- Tâbiun ve Tebeut Tâbiîn Devri

Adsense kodları


Tâbiun ve Tebeut Tâbiîn Devri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 24 October 2012, 07:27 am GMT +0200
 
Tâbi'un ve Tebe’u’t-Tâbiîn Devri (Mektepler Çağı):

 
Tâbi'un Müctehidleri:

Halife Osman zamanında sahabe fakihleri, dini öğretmek maksadıy­la İslâm ülkesinin belli başlı merkezlerine dağılmışlardı. Bunlardan baş­ka millet ye kültürlerden İslâm'ı kabul etmiş insanlar vardı. Hz. Peygamber'i göremeyen bu zevat ona en yakın ilim ve marifet kaynağı olarak buldukları ashabın etrafında halkalanmışlardı. Tâbi'ûn devrinde İslâm âleminin her yerinde büyük alim ve müctehidler yetişmiş, bunlar birbir­lerini taklid etmemişlerdi. Ashab-i Kiram'ın icmâ ve ittifak ettikleri me­seleleri aynen kabul ederler, icmâ'a muhalefet etmemek için o babta fıkir yürütmezler, fakat ashab arasında ihtilaflı olan meselelerde hangisi­nin görüş ve içtihadını kendi fikir ve ictihadlarına daha uygun görürlerse onu tercih ederlerdi. Tâbi'un alimleri içinde Sa'id b. el-Museyyeb gibi Arap asıllılar varsa da, ekseriyeti mevaliden olan zevat teşkil ediyordu.

İbn Abbas, Abdullah b. Ömer, Enes b. Malik ve Ebu Hureyre'nin adları nerede anılsa hemen yanlarında azatlıları talebe ve ravileri olan İkrime, Nafi, Muhammed b. Şîrîn, Abdurrahman b. Hürmüz zikredilir.

Nitekim Abâdile (dört Abdullah: İbn Ömer, İbn Abbas, îbn Zubeyr İbn Amr) vefat edince, fıkıh bütün merkezlerde mevaliye intikal etmiştir: Mekke'de Atâ, Yemen'de Tavus, Yemame'de Yahya b. Ebi Kesir, Basra'da el-Hasenu'l-Basrî, Kûfe'de İbrahimu'n-Neha'i, Şam'da Mekhul, Hora­san'da Ata'u'l-Horasanî. Bundan yalnız Medine müstesnadır: Çünkü Al­lah orasını bir Kureyş'liye tahsis etmiştir: Sa'id b. el-Museyyeb.

Tâbi'un devrinde İslâm ülkesinin belli başlı merkezlerinde müctehid ve müfti olarak isimleri tabakat kitaplarına geçmiş yüzlerce zat vardır. Meşhur olanları şunlardır:

Medine'de: Sa'id b. el-Museyyeb, Urve b. ez-Zubeyr, el-Kasım b. Muhammed, Harice b. Zeyd, Ebu Bekr b. Abdirrahman b. Haris, Süley­man b. Yesar, Ubeydullah b. Abdilîah b. Utbe. Bunlara 'Yedi fakih' veya el-Fukahau's-Seb'a denilmektedir. Ebu Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm, bu zatın oğulları Muhammed ve Abdullah, Ebu Ca'fer b. Muham­med b. Ali, Rebi'at'u'r-Re'y, Muhammed b. Şihab ez-Zuhrî. Bu sonuncu­sunun fetvalarının üç büyük ciltte toplandığı nakledilmektedir.

Mekke'de: Atâ b. Ebi Rebah, Tavus b. Keysan, Mücahid b. Cebr, Ubeyd b. Umeyr, Amr b. Dinar, Abdullah b. Ebi Muleyke, İkrime, İbn Cureyc, Sufyan b. Uyeyne.

Basra'da: el-Hasenu'l-Basrî, Cabir b. Zeyd, Muhammed b. Şîrîn (ö. 110/278), Müslim b. Yesar, Ebu'l-Aliye, Humeyd b. Abdirrahman, Mutar-rif b. Abdillah eş-Şihhîn, Zurâra b. Evfa, Eyyub es-Sahtiyanî, Katade.

Kûfe'de: Alkame b. Kays en-Neha'i, amcası el-Esved b. Yezid, Ebu Amr Ubeyd b. Amr el-Hemedanî, Şurayh b. el-Haris, Mesrük b. el-Ecda, Abdurrahman b. Yezid en-Neha'i, Abdullah b. Utbe, Hayseme b. Abdir­rahman, Şerik b. Abdillah, Ebu'l-Vail, Abdurrahman b. Ebî Leyla, Meysere, ed-Dahhak, İbrahimu'n-Neha'i (47-96/667-714), Amiru'ş-Şa'bî, Sa'id b. Cubeyr, Hammad b. Ebi Süleyman.

Şam'da: Ebu İdris el-Havlani, Şurahbil b. es-Simt, Abdullah b. Ebi Zekeriya el-Huzelî, Kabîsa b. Zu'eybi'l-Huza'i, Süleyman b. Habibi'l-Muharibi, el-Haris b. Umeyr, Halid b. Ma'dan, Mekhul, Ömer b. Abdilaziz.

Mısır'da: el-Leys s. es-Sa'd.

Yemen'de: Mutarif b. Mazin, Abdurrezzak b. Hemmam. Bağdat'ta: Ebu Ubeyd el-Kasım b. Sellam, Davud b. Ali ez-Zahirî, Sahabe hizmetlerinde bulunan mevaliye kardeş, evlat ve talebe gibi davrandıkları için yukarıda ismi geçen ve mevaliden olan tâbi'ûn alimleri gerek hadis ve gerekse fıkhı, hizmet ettikleri üstad ve velinimetleri olan sahabeden almış, kendi bilgi ve kültürlerini de buna katmışlardır. Hz. Peygamber'in kendilerine yaptığı gibi sahabe de huzurlarında tâbi'un âlimlerinin ictihad edip fetva vermelerine izin verirler, hatta onları buna teşvik ederlerdi.

Tâbi'un devri, fıkıh bakımından daha sonraki muazzam çalışmalara nüve olmuş ve onların rehberliği altında daha sonra binlerce insanın ka­bulleneceği mezheplerin kurucuları olan büyük müctehidler yetişmiştir.

 
Tâbi'ûn Fukahasında İhtilaf:

 

İctihadlar bir yandan nassların elde edilip anlaşılmasına, diğer yan­dan da zaman ve mekanlara göre değişen örf, âdet, ihtiyaç ve zaruret gibi nesnelere dayandığı için, aralarında zaman, mekan, bilgi ve diğer şartlar bakımından farklar bulunan müctehidlerin, hüküm ve ictihadlarında da farkların buluması tabiîdir. Sahabe devrini incelerken ihtilafın sebepleri de -bilhassa sahabe devri bakımından- az önce ele alınmıştı. Bu devir­de o faktörlerden hiç birisi yokolmadığı gibi, yeni hadise ve şartlar, yeni ihtilaf sebeplerini de davet etmiştir. İlk tâbi'ûn devri ile son tâbi'ûn ve tebe'u't-tâbiîn ihtilaf sebepleriyle gruplara verilen isimlerden kastedilen mânâlar arasında farklar vardır. Bu sebeple tâbi'ûn fukahasında ihtilaf konusunu şu şekilde özetlemek mümkündür: İlk tâbi'ûn devrinde ihtilaf, farklı ictihad prensiplerine değil, farklı üstad, bilgi ve muhitlere bağlıdır. Hicaz ve Irak Mektepleri işte bu sebeplerle muayyen meselelerde farklı neticelere varmışlardır. Müctehid imamların da içinde bulunduğu son tâbi'un ve etba devri ictihad ihtilafları ise, ictihad prensip ve kaynakla­rındaki farktan doğmaktadır.