sumeyye
Thu 14 January 2010, 11:36 pm GMT +0200
Tâbûtussekîne´nin Yâkub Aleyhisselama Teslim Edilişi:
Rivayete göre: Tâbut: tarak yapılan Şimşad (Cimşir) ağacından yapılmış bir san dık olup altundan levhalarla kaplanmıştı.
Vefatına kadar Âdem Aleyhisselâmın yanında, ondan sonra da, vefatına kadar Şis Aleyhisselâmın yanında bulunmuştu.
Tâbut´a, İbrahim Aleyhisseiâma kadar Âdem Aleyhisselâmın oğulları, zaman zaman vâris olagelmişler, İbrahim Aleyhisselâm vefat edince, Tâbut, İbrahim Aley hisselâmın büyük oğlu İsmail Aleyhisselâmın yanında kalmış, o da, vefat ettiği zaman, oğlu Kaydar´ın yanında bulunmuştu.
İshak Aleyhisselâmın oğulları, Kaydar´a: "Peygamberlik, sizden başka tarafa çevirildi. Sizin (Tâbut içindeki) bir tek Nûr´dan (Muhammed Aleyhisselâmın Nûr´-undan) başka nasibiniz yoktur. Tâbut´u, bize ver!" demişlerdi.
Kaydar ise; Tâbutu, onlara vermeğe yanaşmamış ve: "O, bana, Babamın Va siyetidir. Ben, onu, hiç kimseye vermem" demiştir.
Kaydar, bir gün, Tâbut´u, açmağa gitmiş, Tâbut´un açılması, kendisine güçle-şince, semâdan, bir seslenicinin:
"Ey Kaydar! Vaz geç! O Tâbut´u, açmağa, senin için yol yoktur! O, Peygambere vasiyet edilmiştir. Onu, Peygamberden başkası açamaz.
Sen, onu, Amcanın oğlu, Allah´ın İsrail´i Yâkub´a ver!" diye seslenmesi üzeri ne, Kaydar, Tâbut´u, omuzuna alarak, o zaman, Yâkub Aleyhisselâmın oturduğu Ken´an iline doğru yollanmış.
Kaydar yaklaştığı zaman, Tâbut, seslenmeğe başlamış. Yâkub Aleyhisselâm, oğullarına:
"Allâha yemin ederim ki: Kaydar, Tâbût´la size geliyor! Kalkınız, ona doğru va rınız!" demiş.
Yâkub Aleyhisselâmla oğulları, ayağa kalkarak onu karşılamışlar. Yâkub Aleyhisselâm, onu görünce, ağlayarak ona doğru koşmuş ve:
"Ey Kaydar! Ben, ne diye senin yüzünün rengini solmuş, gücünü zayıflamış görüyorum?
Sen, düşman zulmüne mi uğradın? Yoksa, Baban İsmail´den sonra, başına bir kötülük mü geldi?" diye sordu.
Kaydar:
Ben, ne düşman zulmüne uğradım, ne de benim başıma bir kötülük geldi.
Fakat, sırtımda taşıdığım, Muhammed´in Nûr´u, bana çok ağır geldi.
Bunun için benzim sarardı, bacaklarım, zayıfladı!" demiş.
Yâkub Aleyhisselâm:
"İshak´ın kızlarından nikâhın altında bulunan var mı?" diye sormuş.
Kaydar:
"Yoktur. Fakat, Cürhümî Araplarından Âminlerden bir kadınla evliyim." diye cevap vermiş.
Yâkub Aleyhisselâm:
"Ne güzel! Ne güzel! Muhammed Aleyhisselâmın şerefi için, Allah, Onu, iffetli Arap kadınlarından başkasından çıkarmayacaktır.
Ey Kaydar! Ben, seni, bir müjde ile müjdeleyeceğim!" demiş.
Kaydar:
"Nedir o müjde?" diye sormuş.
Yâkub Aleyhisselâm:
"Bil ki: Âminlerden olan zevcen, dün gece bir oğlan doğurdu!" demiş.
Kaydar:
"Ey Amcamın oğlu! Sen, Şam toprağındasın, o ise, Harem toprağındadır. Sa na, bunu, ne bildirdi?" demiş.
Yâkub Aleyhisselâm:
"Ben, gök kapılarının açıldığını gördüm!
Gökle yer arasında Ay gibi yuvarlak bir Nûr gördüm!
Meleklerin, semâdan, bereketle ve rahmetle indiklerini gördüm!
Anladım ki: bu, Muhammed Aleyhisselâm içindir!" demiş.
Kaydar, Tâbut´u, Amcasının oğlu Yâkub Aleyhisselâma teslim edip ailesinin yanına dönünce, onu, bir oğlan çocuğu doğurmuş bularak ona, Hamel ismini ver miştir.[20]
Yâkub Aleyhisselâmın, elli yıl, halkı, Yüce Allah´a itaat ve ibadete davetle meş gul Olduğu[21] ve kendisinin, Sâm b.Nuh Aleyhisselâmdan sonra, Mescid-i Aksâ´nın yenileyicileri arasında bulunduğu da, bil dirilir. [22]
[20] Şâlebî-Arais s.266-267.
[21] Mîr Hâvend-Ravzatussafa Tercemesi s.225.
[22] ibn.Hacer-Fethulbâri c.6,s.291.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/265-267.