meryem
Sun 3 April 2011, 01:53 pm GMT +0200
SULTAN
Selâta, nüfuz ve etki altına almak demektir.[568] Sultan sözcüğü de, bu kökten türemiştir.
Sultan kelimesi Kur'an'da otuzyedi yerde geçmektedir. Soyut anlamda kullanılmış ve kişilere böyle bir unvan verilmemiştir. Birkaç yerde "mubin" (apaçık) sıfatıyla, "apaçık/tartışmasız delil/güç" anlamında kullanılmıştır.
Kur'an'da sultan kelimesi, dört temel kavramı anlatır. [569]
1. Nüfuz, Güç Ve İktidar
Bir kişinin, başka bir kişiyi emri altına alması anlamında yer alır:
"İş olup bitince şeytan şöyle dedi: "Doğrusu Allah size gerçek bir söz vermişti. Ben de size söz vermiştim, ama sonra caydım. Esasen sizi zorlayacak bir sultan'ım (=nüfuzum ,gücüm) yoktu. Sadece çağırdım, siz de geldiniz. Öyleyse beni değil, kendinizi kınayın. (..)"[570]
"And olsun ki İblis, onlar hakkındaki görüşünü doğru çıkartmış, inananlardan bir topluluk dışında hepsi ona uymuşlardı. Oysa İblis'in onlar üstünde bir sultan’ı (=nüfuzu) yoktu.(..)"[571]
"Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresini aşıp geçmeye gücünüz yetiyorsa geçin! Ama Allah'ın verdiği bir sultan (=güç) olmaksızın geçemezsiniz ki! "[572]
"Allah şöyle dedi: Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur. Kullarımız üstünde senin bir sultan'ın (=nüfuzun) olamaz. Sana uyan sapıklar hariç."[573]
"Doğrusu benim mü'min kullarım üstünde senin bir sultan'ın (=hakimiyetin) olamaz. Rabbin vekil olarak yeter."[574]
"De ki: Rabbim! Beni sokacağın yere hoşnutluk ve esenlikle sok. Çıkaracağın yerden de esenlikle çıkar. Katından beni destekleyecek bir sultan (=güç) ver."[575]
"(..) İkinize bir sultan (=kudret) vereceğiz ki onlar size el uzatamayacaklar."[576]
"Malım bana fayda vermedi. Sultanım (=gücüm) da kalmadı."[577]
2. Delil Ve Kanıt:
Sultan kelimesi Kur'an'da daha çok delil ve kanıt (hüccet) anlamında kullanılır. Şu âyetleri, örnek alabiliriz:
"Allah'a koştuğunuz ortaklardan nasıl korkarım? Oysa siz, Allah'ın hakkında size bir sultan (=delil) indirmediği bir şeyi ona ortak koşmaktan korkmuyorsunuz.(..)"[578]
"And olsun ki Musa'yı Firavun ve erkânına mucizelerimizle ve apaçık bir sultan (=delil, kanıt, belge) ile gönderdik. (..)"[579]
"Yoksa onlara ortak koşmalarını söyleyen bir sultan (=delil/kanıt) mı indirdik?"[580]
"Süleyman kuşları araştırarak şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? Bana apaçık bir sultan (=delil) getirmelidir. Yoksa onu, ya şiddetli bir azaba uğratırım, yahut keserim."[581]
Bu anlamda daha pek çok örnek vardır.[582]
3. Ferman Ve İzin:
Sultan sözcüğünün üçüncü anlamı, aleyhte ferman ve izindir:
"(..) Sizden uzak durmazlar, banş teklif etmezler ve sizden el çekmezlerse, onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. İşte onların aleyhlerine size apaçık sultan (=ferman) verdik."[583]
"Ey inananlar! Mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin. Allah'ın aleyhinize apaçık bir sultan (=ferman) vermesini mi istersiniz?"[584]
4. Yetki:
Sultan sözcüğü, aynca yetki anlamına gelir:
"Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin velisine bir sultan (=yetki) tanımışızdir. Artık o da aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür."[585]
Görüldüğü gibi, sultan sözcüğü, Kur'an'daki kullanımlarının hiçbirinde siyasi bir içeriğe sahip değildir. Siyasi anlam kazanışı, çok sonraları, özellikle Abbasiler döneminde gerçekleşmiştir.[586]
[568] Râgıb el-Isfahâni, age. 349.
[569] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 138.
[570] İbrahim, 14/22.
[571] Sebe, 34/20-21.
[572] Rahman, 55/33.
[573] Hıcr, 15/41-42.
[574] İsra, 17/65.
[575] İsra, 17/80.
[576] Kasas, 28/35.
[577] Hakka, 69/28-29. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 138-139.
[578] En'am, 6/81.
[579] Hûd, 11/96-97.
[580] Rum, 30/35.
[581] Neml, 27/20-21.
[582] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 139-140.
[583] Nisa, 4/91.
[584] Nisa, 4/144. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 140.
[585] İsra, 17/33.
[586] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 140.