- Suçu kadere yüklemek

Adsense kodları


Suçu kadere yüklemek

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 5 January 2011, 02:31 pm GMT +0200
     

Suçu kadere yüklemek


Bazı kimseler, istedikleri günahları rahatça, serbestçe işledikleri halde, (Benim günah işleyeceğimi ALLAH alnıma yazmışsa, günah işler, cehenneme giderim. Suç benim olmaz, kaderimi yaratan ALLAHın olur. Hem cehenneme gideceksem, o zaman ibadet yapmamın ne yararı olur ki) diyerek, işledikleri günahlara mazeret bulmaya çalışıyorlar.

ALLAHü teâlâ, hiç kimseye zorla günah işletmez. İnsan, kendi isteği ile günah işler. ALLAHü teâlâ, her insanın başına geleceği işleri ezelde biliyordu. Buna kader [alın yazısı] denir. Ezeldeki takdîr, bir emir değil, bir ilimdir. ALLAHü teâlâ, kullarının kendi istekleri ile yapacakları işleri bilir. Bilmesi ise, insanların ibadet etmesine veya günah işlemesine etki etmez. Mesela bir öğretmen, tecrübesine dayanarak, çok tembel bir talebesi için, (Bu imtihanı kazanamaz) diye bir deftere yazsa, yazılan yazı, o talebenin imtihanını etkilemez. Talebe imtihanı kazanamayınca, (Sen deftere yazdığın için ben imtihanı kazanamadım) diye suçu öğretmene yüklemeye hakkı olmaz.

Takvimlere, bir yıl içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı hesaplanarak yazılmıştır. Güneş, takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş, takvime öyle yazıldı diye mi, güneş o saatte doğup batıyor? Takvimlere yazılması, güneşin doğup batmasına hiç etki eder mi? Takvime öyle yazıldığı için güneş bu saatte battı veya doğdu denebilir mi? Suçu takvime bulmak akla uymaz. Levhi mahfuz denilen kaderimiz, sanki takvime benzemektedir. İşte ALLAHü teâlânın da, ezelî ilmi ile, kulların kendi istekleri ile, günah veya sevap işleyeceklerini Levhi mahfuza yazması, kulların işlerine zorla bir müdahale değildir. Sevap da, günah da işleyen kendi arzusu ile işlemektedir. Zaten öyle olmasa idi, sevap işleyene mükâfat, günah işleyene ceza verilmesi anlamsız olurdu.

(İbadete lüzum yok, kaderimde ne var ise onu görürüm) diyen birine, Resulullah efendimiz, (İbadet et, herkese ezelde takdir edilmiş olanı yapmak kolay gelir) buyurdu. Cennetliklerin ibâdet yapması ve cehennemliklerin günah işlemesi, genelde sağlıklı yaşaması ezelde takdir edilmiş olanın gerekli ilacı almasına; hastalanması takdir edilmiş olanın da, ilaç bulamamasına benzer. Hastalıktan ölmesi takdir edilmiş olana, ilaç almak nasip olmaz. Zengin olması takdir edilmiş olana, kazanç yolları açılır. Bunun gibi, ezelde cennetlik olana iman ve ibâdet etmesi nasip olur. Hadis-i şerifte, (Cennetlik olan, cennete götürecek, cehennemlik olan da, cehenneme götürecek amel işler.) buyuruldu. Cehennemlik kimse, (Herkesin cennetlik veya cehennemlik olduğu ezelde takdir edilmiş) der ve ibâdet etmez. Bol mahsul alması takdir edilene ise, tarlasını sürmek, tohum ekmek nasip olur. Cennetlik olanın iman edip ibâdet yapması, cehennemliğin de, isyan edip kâfir olması böyledir.

Cennetlik ve cehennemlik olmak, ALLAHü teâlânın iki hazinesi gibidir. Birinci hazinenin anahtarı, ibâdet, ikincinin anahtarı, günahtır. Cennetlik olan, ALLAHü teâlâya itaat eder. Cehennemlik olan, hep günah işler. Herkes, cennetlik veya cehennemlik olduğunu, amelinden anlayabilir. Her nimet, ALLAHü teâlâya ihlas ile ibâdet etmekten hasıl olur. Her kötülük ve sıkıntı da, günah işlemekten hasıl olur. Herkese dert ve belâ, günah yolundan, rahat ve huzur da, ALLAH’a itaat yolundan gelir. Bunu kimse, değiştiremez. Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi iyilik, nefse güç ve acı gelenleri de felaket sanmamalıdır!



ALINTI