rahmet
Sun 10 November 2013, 02:10 pm GMT +0200
Sultanın biri bir gün kılık değiştirip ,tebdili kıyafet edip ,halktan biriymiş gibi halkın arasına karışıp,halkın durumunu öğrenmek ister.Sultan veziri ile normal bir vatandaş gibi gezerken köyün birinde;yorgunluktan kan, ter içinde kalmış yaşlı bir ihtiyar dedeye rast gelirler,adama selam verip padişah şu soruyu sorar;
-Selamun aleyküm! amcacığım,hayrola ne yapıyorsun?
-Aleykümselam evlat,ne yapayım şu fidanları dikmeğe çalışıyorum.
-Amca sen yaşlısın,bırak o fidanları daha genç olanlar diksin,hem sen onların meyva verdiğini göremezsin ki!
-İhtiyar amca bu söze öfkelenir bahçedeki meyve ağaçlarını göstererek şöyle der;eğer zamanın da dedelerimiz bu ağaçları dikmeseydi ,biz bu gün bu meyvaları nereden bulacaktık?dedeler dikecek,torunlar yiyecek evlat der.
İhtiyar amcanın bu sözleri sultanın hoşuna gider ve vezirine ihtiyar adama bir kese altın vermesini söyler.
İhtiyar amcanın sevinçten gözleri faltaşı gibi açılır,altını kuşağına yerleştirirken şöyle der.
-Ey büyük ALLAH'ım sen ne büyüksün diktiğim fidanların meyvesini sonraya bırakmadın hemen verdin sana şükürler, bu zat'tan da ALLAH razı olsun der.
Bu methiyeler sultanın hoşuna gider vezire bir kese daha vermesini söyler.Vezir keseyi ihtiyar amcaya uzatır.
İhtiyar amca keseyi kuşağına yerleştirirken methiyelerine devam eder;
-Efendim siz öyle bereketli, öyle ayağınız uğurlu geldiki bu fidanlar yılda iki kere meyve verirler inşALLAH!
Sultan tam bir kese daha ver diyeceği anda; vezir uyanık davranır ve sultana şöyle der;
-Sultanım bu ihtiyar amcada bu tatlı dil ,sende de bu cömertlik oldukça korkarım hazinede altın kalmayacak;dilerseniz biz bu amcaya veda edip yolumuza devam edelim der.
İhtiyar amcaya selam verip yanından ayrılırlar...