084)- Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Erkek hanımını boşamak isteyince hemen boşuyordu. Erkek, yüz ve hatta daha çok kerelerde boşamış olsa, iddeti içerisinde iken, döndüğü takdirde kadın yine de onun hanımı olmaya devam ediyordu. Bu hal şu hadiseye kadar devam etti. Bir adam hanımına: "Vallahi seni ne tam boşayacağım ne de himayeme alacağım, ebedî şekilde böyle tutacağım!" dedi.

Kadın: "Bu nasıl olur?" deyince:

"Seni boşayacağım, iddetin bitmek üzere iken geri döneceğim. (Bu şekilde tekrar edeceğim) cevabını verdi. Kadın bunun üzerine Âişe (radıyallahu anhâ)´ya gidip durumu haber verdi. Âişe, Resulullah gelinceye kadar cevap vermedi. Durumu O´na anlattı. Aleyhissalâtu vesselâm da sükut buyurdular. Derken şu âyet indi. (Meâlen): "Boşama iki def´adır. (Ondan sonrası) ya iyilikle tutmak, ya güzellikle salmaktır. (Ey kocalar! Boşandığınız zaman) onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi (mehri geri) almanız size helal olmaz...." (Bakara 229). Âişe (radıyallahu anhâ) der ki: "Bunun üzerine halk [o günden itibaren] talaka [yeniden yönelip] gözden geçirdi, bir kısmı boşadı, bir kısmı boşamadı." [Tirmizî, Talâk 16, (1192).][103]