sumeyye
Tue 29 March 2011, 04:43 pm GMT +0200
Suyun Başında Bulunanların Suyu Kesmeleri:
Suyun başında olanların asağıdakilerin rızâsı olmadan suyu tamamen kesip almaya haklan yoktur: Çünkü bununla diğerlerinin haklan iptal edilmiş olmaktadır ki, bu da onların müddetin bir kısmında sudan mahrum bırakılmalarıdır. Çünkü bu durumda nehrin ortasından bir sed çekmeye ihtiyaç vardır. Sed çekilecek olursa, su sıkışır. Oysa nehrin mülkiyeti ortaklar arasında müşterektir. Dolayısıyla suyun ağzım tıkayıp kesmek caiz olmaz. Ancak ortak hissesi nisbetinde o sudan yararlanma hakkına sahiptir. Ancak ortaklar böyle bir düzenlemeye razı olurlarsa, bu caiz olur. Çünkü hak onlarındır. Aynı şekilde bu ortakların hepsi her birinin suyu kullanma nöbetinde suyu kesmesi hususunda anlaşırlarsa, bu da caiz olur. Bunun gerekçesini söylemiştik. Ancak suyu kesecekse de, bir levha veya kapı ile kesebilir. Çamur ve toprak tıkayarak kesmek caiz olmaz. Çünkü bu durumda nehir sıkışmış olur ve bu nehre zarar verir. Eğer levha ile kesilemezse, o zaman toprak yığarak kesilir.
Mülk olan bir nehre sahip olanlardan hiç kimse diğerlerinin rızâsı olmadan ark açıp o nehirden su götüremez, değirmen kuramaz, köprü edinemez, kendi kanalının ağzını genişletemez, sulama hakkını buradaki hakka sahip olmayan araziye devredemez:
Diğerlerinin rızâsı olmadan hiç bir ortak nehirden ark açamaz veya üzerinde değirmen kuramaz. Çünkü bunu yapmakla kıyı duvarını yıkar, başkasının mülkünü kendisine âit bir yapı ile işgal eder. Ancak kurulan değirmen o şahsın kendisine mahsus bir yerde olup, suya ve nehire zarar vermiyorsa, kurulması caiz olur. Çünkü bu şahıs başkasına zarar vermeksizin kendi mülkünde bir tasarrufda bulunmuş olmaktadır.
Nehir üzerine köprü kurmaya geiince; bu bir kavmin topraklarında hususî bir yol açmaya benzer. Kanai ağzım genişletmeye gelince; bu durumda nehrin kıyı duvarı yıkılır ve bunu yapan şahıs hakkından fazlasını almış olur.
Sulama hakkını bu hakka sahip olmayan bir araziye devretmeye gelince; bu hakkın kendisine geçici olarak devredildiği arazinin sahibi, aradan uzun bir zaman geçince belki de bu hakka temelli sahip olduğu iddiasında bulunur ve bunu; bu hakkın kendisine âit olduğuna dâir bir delil olarak ileri sürebilir. Ama diğer ortaklar razı olurlarsa, bu hak başkasına devredilebilir. Çünkü onlar bu hakka sahiptirler.
Su arklarla taksim edilmişse; başkalarına zarar vermese bile, hiç kimse bunu günlere göre taksim edemez, yarı yarıya kullanamaz:
Çünkü hak bununla ortaya çıkar ve kendi haline bırakılır. Ancak ortaklar razı olurlarsa, bu yapılabilir. Çünkü hak onlarındır. Ve arkını çoğaltamaz: Ama büyük nehirlerde hüküm bunun hilâfmadır. Çünkü bu gibi nehirlerden yeniden de nehir açılabilir. Bu hak var olduğuna göre, bunlarda arkı çoğaltmak haydi haydi caiz olur. [10]
[10] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 2/473-474.