ezelinur
Tue 2 March 2010, 07:02 pm GMT +0200
Talâk (Boşanma)
Tanımı
Talakın Rükünleri
Talâkın dört rüknü vardır.
Talâkın Şartları
Talâkın Vâcib Ve Haram Gibi Kısımlara Ayrılması
Sünnî Ve Bid´î Talâk.
Bid´î Talâka Terettüb Eden Hükümler
Bid´î Talâkın Haram Olduğu Konusunda Kitab Ve Sünnetten Deliller
Sarih Talâk.
Talakın Kinayeleri
Talâk Kinayelerinin Kısımları
Talakın Kadına Veya Kadının Bir Kısmına İzafe Edilmesi
Kocanın Karısına "Sen Harams1n","Sen Haram Kılınmışsın" Veya "Haram Üzerime Olsun" Demesine İlişkin Bir Konu
Talâkın Birden Fazla Oluşu.
Talâkın Zaman Veya Mekâna İzâfe Edilmesi
Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benzetilmesi
Koca, Boşama Hususunda Karısını Veya Başkasını Kendine Vekil Tâyin Edebilir Mi?.
Hul
Tanımı
Hul´ün Câizliği Ve Deüli
DÖRT MEZHEBE GÖRE İSLAM FIKHI
Talâk (Boşanma)
Tanımı
Talâk kelimesi lügatte, bağı çözme anlamına gelir. Bu bağ; atın ve esirin bağı gibi maddî olabileceği gibi nikâh bağı gibi, manevî de olabilir. Nikâh, eşler arasında yapılan bir bağlantıdır. Lügate göre "lâm" harfi şeddesiz okunarak "talake´n nâkate" denir. Bu cümle, devenin bağının çözülerek serbest kalması durumunda kullanılır. "Atlaka-itlâkan" kelimesi de böyledir. Kadının kocasından boşanması durumunda da "tala-kati´l mer´etü" veya "talukati´l mer´etü" denir. "Talâk" kelimesi, "talaka" veya "ta!uka"nın masdarıdır ve bu bakımdan "fesâd" kelimesi gibidir. "Tatlîk"e gelince; "kelleme teklim, selleme teslîm" kelimeleri gibi, şeddeli "tallaka" fiilinin masdarıdır. "Tatlîk" kelimesi de talâk gibi maddî ve manevî bağların çözülmesinde kullanılır.
Ayrıca "talâk" kelimesi şeddesiz "talaka" fiilinin masdarı olmakla birlikte, şeddeli "tallaka" fiilinin ism-i masdarı olarak da kullanılır. Talâk, tatlîk masdarınm ismidir.
Böylece anlıyoruz ki lügat, talâk veya tatlîk kelimesini maddî bağı çözmek anlamında kullandığı gibi, nikâh bağını çözme anlamında da kullanmaktadır. Câhiliyet devrinde araplar, talâk kelimesini karı - kocanın birbirlerinden ayrılmaları anlamında kullanırlardı. İslâmiyet geldiğinde, kelimenin -fıkıhçıların bazı İfâdelerinde az bir farklılık bulunmakla birlikte- özel olarak bu anlamda kullanılmasının devam ettirilmesini hükme bağladı. Fıkıhçıların farklı İfâdeleri, bazı hükümlerde farklılık doğmasına neden olur. İşte bu nedenle "talâk" kelimesi ıstılahta, nikâhın ortadan kaldırılması veya özel bir kelimeyi kullanarak nikâhın helâlliğinin eksilmesidir. Nikâhın giderilmesi, nikâh akdinin ortadan kaldırılması, yani nikâhın, eşlerin artık birbirlerine helâl olamayacakları derecede çözülmesi demektir ki, bu da erkeğin karısını üç talâkla boşaması durumunda olur. Nikâhın helâlliğinin azalması demek, talâk sayısının eksilmesi demektir. Bunun sonucu olarak zevcenin kocasına helâlliği eksilir. Bu da kocanın, karısını ric´î talâkla boşaması durumunda olur. Bu durumda zevcenin helâllığında eksilme olur. Bir kimseye karısı mutlak surette helâl olup üç talâka sahip bulunmasından sonra; karısı iki talâktan sonra artık kendisine helâl olmaz; koca da ancak iki talâka sahip olur. Bazılarının talâkı tanımlarken söyledikleri: "Talâk, nikâh bağının tümünü veya bir kısmını kaldırmaktır" sözünün anlamı işte budur. Zîra karısını ric´î talâkla boşayan kişinin maksadı, nîkâh bağının bir kısmını çözmektir. Nikâh bağının tamamı, üç talâkla çözülür.
Özet olarak; ric´î talâk, nikâh akdini ortadan kaldırmamakta ancak talâkların sayısını azaltmaktadır ki, bunun sonucu olarak da zevcenin helâlliği eksilir. Bu nedenle, karısını ric´î talâkla boşayan kocanın, iddet süresi zarfında onunla cinsel temasta bulunması helâl olmuştur. Cinsel temasta bulunması, karısına geri dönüş sayılır. Geri dönüşün cinsel temastan önce özel bir lâfız kullanarak yapılması şart değildir. Temasta bulunurken ric´ate niyet etmesi de şart değildir.
Bu nedenle ric´î talâkı da kapsamına alması için, talâkın tanımına bir kayıt eklemek zorunlu oldu.
(1) Şâfîîler dediler ki: Ric´î talâk, tıpkı bâin talâk gibi nikâh bağını ortadan kaldırır. Karısını boşayan erkeğin, onunla cinsel temasta bulunması veya şehevî bakımdan yararlanması helâl olmaz. Ancak sarih olsun, kinaye olsun geri dönüşü hissettirecek bir lâfzı kullanarak karısına döndükten sonra onunla cinsel temasta bulunabilir veya şehevî bakımdan yararlanabilir. "Seni kendi-me´geri çevirdim", "sana döndüm", "seni kendime döndürdüm" gibi sözler, sarih ric´at sözlerine örnek olarak gösterilebilir. "Seninle evlendim", "seni nikahladım" gibi sözlerse, kinayeli ric´at sözlerine örnek olarak gösterilebilir. Çünkü bunlar nikâh akdinde sarihtirler. Ric´atte ise kinaye olurlar. Ric´a-tin şahitler önünde yapılması sünnettir. Haram olduğunu bilerek, ric´atten önce karısından yararlanırsa, tâzîre müstehak olur. Ancak bunu yapan kitabî ise ve dinine göre ric´atin cinsel temas ve yararlanmayla yapılması caiz ise, o, bu hüküm üzere bırakılır. Bu nedenle Şâfıîler talâkı, "nikâh akdini, talâk ve benzeri lâfızlarla çözmektir" şeklinde tanımlamışlardır. Sonra eğer nikâhtan kasıt akid ise, tanımdaki "nikâh akdi" tamlaması, açıklayıcı nitelikteki bir tamlamadır. Buna göre tanımın anlamı, akdin -ki o da nikâhtır- çözülmesi veya başka bir deyişle nikâhın ortadan kaldırılmasıdır, nikâhtan kasıt cinsel temas ise, tamalama, gerdek anlamda bir tamlamadır. Buna göre tanımın anlamı, cinsel teması mubah kılan akdin ortadan kaldırılması demektir.
(2) Mâlikîler dediler ki: Karısını ric´î talâkla boşayan kişi, ric´âte niyet etmeksizin onunla cinsel temasta bulunursa, bu ric´at olmaz. Ric´at niyetiyle yapılmayan temas, ric´at sayılmaz. Ama bu niyetle yapılırsa, ric´at sayılır. Şu halde ric´î talâk, nikâh akdini ortadan kaldırmamaktadır. Şayet kaldırmış olsaydı, kocanın onunla temasta bulunması helâl olmazdı. Bu nedenle Mâlikî-ler talâkı, "kocanın karısından yararlanma helâlliğini kaldıran hükmî bir sıfattır ve iki kez tekrarlanınca, kadın başka biriyle evlenip de ondan boşanmadan önce kocasına helâl olmaz" şeklinde tanımlamışlardır. Bu tanım, Hanefî ve Hanbelîlerin, sayfanın üst tarafında nakledilen tammlarıyla çelişmemektedir. Mâlikîlerle bunlar arasında ihtilâf yoktur. Ancak cinsel temas yoluyla ric´atin Mâlikîlere göre sadece niyetle olabileceği, Hanefîlerle Hanbelîlere göre ise bunun şart olmadığı şeklinde bir ihtilâfları vardır. Ric´î talâkın nikâh akdini ortadan kaldırmayacağı konusunda ihtilâf yoktur. Mâlikîlerin "hükmî sıfattır´* sözlerindeki sıfattan kasıt, kişinin şahsıyla var olan bir olgudur ki, "tatlîk" kelimesiyle ifâde edilmek istenen de budur. Çünkü "tat-lîk", yani boşama, ancak boşayan kişi ile var olabilen bir olgudur ve ayrıca bu kişinin de bir sıfatıdır. "Hükmîmden kasıt, var olmayan itibarî bir sıfattır. Çünkü olgu, itibarî bir iştir. Tatlîk (boşama) ise nikâh bağım çözmektir ki, bu da manevî (sübjektif) bir iş olduğundan dolayı kendisine delâlet edecek bir lâfza muhtaçtır. Bu nedenle Hanefi ve Hanbelîler, talâkın tanımını yaparken "özel kelimeler" kaydını eklemişlerdir. Şüphesiz Mâlikîler buna muhalif değildirler. Mâlikîlerin: "Bu, iki kez tekrarlanınca, kadın kocasına haram olur" sözüne gelince, bunun anlamı üç talâkla boşanmadıkça kadının kocasına haram olmayacağıdır. Çünkü tekrar, önceden bir boşama olduğunu gerektirir ve tekrar, iki defayla tasrih edilmiştir. Yani iki defa tekrarlanınca kadın, artık kocasına haram olur. Bu kayıt, Hanefî ve Hanbelîlerin "veya kadının kocasına helâlliğinin eksilmesi" kaydı gibidir. Zîra iki kaydın da amacı, ric´î talâkı da talâk tanımına eklemektir. Ric´î talâk, nikâhın helâlliğini kaldırmaz.
Tanımı
Talakın Rükünleri
Talâkın dört rüknü vardır.
Talâkın Şartları
Talâkın Vâcib Ve Haram Gibi Kısımlara Ayrılması
Sünnî Ve Bid´î Talâk.
Bid´î Talâka Terettüb Eden Hükümler
Bid´î Talâkın Haram Olduğu Konusunda Kitab Ve Sünnetten Deliller
Sarih Talâk.
Talakın Kinayeleri
Talâk Kinayelerinin Kısımları
Talakın Kadına Veya Kadının Bir Kısmına İzafe Edilmesi
Kocanın Karısına "Sen Harams1n","Sen Haram Kılınmışsın" Veya "Haram Üzerime Olsun" Demesine İlişkin Bir Konu
Talâkın Birden Fazla Oluşu.
Talâkın Zaman Veya Mekâna İzâfe Edilmesi
Talâkın Bir Şeyle Nitelendirilmesi Veya Bir Şeye Benzetilmesi
Koca, Boşama Hususunda Karısını Veya Başkasını Kendine Vekil Tâyin Edebilir Mi?.
Hul
Tanımı
Hul´ün Câizliği Ve Deüli
DÖRT MEZHEBE GÖRE İSLAM FIKHI
Talâk (Boşanma)
Tanımı
Talâk kelimesi lügatte, bağı çözme anlamına gelir. Bu bağ; atın ve esirin bağı gibi maddî olabileceği gibi nikâh bağı gibi, manevî de olabilir. Nikâh, eşler arasında yapılan bir bağlantıdır. Lügate göre "lâm" harfi şeddesiz okunarak "talake´n nâkate" denir. Bu cümle, devenin bağının çözülerek serbest kalması durumunda kullanılır. "Atlaka-itlâkan" kelimesi de böyledir. Kadının kocasından boşanması durumunda da "tala-kati´l mer´etü" veya "talukati´l mer´etü" denir. "Talâk" kelimesi, "talaka" veya "ta!uka"nın masdarıdır ve bu bakımdan "fesâd" kelimesi gibidir. "Tatlîk"e gelince; "kelleme teklim, selleme teslîm" kelimeleri gibi, şeddeli "tallaka" fiilinin masdarıdır. "Tatlîk" kelimesi de talâk gibi maddî ve manevî bağların çözülmesinde kullanılır.
Ayrıca "talâk" kelimesi şeddesiz "talaka" fiilinin masdarı olmakla birlikte, şeddeli "tallaka" fiilinin ism-i masdarı olarak da kullanılır. Talâk, tatlîk masdarınm ismidir.
Böylece anlıyoruz ki lügat, talâk veya tatlîk kelimesini maddî bağı çözmek anlamında kullandığı gibi, nikâh bağını çözme anlamında da kullanmaktadır. Câhiliyet devrinde araplar, talâk kelimesini karı - kocanın birbirlerinden ayrılmaları anlamında kullanırlardı. İslâmiyet geldiğinde, kelimenin -fıkıhçıların bazı İfâdelerinde az bir farklılık bulunmakla birlikte- özel olarak bu anlamda kullanılmasının devam ettirilmesini hükme bağladı. Fıkıhçıların farklı İfâdeleri, bazı hükümlerde farklılık doğmasına neden olur. İşte bu nedenle "talâk" kelimesi ıstılahta, nikâhın ortadan kaldırılması veya özel bir kelimeyi kullanarak nikâhın helâlliğinin eksilmesidir. Nikâhın giderilmesi, nikâh akdinin ortadan kaldırılması, yani nikâhın, eşlerin artık birbirlerine helâl olamayacakları derecede çözülmesi demektir ki, bu da erkeğin karısını üç talâkla boşaması durumunda olur. Nikâhın helâlliğinin azalması demek, talâk sayısının eksilmesi demektir. Bunun sonucu olarak zevcenin kocasına helâlliği eksilir. Bu da kocanın, karısını ric´î talâkla boşaması durumunda olur. Bu durumda zevcenin helâllığında eksilme olur. Bir kimseye karısı mutlak surette helâl olup üç talâka sahip bulunmasından sonra; karısı iki talâktan sonra artık kendisine helâl olmaz; koca da ancak iki talâka sahip olur. Bazılarının talâkı tanımlarken söyledikleri: "Talâk, nikâh bağının tümünü veya bir kısmını kaldırmaktır" sözünün anlamı işte budur. Zîra karısını ric´î talâkla boşayan kişinin maksadı, nîkâh bağının bir kısmını çözmektir. Nikâh bağının tamamı, üç talâkla çözülür.
Özet olarak; ric´î talâk, nikâh akdini ortadan kaldırmamakta ancak talâkların sayısını azaltmaktadır ki, bunun sonucu olarak da zevcenin helâlliği eksilir. Bu nedenle, karısını ric´î talâkla boşayan kocanın, iddet süresi zarfında onunla cinsel temasta bulunması helâl olmuştur. Cinsel temasta bulunması, karısına geri dönüş sayılır. Geri dönüşün cinsel temastan önce özel bir lâfız kullanarak yapılması şart değildir. Temasta bulunurken ric´ate niyet etmesi de şart değildir.
Bu nedenle ric´î talâkı da kapsamına alması için, talâkın tanımına bir kayıt eklemek zorunlu oldu.
(1) Şâfîîler dediler ki: Ric´î talâk, tıpkı bâin talâk gibi nikâh bağını ortadan kaldırır. Karısını boşayan erkeğin, onunla cinsel temasta bulunması veya şehevî bakımdan yararlanması helâl olmaz. Ancak sarih olsun, kinaye olsun geri dönüşü hissettirecek bir lâfzı kullanarak karısına döndükten sonra onunla cinsel temasta bulunabilir veya şehevî bakımdan yararlanabilir. "Seni kendi-me´geri çevirdim", "sana döndüm", "seni kendime döndürdüm" gibi sözler, sarih ric´at sözlerine örnek olarak gösterilebilir. "Seninle evlendim", "seni nikahladım" gibi sözlerse, kinayeli ric´at sözlerine örnek olarak gösterilebilir. Çünkü bunlar nikâh akdinde sarihtirler. Ric´atte ise kinaye olurlar. Ric´a-tin şahitler önünde yapılması sünnettir. Haram olduğunu bilerek, ric´atten önce karısından yararlanırsa, tâzîre müstehak olur. Ancak bunu yapan kitabî ise ve dinine göre ric´atin cinsel temas ve yararlanmayla yapılması caiz ise, o, bu hüküm üzere bırakılır. Bu nedenle Şâfıîler talâkı, "nikâh akdini, talâk ve benzeri lâfızlarla çözmektir" şeklinde tanımlamışlardır. Sonra eğer nikâhtan kasıt akid ise, tanımdaki "nikâh akdi" tamlaması, açıklayıcı nitelikteki bir tamlamadır. Buna göre tanımın anlamı, akdin -ki o da nikâhtır- çözülmesi veya başka bir deyişle nikâhın ortadan kaldırılmasıdır, nikâhtan kasıt cinsel temas ise, tamalama, gerdek anlamda bir tamlamadır. Buna göre tanımın anlamı, cinsel teması mubah kılan akdin ortadan kaldırılması demektir.
(2) Mâlikîler dediler ki: Karısını ric´î talâkla boşayan kişi, ric´âte niyet etmeksizin onunla cinsel temasta bulunursa, bu ric´at olmaz. Ric´at niyetiyle yapılmayan temas, ric´at sayılmaz. Ama bu niyetle yapılırsa, ric´at sayılır. Şu halde ric´î talâk, nikâh akdini ortadan kaldırmamaktadır. Şayet kaldırmış olsaydı, kocanın onunla temasta bulunması helâl olmazdı. Bu nedenle Mâlikî-ler talâkı, "kocanın karısından yararlanma helâlliğini kaldıran hükmî bir sıfattır ve iki kez tekrarlanınca, kadın başka biriyle evlenip de ondan boşanmadan önce kocasına helâl olmaz" şeklinde tanımlamışlardır. Bu tanım, Hanefî ve Hanbelîlerin, sayfanın üst tarafında nakledilen tammlarıyla çelişmemektedir. Mâlikîlerle bunlar arasında ihtilâf yoktur. Ancak cinsel temas yoluyla ric´atin Mâlikîlere göre sadece niyetle olabileceği, Hanefîlerle Hanbelîlere göre ise bunun şart olmadığı şeklinde bir ihtilâfları vardır. Ric´î talâkın nikâh akdini ortadan kaldırmayacağı konusunda ihtilâf yoktur. Mâlikîlerin "hükmî sıfattır´* sözlerindeki sıfattan kasıt, kişinin şahsıyla var olan bir olgudur ki, "tatlîk" kelimesiyle ifâde edilmek istenen de budur. Çünkü "tat-lîk", yani boşama, ancak boşayan kişi ile var olabilen bir olgudur ve ayrıca bu kişinin de bir sıfatıdır. "Hükmîmden kasıt, var olmayan itibarî bir sıfattır. Çünkü olgu, itibarî bir iştir. Tatlîk (boşama) ise nikâh bağım çözmektir ki, bu da manevî (sübjektif) bir iş olduğundan dolayı kendisine delâlet edecek bir lâfza muhtaçtır. Bu nedenle Hanefi ve Hanbelîler, talâkın tanımını yaparken "özel kelimeler" kaydını eklemişlerdir. Şüphesiz Mâlikîler buna muhalif değildirler. Mâlikîlerin: "Bu, iki kez tekrarlanınca, kadın kocasına haram olur" sözüne gelince, bunun anlamı üç talâkla boşanmadıkça kadının kocasına haram olmayacağıdır. Çünkü tekrar, önceden bir boşama olduğunu gerektirir ve tekrar, iki defayla tasrih edilmiştir. Yani iki defa tekrarlanınca kadın, artık kocasına haram olur. Bu kayıt, Hanefî ve Hanbelîlerin "veya kadının kocasına helâlliğinin eksilmesi" kaydı gibidir. Zîra iki kaydın da amacı, ric´î talâkı da talâk tanımına eklemektir. Ric´î talâk, nikâhın helâlliğini kaldırmaz.