saniyenur
Mon 17 October 2011, 08:49 pm GMT +0200
A. Sünnetin Tanımı
Sünnet sözlükte; iyi olsun, kötü olsun yol ve âdet mânalarına gelir. Terim olarak ise, Hz. Peygamber (s.a.)'in söz, fiil ve takrirlerinden ibaret olan uygulamalara denir. [546] Fıkıh usûlü âlimlerine göre sünnet farz, vacip gibi şer'î ahkamın bir çeşidini oluştururken, kelamcılara göre sünnet, bidatin karşıtı olarak kullanılır. Hadisçilere göre sünnet Hz. Peygamber (s.a.)'in söz, fiil ve takrirlerinin yanısıra onun ahlâkî sıfatlan, sîreti, meğazisi ve kendine vahiy gelmeden önce ibadet için çekildiği Hira mağarasındaki yaşayışı da sünnetten sayılır. [547] Nitekim Bursevî, imanın şubelerinden biri olarak gördüğü sünnete uyma konusundan bahsederken sünneti, "tarîk-ı meslûk-ı nebevi [548] yani Hz. Peygamber'in hayat tarzı, yaşayış modeli diye tarif etmekte ve sünneti İki gruba ayırmaktadır.
[546]İbnü'1-Esîr, II, 409; Cürcânî, s. 122.
[547] Serahsî, Usûl, 1,114; Âmidî, İhkam, 1,156; Ebû Zehra, Usûlü'I-fıkh, s. 105; Koçyigit, s. 401.
[548] Tuhfe-İ Hatf/iyye, s. 49; Şerh-i Pend, s. 605. Nitekim Serahsî de sünneti "et-Tarikatü'l-meslûketü fı'd-dîn: Dinde takip edilen yof olarak tanımlamış, sünneti Hz. Peygamber ve sahabenin uygulamaları olarak görmüştür. Serahsî, 1,114. bk. Amklî, 1,156.