saniyenur
Sat 19 May 2012, 02:44 pm GMT +0200
Tabiî Faktörler
Sayıca düşmanından az olan ve bu sırada zihnî cesaretlenmeye ihtiyaç hisseden müminlerin askeri maneviyatlarım tesis etmek için psikolojik faktörlerin hakikaten kullanıldığım gösteren birçok örnek vardır. Bu hususa, asgarî gayretlerden en büyük karşılığı almak İçin ihtiyaç hissedilir. Azamî etkinlik, özellikle küçük bir kuvvetle büyük bir orduya karşı çıkıldığında gerekli olur. Böyle şartlar altında, tesir gücünü etkileyen uyku ve yorgunluk ve diğer bedenî faktörler askerî harekâtlarda müstesna bir önem kazanır. Bu durumlar dış şartlarla bağlantılıdır ve savaş alanında savaşçıların faaliyetlerini, tesirlerini büyük ölçüde etkiler.
Bu, özellikle Peygamber'ın askerî harekâtlarında cereyan eden iki olayda gözlendi. Bedir Savaşı'nın gecesinde, iki ordu birbirleriyle karşılaşmak için hazırlık yaparken, Allah fizik faktörleri müminlerin lehine değiştirdi: "O zaman sizi, Allah'tan bir güven olmak üzere hafif bir uyku buruyordu, üzerinize sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (içinize attığı-kötü düşünceleri) sizden gidermek, kalplerinizi (birbirine) bağlamak ve ayakları(nızı) pekiştirmek için üzerinize gökten bir su indiriyordu." (8: 12). Bedir Savaşı'nın arefesin-de yağmur yağmıştı ve bu müslümanlara üç yönden faydalı oldu. Birincisi, su kaplarını doldurup su biriktirebildiler. İkincisi, bulundukları mevkideki kumlu arazi yağmurla sertleşti ve arazideki hareketleri kolaylaştı. Üçüncüsü, yağmur, vadinin alçak kısmında bulunan düşmanın bulunduğu topraklan çamur deryası haline getirerek hareketlerini zorlaştırdı. Düşmanın büyük kuvveti karşısında müslümanların çoğunun zihninde şeytan korku ve şaşkınlık vehmetmişti. Yağmur, Bedir Savaşı'ndan önceki sakin bir uyku ve zihin halini giderdi. Oysa çamur ve kaygan zemin dolayısıyla uykusuz geçen gece düşmanın zihninde rahatsızlık, huzursuzluk ve şaşkınlık uyandırdı. Ertesi sabah iki ordu karşı karşıya geldiğinde, müslümanlar maneviyatları yüksek, itimat dolu ve sakindiler. Düşman ise maneviyatı düşmüş, şevki kırılmış ve sinirli bir vaziyetteydi.
Hendek Savaşı'nda, Medine'nin kuşatılması dört hafta uzayınca her iki taraf da, özellikle kuşatmayı yapan ordu, soğuk ve ağır hava şartları nedeniyle yorgun düşmüş ve rahatsız olmuştu, fakat gene tabiî faktörler müslümanların yardımına yetişti: "Ey inananlar, Allah'ta size olan nimetini hatırlayın, hani bir zaman size ordular gelmişti de, biz onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görmektedir' (33: 9). Bir gece şiddetli soğuk ve fırtına başgösterdi; bu rüzgâr, düşmanın çadırlarını yırttı, ateşlerini söndürdü ve yüzlerini, gözlerini kum doldurdu. Büyük bir korkuya kapıldılar ve vazgeçerek o gece şaşkınlık ve hayal kırıklığı içinde bölgeyi terkettiler. Peygamber Kureyş'in yenilgiye uğradığını, maneviyatlarının çöktüğünü ve artık müslümanlara tekrar saldırmaya kalkışmayacaklarını haber verdi. Bu iki örnek, müslümanların maneviyatlarının ve itimatlarının iklim şartları sayesinde nasıl yükseltildiğini göstermektedir. Bu iklim şartlan müslümanların askerî etkinliklerini müthiş artırmış ve düşman ise aksine korkunç zarara uğramıştı.