- Sünnet Ve Hadîsin Fazileti

Adsense kodları


Sünnet Ve Hadîsin Fazileti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 11 September 2011, 11:52 am GMT +0200


Sünnet Ve Hadîsin Fazileti
   
 

Sünnet ve hadis hakkında kur'anı kerimde şöyle buyurulmuştur : «Ey îmân edenler! Allâha itaat edin. Peygambere ve sizden (müslü-man) olan âmirlere itaat edin. Sonra bir şey hakkında münazaa (kavga, gürültü) ettinizmi, hemen onu Aİlâha (Kur'ana) ve resulüne (sünnetine) arz ediniz, eğer Allâha ve âhiret gününe inanıyorsanız. Bu (kitab ve sün­nete) müracaat, hem hayırlı ve hem de netice bakımından daha güzeldir.» Nisa sûresi, 59

Bu âyeti keriymede beyan edildiği üzere, bir mes'ele hakkında müşkil-lik ve niza hasıl olduğunda hemen şer'î delil olan kitab ve sünnete müra­caat ederek halli fasletmek yolunu tutmak ve bu iki delîli bilen ehline mü­racaatla mes'eleyi en doğru şekilde aydınlatmak her müsiümanın vazifesi­dir.                                                                                                               

Sünnete sarılmanın ehemmiyet ve lüzumunu natık diğer âyeti kerîme mealleri.

«Habîbim!) Rabbin hakkı için, o kimseler ki; aralarında cekişdikleri şeyler hakkında seni hakem tâyin edib sonrada verdiğin hükümden nefis­leri hiç bir darlık duymadan tam bir teslimiyette (boyun eğib) teslim ol­madıkça, îman etmiş olmazfar.» Nİsâ sûresi, 65

Diğer bir âyeti kerîme mealinde şöyledir :

«Peygamber size ne verdi (getirdi) ise, onu alın (ona sahib olun). Ve size neyi yasak etti ise onu da afmayın (yapma dediğini de yapmayın).» Haşr sûresi, 7

Tercümesini yabdiğımız «Mişkât el mesâbîh» adlı bu kitabın (kitab ve sünnet bâbı)nda geleceği gibi, sünnet ve hadîse, şer'î delil olarak sarılma­nın lüzum ve ehemmiyeti beyan edilmiştir. Cümleden bir kaçını naklede­lim.

Câbir (R.A.) den rivayet edilmiştir,

Resûîüllah   (S.A.V.)  buyurmuştur  ki  :

«Bundan sonra, elbette sözün en hayırlısı kitâbuilah ve hidâyetin en hayırlısı da Muharnmed (A.S.) 'm hidâyetidir. İşlerin en şerlisi yeni çıkan­lardır. Ve her Bid'at dalâlettir.» [5]                                                             

Abdullah ibni Amr (R.A) dan mervî dir, demiştir. ^Resûîüllah  (S.AtV.) şöyle buyurmuştur :

«Sizin biriniz (hakkıyle) îman etmiş olmaz. Takt arzu ve isteği benim getirdiğime (hadis ve sünnete) tabî ola.»                                             

Diğer bir hadîsi şerif de şöyle buyurulmuştur :[6]

«Bir kimse, ümmetimin fesâd o'duğu zaman, benim sünnetime sarılır-sa, o kimseye yüz şehid ecri vardır.» [7]                                                 

Bir hadîsi şerifte de şöyle buyurulmştur :

«Size iki şey bıraktım, onlara sımsıkı yapışdıkca katiyyen yolunuzu şaşırmazsınız. : (o iki şeyde) Allanın kitabı (kur'anı kerim) ve Peygamberin sünnetidir.»  [8]                                                                                             

Yukardaki naklettiğimiz gerçeklerden anlaşılmıştaki, edille-i şeriyye-den kitab ve sünnete sarılmak ve mucibi ile amel etmek; fertlerin, cemiyet ve milletlerin dünya ve âhiretin kurtuluş ve seadet yolunun ta kendisidir. Geçmişteki milletlerin ve müslümanların hayatlarına bakıldığı zaman gö-rülecektirki, İmanlı, hakka bağlı, ihlâs, sadâkat, vefakarlık, hüsnüniyyet, hizmet aşkı, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, hulâsa îman ve islam ah­lakının esaslarına bağlı yaşandığı zamanlar birlik, huzur, fetihler, dünya çapında yeni hamle ve çağlar ve hatta düşmanların sevgi ve hayranlığını kazanıb islâm ve müslümanlığa akın akın iltihaklar, hep kitab ve sünnete bağlılığın neticesi, hakkın yardım ve lutfuna mazhar olunduğu târihi bir oerçektir.

Nitekim islâmın geliş ve yayılışı. Bedir, Uhud, Handek, Hayber, Mek-kenin fethi, Kudüsün fethi, İspanyanın fethi, Anadolunun ve İstanbulun ve daha bir çok ülkelerin fethi, milletlerin müslüman oluşu top yekun isiâma bağlılığrn neticesidir.

Hal böyle iken bugün milletlerin kurtuluşu için bu gerçek kaynak ve esasların dışında kurtuluş, huzur ve sükûn arayanlar görülmektedir. -Ha-kîkattan, tarihden ve tecrübeden yoksun kalbleri gözlen ve kulakları bâtıl veya küfürle perdelenenler dâima kurtuluşu bâtıl yollardan aramıştır, hglâ görülenler ve görüleceklerde aynı yolun yolcusudurlar; Helak ve hüsran onlarındır.

Seadet ve kurtuluş ise, hakka inanan ve hakka uyanlarındır. [9]




[5] Müslim

[6] Tirmizi

[7] Tirmizi

[8] Muvattâ

[9] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/12-13.