- Talak (Boşama)

Adsense kodları


Talak (Boşama)

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Mon 2 August 2010, 11:04 am GMT +0200
Talak (Boşama)
 


Talâk (boşama) konusu, nikâh gibi aile hukukuyla ilgilidir. İslâm fıkhında bu konuya yeterince ağırlık verilmiş ve ayrı başlık altında ki­tap, sünnet ve icma'a dayalı tesbitler, ietihâdlar, istinbatlar yapılmıştır. Zira bir aile yuvasının kurulması ne kadar önemliyse, onun yıkılıp dağılması da o kadar hazindir.

Talâk: sözlük olarak bir bağı çözmek demektir. Bu bağ hissî olabi­leceği gibi mânevi de olabilir. Meselâ atın ayağına bağlı kaydı, esirin ellerine bağlı kelepçeyi çözmek bissî bir talâk anlamına gelir. Yapılan nikâh akdini çözmek ise mânevi talâk anlamını taşır.

İslâm fıkhında "boşama" hususu "talâk'la ifade edildiği gibi "tatlîk" ile de ifade edilir Cahiliyet devrinde de "talâk" daha çok evlen­miş bulunan karı-kocanm ayrılması anlamında kullanılmıştır. İslâm gelince aynı terimi aynı mânada kullanmaya devam etmiş, ancak bunu kendi haline bırakmayıp belli kurallara ve şartlara bağlayarak ona re­smiyet kazandırmıştır.

Terim olarak, sözlük manasına yakm bir anlam taşır. Ancak ara­da nüans söz konusudur.' Sözlükte -yukarıda belirttiğimiz gibi- nikâh bağını çözmektir. Terim olarak nikâh] ya tamamen gidermek, ya da kısmen.gidermektir. Tamamen gidermek, üç talâk ile yapılan boşa­madır. Kısmen gidermek ise, bir veya iki talâk ile yapılan boşamadır. Birinci şekilde artık, dönüşü olmayan bir boşanma gerçekleşmiş olur. İkinci şekilde ise, dönüşü mümkün bir boşama adımı atılmış bulunur. Mesela ric'i (veya rec'i) anlamda vaki boşama, dönüşü mümkün bir talâktır. İleride bu husus yeterince açıklanacağından burada sadece bir misal mahiyetinde değinmiş bulunuyoruz.

Kısaca şunu belirtelim ki, sarih sözle ric'î, kinaye ile bâin talâk meydana gelir. Bâin talâk, üçe delâlet ettiği takdirde "beynunet-i kübra", üçten az sayıya delâlet ettiği takdirde "beynunet-i suğra" mey­dana gelir. Beynunet-i kübrâ ile nikâh bağı bütünüyle çözülür ve artık adam karısına dönme şansını kaybeder. Ancak bu şekil boşanan kadın tesadüfen başka biriyle evlendikten sonra o adam ya ölür, ya da onu boşarsa, o takdirde kadın ilk kocasıyla yeniden bir nikâh akdiyle birleşebilir.

Boşanma olayı sözlü, yazılı yapılabileceği gibi, vekâleten de yapılabilir. Bazı hallerde işaretle de gerçekleşebilir. Meselâ dilsizin bu husustaki bilinen işareti talâk kabul edilir.

Talâk sayısı üçtür. İster sarih, ister kinaye ile karısını üç talâkta boşayan kimse nikâh bağım, tamamen kesip koparmış olur.

Şüphesiz İslâm fıkhında, rasgele kadın boşamamak için talâk bir­takım çeşitlere ayrılmıştır: Ric'i, bâin talâk olduğu gibi, sünnî ve bid'î talâk da var. Sünnî, sünnete uygun boşama, bid'î sünnete uygun olma­yan boşama demektir. Nitekim bunlara yeterince yer verip gereken açıklamayı yapacağız. [1]

 

İlgili Hadisler
 

Ömer b. Hattab (r.a.) den yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz eşi Hafsa'yı boşadıktan sonra ona rücu etti... [2]

Lakiyt b. Sabrete (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen, Resûlüllah (s.a.v;) Efendimize şöyle dediğini haber veriyor: "Ya Resûlallah! Doğrusu benim bir karım var..." (ve Lakiyt karısının yaramazlığını, fena sözler söylediğini, eziyet ettiğini anlattı). Peygamber (s.a.v.) bana: "O halde karını boşa" diye tavsiyede bulundu. Ben de: "Onun çekici sohbeti ve bir de çocuğu var" de­dim. Peygamber (s.a.v.) ona: "O halde ona (iyiliği, güzel geçin­meyi, yaramazlıktan vazgeçmesini) emret veya söyle. Bu du­rumda eğer onda hayır varsa, (senin emir ve tavsiyelerini) ye­rine getirir. Cariyene dayak atar gibi ona (mahfedekine) dayak atma (ıslâh yolunu ara)..." [3].

Sevbân (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen Resûlüllah (s.a.vj Efendimizin şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Ortada sakın­calı, önemli bir olay olmadığı halde hangi kadın kocasından boşanmasını isterse, cennet kokusu ona haram olur." [4]

îbn Ömer (r.a.) den yapılan rivayete göre. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Allah yanında helâlin en çok sevilmeyeni talâk (kadın boşamak) dır." [5]

Ömer (r.a.) anlatıyor: "Nikâhın altında sevdiğim bir kadın bulunuyordu. Babam ise o kadından hoşlanmıyordu. Onu boşa­mam için bana emretti, ama ben onun bu emrine uymadım. Dur­um Resûlüllah'a (s.a.v.) anlatılınca şöyle buyurdu: 'Ya Abdellah b. Ömer! Karını boşa..." [6]

 

Tahliller ve Rivayetler
 

296 no'lu Ömer hadîsi hakkında EM Dâvud susup bir görüş ve tesbit beyân etmemiştir. el-Münzerî de öyle...

Hadîs metninden, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'in eşi Hz. Hafsa^yı rie'i talâkla boşadıktan sonra ona döndüğü ve evliliğini sürdürdüğü anlaşılıyor. O bakımdan ric'i talâkın sayısı üçe çıkmadığı takdirde ko­canın karısına müracaat etmesi, yani fiilî veya sözlü dönmesi caizdir. Nitekim müctehid imamlar ric'i talâkı bu açıdan ele alıp diğer rivayetleri de gözönünde bulundurarak detaylı bilgi vermişlerdir.

Ric'i talâkın kısaca tarîfî:

Nikâh akdi yapıldıktan ve cinsel temas sağlandıktan sonra ol­malıdır. Üç talâka açık ve kapalı şekilde delâlet etmemelidir. Aynı za­manda beymmete delâlet eden bir lafız ve sıfat taşımamalıdır. Meselâ seni bir talâkla, seni şedîd talâkla boşadım derse ric'î değil bâin talâk vaki olur.

Ric'î talâkta koca karısına iddet içinde rücu edebilir. Burada kadının rızası gerekli değildir. Ric'î talâktan dolayı tecdîd-i nikâh ge­rekli değildir. Yani ric'i talâkla noksanlaşan üç talâk ikiye veya bire düşmüş olur. Böylece kocanın elinde sadece bir veya iki talâk hakkı Jmış olur. O bakımdan ric'î talâktan sonra karısına iddet içinde nen bir koca artık boşama konusunu ağzına almamalıdır. Aksi halde ınüşü, pişmanlığı mümkün olmayan bir yola girmiş olur.

Zira ric'i talâkla talâkın sayısı noksanlaşır. Yapılan ric'at ile bu jjksanlık giderilmiş olmaz. İddet bittikten sonra yapılan rücu tecdid-ikâhı gerektirir.

Ric'î talâktan sonra henüz iddet devam ederken adam ric'at et-eden ya kendisi veya karısı vefat edecek olursa miras hakkı düşmez, ,ğ kalan vefat edene vâris olur ve miras hakkını noksansız alır.

Ric'î talâktan sonra yapılan ric'at nikâhı devam ettirmeye yönelik iılunduğundan ne yeni bir akde gerek var, ne de kadının veya velîsinin masını almaya gerek vardır. Ancak iddet içinde rücu etmez de iddet ma ererse, artık adamın rücu hakkı kalkar ve hem kadının rızası, hem b tecdid-i nikâh gerekir. [7]

Ric'i talâktan dolayı henüz iddet bitmeden kadın kocasının evinde ilmak zorundadır. Ancak ayrı bir oda da kalması uygun olur.

Şafii mezhebine göre, adam bir veya iki ric'i talâkla boşar ve înüz karısına rücu etmeden akli dengesini kaybederse, onun velîsinin [icu etme yetkisi vardır. Sahîh olan kavi de budur [8]

297 no'lu Lakiyt hadîsini aynı zamanda Beyhakî tahric etmiştir, [calinin hepsi rical-i sahihtir.

Kadının kırıcı ve üzücü olması, sık sık kocasının başına kakması e incitmesi boşamayı gerektiren sebeplerden biri olabilir. Nitekim tesûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Lakyit'e: "O halde boşa!" diye tavsiyede ulunmuştur. Ancak adam kadından fazla hoşlaniyoz'sa ve bir de arada ocuk bulunuyorsa, o takdirde ıslah yollarını ve çarelerini araması ünnettir. Güzellikle yola getirmek ve kötü huyundan vazgeçirmek lümkün olduğu takdirde başka bir yola başvurmak doğru değildir, ^adm kırıcılık ve üzücülükte inad ve İsrar ederse, yara bere açmaksızın [ayağa başvurabilir. Tabii bu en son çare olarak belirlenir.

Hadiste geçen "zaîne" kelimesi, daha çok mahfe içindeki kadın taklanda kullanılır. Ayrıca hadîste, serkeş cariyeye karşı biraz daha ert davramlabileceğine işaret vardır. Şu şartla ki, cariye iyilikle, lüzellikle kötü huyundan vazgeçmiyor ve itaatsizlik yapıp efendisini ızüyorsa-, dayağa başvurulur.

298 no'lu Sevban hadîsini Tirmizî hasenlemiştir. Ayrıca onu mâna yönünden kuvvetlendiren başka rivayetler.de mevcuttur. Ahlâk ve fazaîlle ilgili olduğundan istidlal edinilebilir. Böylece ortada ciddi ve zorlayıcı, aşın üzücü ve tiksindirici bir durum yoksa kadının boşanma isteğinde bulunması günahtır. Zira bir yuvanın dağılmasın dansa deva­mı hayırlıdır. Bu durumda kocasına düşen görev, hislerine hâkim olup fevrî bir karardan kaçınmaktır. Boşanma isteğinde bulunan eşini kar­şısına alıp medenice konuyu enine boyuna görüşmekte sayılmayacak kadar fayda vardır. Kadım fazlasıyla üzen, sıkan hususları tesbit edip onları giderme yol ve çarelerini araştırmak kocaya düşer. Sonuç olarak bir şeyin, bir olayın ıslahı mümkün olduğu sürece ifsadına gidilmez.

Her şeye rağmen kadın boşanmakta ısrarlarıyla, İslâm ona mânevi, uhrevi ceza vermekte ve ağır bir müeyyideyi hatırlatmaktadır.

299 no'lu îbn Ömer hadîsini Hâkim de tahric etmiş ve sahîh-lemiştir. Ebû Davud'un isnadında Yahya b. Selîm bulunuyor ki bu zat hakkında hayli görüşler ortaya çıkmıştır: îbn Mâin onun sıka olduğunu belirtmiştir, Nesâî ve Derakutnî de aynı tesbite katılmışlardır. Ebû Hatim, onun sâlihü'l-hadis olduğunu, rivayetinde pek sakınca bulun­madığım ortaya koymuştur. Buharı, onun hakkında biraz durup düşün­mek gerekir demiştir. Ahmed b. Hanbel'e göre o münker bir hadîs riva­yet etmiştir. îbn Hibban ise onun rivayette hatâ yaptığına dikkat çek­miştir. Cevzecâni de onun sıka (güvenilir) olmadığını belirtmiştir. [9]

Dârekutnı bu mealde bir hadîsi Muâz fr.a.) dan şu lafızla rivayet etmiştir:

"Cenâb-ı Hakk talâk (boşama) dan daha çok sevilmeyen bir şey yaratmamıştır."

Hafız îbn Hacer, bu hadîsin isnadının zayıf aynı zamanda münkati olduğunu belirtmiştir.                 

Bilindiği gibi munkati hadîs, senedinden bir râvinin düştüğü veya belli olmayan birinin anıldığı hadîstir. O bakımdan zayıf kabul edilir ve istidlale sâlih görülmez.

Bu konuda bir diğer hadîsi Îbn Mâce ile îbn HibhanJahric etmişlerdir. Mealen şöyledir: "Sizden birinize ne oluyor da ilâhî hu-dudla oynuyor: Boşadım, rücu ettim diyor." [10]

Bu hadîs, Cenâb-ı Hakk'm evlilik ve boşanma hakkında birtakım hükümler ve kurallar koyduğuna, zorunlu bir durum olmadıkça evlilik müessesim bozmanın doğru olmayacağına işaret etmekte ve boşama konusunu bir oyun ve eğlence havasına sokmanın' çok sakıncalı sonuçlar doğuracağını göstermektedir. Nitekim sahîh hadîste Resûîüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Üç şeyin ciddisi ciddidir, sakası da ciddidir; Nikâh, talâk ve ric'a..." [11]

Öyle ki, bir adam şaka yoluyla da olsa, bir kadının ona: "Beni zev-:e olarak kabul ediyor musun?" veya "Benimle evleniyor musun?" der, o la şakadan "Evet evleniyorum veya seni zevce olarak kabul ediyorum" lerse nîkâh akdi gerçekleşmiş olur. Tabii bu konuşma iki erkek veye iki :adın bir erkek şahidin huzurlarında cereyan ederse... Boşama hususu jla böyle. Adam sırf hanımını kızdırmak veya üzmek için şakadan "seni Soşadım" veya "seni üç defa boşadım" derse, bu talâk geçerli kabul edi­lir. Aynı zamanda ric'i talâkla boşamada bulunup henüz iddet bitmeden karısına şaka yollu "sana rücu' ettim" derse onun bu sözü geçerli sayılır ve karısıyla birleşmesine bir engel kalmaz.

300 no'lu İbn Ömer hadisini Tirmizî tahrîc ettikten sonra "bu ha-sen ve sahîh bir hadîstir" demiştir. O bakımdan istidlale sâlih görül­müştür. Şöyle ki, bir kişinin babası onun evlendiği kadını beğen-miyor, andan hoşlanmıyorsa, bu beğenmemesi ve hoşlanmaması hissî değil de bir takım meşru sebeplere dayanıyorsa ve sonra da oğluna "bu kadını boşa " diye emrediyorsa, o takdirde onun babasının bu arzusunu yerine getirmesi gerekir! Ancak kadının sığınacağı bir yer yoksa,'kucağında da çocuğu bulunuyorsa adam babasını o düşüncesinden vazgeçirmeye çalışır. Kırmadan incitmeden olayın vehametini anlatır.

I Hanbelî fukahasma göre, ric'i talâktan sonra adamın iddet içinde karısına rücu etmesi müstehabdır. Mezhebin zahirine göre, vâcib değildir. Nitekim Sevrî, Evzaî, Şâfıi ve îbn Ebî Leyla'ya göre de böyle­dir. Hanefî fukahasınm da görüş ve içtihadı bu anlamdadır. Ancak İmam Mâlik Davud ez-Zâhirî'ye göre rücu vâcibtir. Zira ric'at nikâhın devamına yönelik bir davranıştır. Nikâhın devamı ise zaten vâcibdir. Çünkü meşru bir sebep yokken boşamak haram kılınmıştır. Hem Kur'ân'da eşlerinizi maruf ile tutunuz, (boşamayımz) Duyurulmaktadır. O bakımdan İmam Mâlik, rücu etmeyen adam icbar edilir, yani karısına dönmesi hususunda zorlanır, demiştir. [12]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Bir veya iki ric'i talakla boşayan kimsenin iddet (şer'i bekleme süresi) içinde karısına ric'at etmesi İmam Mâlik'e göre sünnet, diğer imamlara göre müstehabdır.

2- İddet geçmeden adamın ric'at etmesine kadının rızası söz konu­su değildir. Çünkü nikâh akdi çözülmüş değildir.

3- İddet içinde ric'at gerçekleşince tecdid-i nikâha gerek yoktur. Aynı zamanda ric'atten dolayı bir keffaret de gerekmez.

4- Ric'î talâk bir olduğu takdirde geriye iki, iki olduğu takdirde ge­riye erkeğin kullanacağı  bir talâk kalır. O bakımdan adamın ric'atten önce de, sonra da çok dikkatli olması ve rasgele talâk sözünü ağzına almaması gerekir.   

5- Ric'î talâkdan dolayı mehir de gerekmez. Zira nikâh bağı çözülmemiştir.

6- Ric'ât fiilî olabileceği gibi sözlü de olabilir. Yani adamın karısına bilfiil dönmesiyle gerçekleşebileceği  gibi, "sana ric'at ettim" demesi de yeterlidir.

7- îddet (şer'i bekleme süresi) içinde ric'at etmeyen kimse iddet-ten sonra artık ric'at edemez. Hem karısının rızası, hem de tecdid-i nikâh gerekir.

8- İddet.içinde yapılan ric'at ile noksanlaşan talâk sayısı tamam­lanmış olmaz ve öylece noksan kalır. Bu da erkeğe verilen bir cezadır...

9- Ric'î talâkın ric'î kabul edilebilmesi için, nikâh akdinden sonra cinsel temasın gerçekleşmesi şarttır.

10- Ric'î talâktan sonra iddet içinde henüz ric'ât gerçekleşmeden karı-kocadan biri Ölecek olursa, miras hakkına sahip olur.

11- Ric'î talâktan sonra kadın kocasının e/inden ayrılmaz.

12- Şâfîilere göre, ric'î talâktan sonra iddet içinde ric'ât yapılmaz da bu arada adamın akli dengesi bozulursa onun velisinin ric'atta bu­lunmaya yetkisi vardır ve kadın buna itiraz edemez. Ancak kocasının aklî dengesini kaybettiğini dikkate alıp ayrılmak isterse, kadıya başvurması gerekir.

13- Kocası normal davrandığı halde kadın kırıcı, üzücü ve sıkıcı bir tavır içine giriyorsa, onu güzellikle yola getirme çare ve imkânları araştırılır ve hemen boşamaya başvurulmaz. İyi ve yapıcı bir yak­laşımla yola gelmediği takdirde yara-bere açmaksızın hafif yollu dövülür. Ancak hiç bir zaman yüzüne vurmak caiz değildir.

14- Evde serkeşlik edip olay çıkaran bir cariyeye biraz daha sert davranılır. .

15- Ortada zorlayıcı, fazla tiksindirici ve üzücü bir olay yokken kadının boşanma isteğinde bulunması haramdır.

16- Erkeğin de meşru bir sebep yokken karısını boşaması ha­ramdır, günahtır.

17- Meşru bir sebep  yokken kadının boşanmada ısrar etmesine karşılık ağır bir uhrevi ceza verileceği hatırlatılmalıdır.

18- Cenâb-ı Hakk cinsel zevkine düşkün kadın ve erkekleri asla sevmez. O bakımdan O'nun yanında helâlin en çok sevilmeyeni, haksız sebeplere dayanarak boşamaktır.

19- Adam şakayla da olsa ric'at ettim derse, ric'at etmiş kabul edilir.

20- Baba makul bir sebebe dayanarak oğluna "karını boşa" derse, oğlu onun bu emrine uyarsa günahkâr olmaz. Uymadığı takdirde günahkâr olur. [13]

ceren
Mon 5 March 2018, 04:18 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Evliliğin doğal olduğu kadar bosanmakda doğaldır.kur ani kerimde ve hadislerde boşanmak ile ilgili bilgiler verilmiştir.rabbim muslumanlarin boşanma noktasında islama uygun hareket etmesini nasip etsin inşallah. ...

Bilal2009
Tue 6 March 2018, 11:58 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim tüm evlilerin evliliklerini korusun inşallah Rabbim paylaşım için razı olsun.

Sevgi.
Tue 6 March 2018, 11:21 pm GMT +0200
Aleykümüsselam dinimizde erkek kadını üç talak ile boşayabilir ancak günümüzde boşanmalar mahkeme kararı ile olmaktadır inşaAllah