hafiza aise
Mon 13 June 2011, 10:23 am GMT +0200
3— İçecekler:
a) Su ve Diğer İçecekler:
Hz. Peygamber'in içecekler konusundaki tutumu, sağlığın korunacağı en güzel yoldur. Balı soğuk suyla karıştırarak içerdi. Bunun sağlığı koruduğu konusunda, ancak erdemli doktorların bileceği bir özelliği vardır. Çünkü, içimi ve tükürüre karıştırılması balgamı eritir, mide duvarını temizler ve cilalar, fazlalıkları atar, iıurmal bir şekilde ısıtır, mideyi açar. Aynı etkiyi karaciğer, böbrek ve mesanede de gösterir. Mideye her çeşit tatlıdan daha yararlıdır. Sadece safra hastalığı olana zararlıdır, onu artırabilir. Onlara yaptığı zarar da sirkeyle giderilir, o zaman onlar için de yararlı olur. Bal şerbetinin içilmesi her çeşit şeker ve benzerlerinden elde edilen içeceklerin çoğundan daha yararlıdır. Özellikle bu içecekleri içme alışkanlığı olmayan ve vücudu alışmayanlar için. Çünkü bu son içecekler, bal tadını veya ona yakın bir tadı vermez. Bu konuda hakem, geleneklerdir. Çünkü onlar bazı prensipleri kaldırır, bazı prensipleri de koyar.
İçeceğin hem tatlı, hem de soğuk olması, bedene en yararlı olanlardan ve en önemli sağlığı koruma yollarındandır. Ruh ve kuvvetlerin, karaciğer ve kalbin, böylesine büyük bir sevgi ve dileği vardır. Bu iki nitelik bulununca, gıdalanma ve yiyeceğin organlara en güzel şekilde ulaştırılması sağlanmış olur.
Soğuk su harareti keser, vücudun aslî rutubetini korur, dışarıya atılanın yerine başkasını getirir, gıdayı eritir ve damarlara ulaştırır.
Doktorlar, bedeni besleyip beslemediği konusunda iki görüş belirtir: Gıda sağladığım savunanlara göre, bedende gelişme ve güç sağladığını gözlem-ledikleri için, özellikle de şiddetli bir ihtiyaç bulunduğunda besleyicidir.
Bir grup şöyle diyor: Hayvan ile bitki arasında birçok yönden ortak nok-; talar vardır. Gelişme, gıdalanma ve denge bunlardandır. Bitkide kendine uy-! gun olanı hissetme gücü vardır. Bu yüzden bitkiler suyla gıdalamr. Hayvanında bir gıdasının veya başka gıdasının bir parçasının su olması inkâr edilemezi Biz, gıdanın gücü ve çoğunluğunun yiyecekte olmasını inkâr etmiyoruz, amat suyun besin değeri olmadığı tezini de asla kabul etmeyiz. Nihayet yiyecek de gıdasını kendisindeki sıvı nesnelerle verir. Şayet bu sıvılar olmasaydı, besle-yiciliği de olmazdı.
Su; hayvan ve bitkinin yaşaması için şarttır. Şüphesiz bir şeyin esasına1 yakın olan nesneyle gıdalanılır, aslî maddesiyle ise haydi haydi beslenilir. Yüc| AUah şöyle buyurur: "Bütün canlıları sudan meydana getirdik."[759] Mutlak biçimde hayatın esası olan bir şeyin besleyici olduğunu nasıl inkâr edebiliriz? Susamış biri, soğuk su ile serinleyince, kuvvetleri, dinçliği ve hareketi geri gelir, yemeğe sabreder ve azıyla da yetinir. Susayan, çok yemekle yarar sağlamaz, gücünü bulamaz ve beslenmesini gerçekleştiremez. Biz; suyun, gıdayı vücudun her yerine ve bütün organlarına ulaştırdığını, gıdalanmanm ancak onunla tamamlandığım inkâr etmiyoruz. Ama suyun besleyiciliğini bütünüyle reddedenlerin görüşünü de kabuUenemeyiz, böylelerinin görüşü bizce ne| redeyse vicdanî işlerin inkârı yerindedir.
Başka bir grup ise, suyun gıda sağladığını kabul etmez. Onunla yetini meyeceği, yemeğin yerini tutamayacağı, organların gelişimini sağlamadığı, sj cakhğm giderdiği nesnelerin yerine yenisini getirmediği vb. diğer gruptakil^ rin inkâr etmeyeceği gerekçelere dayanırlar. Bunlar suyun gıda sağlamasın; Özüne ve inceliğine bağlarlar. Herşeyin gıda vermesi, durumuna göredir. Ti miz, soğuk, ince ve tatlı havanın durumuna göre gıda verdiği gözlemlenmii tir. Güzel koku da bir çeşit gıda verir. Su ise haydi haydi gıda verir. i Kısacası, su soğuk olur ve bal, kuru üzüm, hurma ve şekerle karıştırıl güzelliştirilirse, vücuda giren en yararlı nesnelerden olur, onun sağlığını kirur. Bu yüzden Rasûlullah'ın (s.a.) en sevdiği içecekler soğuk ve tatlı olanlarıdır. Sıcaklayarak gevşemiş su, kabarcıklı olur ve bütün bunların zıddını yapar.
Gecelemiş su, hemen içilen sudan daha yararlı olduğu için Ebu'I-Heysem b. et-Teyyihân'in bahçesine giren Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Bir kapta gecelemiş su yok mu?" Ebu'I-Heysem böyle su getirdi ve Rasûlullah ondan içti. Buharî bu hadisi, "Şayet kabında gecelemiş su varsa onu içeriz, yoksa ağzımızı dayayıp içeriz." şeklinde verir.[760]
Gecelemiş su, iyice maya tutmuş hamur gibidir. Halbuki hemeniçilen su, henüz maya tutmamış hamur gibidir. Ayrıca, gecelediği takdirde, toprak parçacıkları suyun dibine çöker. Rasûlullah'a (s.a.) tatlı su verildiği ve gecelemiş suyu tercih ettiği rivayet edilir. Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlullah'a (s.a.) Sukyâ pınarından tatlı su çıkarılırdı."[761]
Kaplardaki, özellikle de katık için kullanılan su, çömlek, taş vb. deki sudan daha temizdir. Bu yüzden Rasûlullah (s.a.), başkasında değil kırbada gecelemiş suyu tercih ederdi. Kırbaya veya katık kaplarına konan suda, suyu diğer nesnelerden ayırıcı delikleri olduğu için ince bir görünüş vardır. Bu yüzden çömlekte süzülen su, ondan daha leziz ve süzülmeyenden daha soğuk olur. Allah'ın salât ve selâmı, yaratıkların en mükemmeli ve şereflisine, her konuda yolu en iyiden ibaret Rasûlullah'a (s.a.) olsun. Ümmetine, kalb ve beden, dünya ve âhiret konusunde en üstün ve en yararlı işleri göstermiştir.
Hz. Âişe şöyle diyor: "Rasülullah'ın en sevdiği içecekler, tatlı ve soğuk olanlardı."[762]
Bununla, tathpınar ve kuyu sulan gibi tatlı su kastedilmiş olması muhtemeldir. Çünkü Rasûlullah'a tatlı su getirilirdi. Bununla birlikte bal veya hurma ya da kuru üzüm şerbeti eritilmiş su da kastedilmiş olabilir. Bİr görüşe göre —ki açık olan budur— her ikisini de içerir.
Sahih hadisteki, "Yanında kırbada gecelemiş su varsa onu içeriz, yoksa ağzımızı dayayıp içeriz." sözünde, bu şekilde, havuza, göle vb. ağzını dayayıp su içmenin caiz olduğuna delil vardır. Bu, zaruretin ortaya çıkardığı gerçek bir olay veya caiz olduğunu açıklayıcı bir sözdür. Çünkü insanların bunu hoş görmeyeni vardır. Doktorlar da bunu neredeyse yasaklıyorlar ve mideye zarar verdiğini söylüyorlar. Durumunu bilmediğim bir hadiste İbn Ömer'den, şöyle rivayet edilir: Rasûlullah (s.a.), ağzımızı havuza dayayıp karnımızın üstünde ve tek elle avuçlayıp içmemizi yasakladı ve şöyle buyurdu: "Sizden biri köpeğin yalaması gibi su içmesin, mahmur hali hariç iyice yoklayıncaya kadar geceleyin bir kaptan su içmesin."[763]
Buharı'deki hadis bundan daha sahihtir. Şayet sahih ise aralarında bir çelişki yoktur. Çünkü, elle su içmek o zaman belki de mümkün değildir ve "yoksa ağzımızı dayayıp içeriz." demiştir. Ağızla içmek, nehir ve gölden içen gibi, ancak yüzüne ve karnına yüklenince zarar verir. Yüksek bir havuzdan vb. den dik durarak ağızla su içilirse, el veya ağızla içilmesi arasında bir fark yoktur. [764]
[759] Enbiyâ, 21/30.
[760] Buharî, 10/77.
[761] Ebu Davud, 3735; Ebu'ş-Şeyh, Ahiâku'n-Nebî, 245. Hz. Âişe'nin şöyle dediğini rivayet eder: "Rasûlullah'a (s.a.)
Sukyâ pınarından tatlı su çıkarılırdı." Senedi hasendir. Hâkim (4/138) bunu sahih görmüş, Zehebî de ona katılmıştır. İbn Hacer, Fethu'l-BârVde senedinin ceyyid olduğunu belirtir. Sukyâ; Medine'nin sonundaki siyah taşlık, Hârre toprağındaki bir semttir.
[762] Ahmed, 6/38, 40; Tirmizî, Cami, 1896, Şemail, 1/302. İsnadı sahihtir. Hâkim (4/138) bunu sahih görmüş, Zehebî de oi.a katılmıştır. Ahmed b. Hanbel'de (1/338) İbn Abbas'tan rivayete göre Rasûlullah'a: "Hangi içecek daha İyidir?" diye sorulunca: "Tatlı ve soğuk olanı." buyurmuştur. Senedi şahitlerle hasendir.
[763] İbn Mâce, 3431. Senedinde Bakıyye vardır, müdellİstir, ondan rivayet e dillah bilinmiyor.
[764] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/432-435.
a) Su ve Diğer İçecekler:
Hz. Peygamber'in içecekler konusundaki tutumu, sağlığın korunacağı en güzel yoldur. Balı soğuk suyla karıştırarak içerdi. Bunun sağlığı koruduğu konusunda, ancak erdemli doktorların bileceği bir özelliği vardır. Çünkü, içimi ve tükürüre karıştırılması balgamı eritir, mide duvarını temizler ve cilalar, fazlalıkları atar, iıurmal bir şekilde ısıtır, mideyi açar. Aynı etkiyi karaciğer, böbrek ve mesanede de gösterir. Mideye her çeşit tatlıdan daha yararlıdır. Sadece safra hastalığı olana zararlıdır, onu artırabilir. Onlara yaptığı zarar da sirkeyle giderilir, o zaman onlar için de yararlı olur. Bal şerbetinin içilmesi her çeşit şeker ve benzerlerinden elde edilen içeceklerin çoğundan daha yararlıdır. Özellikle bu içecekleri içme alışkanlığı olmayan ve vücudu alışmayanlar için. Çünkü bu son içecekler, bal tadını veya ona yakın bir tadı vermez. Bu konuda hakem, geleneklerdir. Çünkü onlar bazı prensipleri kaldırır, bazı prensipleri de koyar.
İçeceğin hem tatlı, hem de soğuk olması, bedene en yararlı olanlardan ve en önemli sağlığı koruma yollarındandır. Ruh ve kuvvetlerin, karaciğer ve kalbin, böylesine büyük bir sevgi ve dileği vardır. Bu iki nitelik bulununca, gıdalanma ve yiyeceğin organlara en güzel şekilde ulaştırılması sağlanmış olur.
Soğuk su harareti keser, vücudun aslî rutubetini korur, dışarıya atılanın yerine başkasını getirir, gıdayı eritir ve damarlara ulaştırır.
Doktorlar, bedeni besleyip beslemediği konusunda iki görüş belirtir: Gıda sağladığım savunanlara göre, bedende gelişme ve güç sağladığını gözlem-ledikleri için, özellikle de şiddetli bir ihtiyaç bulunduğunda besleyicidir.
Bir grup şöyle diyor: Hayvan ile bitki arasında birçok yönden ortak nok-; talar vardır. Gelişme, gıdalanma ve denge bunlardandır. Bitkide kendine uy-! gun olanı hissetme gücü vardır. Bu yüzden bitkiler suyla gıdalamr. Hayvanında bir gıdasının veya başka gıdasının bir parçasının su olması inkâr edilemezi Biz, gıdanın gücü ve çoğunluğunun yiyecekte olmasını inkâr etmiyoruz, amat suyun besin değeri olmadığı tezini de asla kabul etmeyiz. Nihayet yiyecek de gıdasını kendisindeki sıvı nesnelerle verir. Şayet bu sıvılar olmasaydı, besle-yiciliği de olmazdı.
Su; hayvan ve bitkinin yaşaması için şarttır. Şüphesiz bir şeyin esasına1 yakın olan nesneyle gıdalanılır, aslî maddesiyle ise haydi haydi beslenilir. Yüc| AUah şöyle buyurur: "Bütün canlıları sudan meydana getirdik."[759] Mutlak biçimde hayatın esası olan bir şeyin besleyici olduğunu nasıl inkâr edebiliriz? Susamış biri, soğuk su ile serinleyince, kuvvetleri, dinçliği ve hareketi geri gelir, yemeğe sabreder ve azıyla da yetinir. Susayan, çok yemekle yarar sağlamaz, gücünü bulamaz ve beslenmesini gerçekleştiremez. Biz; suyun, gıdayı vücudun her yerine ve bütün organlarına ulaştırdığını, gıdalanmanm ancak onunla tamamlandığım inkâr etmiyoruz. Ama suyun besleyiciliğini bütünüyle reddedenlerin görüşünü de kabuUenemeyiz, böylelerinin görüşü bizce ne| redeyse vicdanî işlerin inkârı yerindedir.
Başka bir grup ise, suyun gıda sağladığını kabul etmez. Onunla yetini meyeceği, yemeğin yerini tutamayacağı, organların gelişimini sağlamadığı, sj cakhğm giderdiği nesnelerin yerine yenisini getirmediği vb. diğer gruptakil^ rin inkâr etmeyeceği gerekçelere dayanırlar. Bunlar suyun gıda sağlamasın; Özüne ve inceliğine bağlarlar. Herşeyin gıda vermesi, durumuna göredir. Ti miz, soğuk, ince ve tatlı havanın durumuna göre gıda verdiği gözlemlenmii tir. Güzel koku da bir çeşit gıda verir. Su ise haydi haydi gıda verir. i Kısacası, su soğuk olur ve bal, kuru üzüm, hurma ve şekerle karıştırıl güzelliştirilirse, vücuda giren en yararlı nesnelerden olur, onun sağlığını kirur. Bu yüzden Rasûlullah'ın (s.a.) en sevdiği içecekler soğuk ve tatlı olanlarıdır. Sıcaklayarak gevşemiş su, kabarcıklı olur ve bütün bunların zıddını yapar.
Gecelemiş su, hemen içilen sudan daha yararlı olduğu için Ebu'I-Heysem b. et-Teyyihân'in bahçesine giren Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Bir kapta gecelemiş su yok mu?" Ebu'I-Heysem böyle su getirdi ve Rasûlullah ondan içti. Buharî bu hadisi, "Şayet kabında gecelemiş su varsa onu içeriz, yoksa ağzımızı dayayıp içeriz." şeklinde verir.[760]
Gecelemiş su, iyice maya tutmuş hamur gibidir. Halbuki hemeniçilen su, henüz maya tutmamış hamur gibidir. Ayrıca, gecelediği takdirde, toprak parçacıkları suyun dibine çöker. Rasûlullah'a (s.a.) tatlı su verildiği ve gecelemiş suyu tercih ettiği rivayet edilir. Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlullah'a (s.a.) Sukyâ pınarından tatlı su çıkarılırdı."[761]
Kaplardaki, özellikle de katık için kullanılan su, çömlek, taş vb. deki sudan daha temizdir. Bu yüzden Rasûlullah (s.a.), başkasında değil kırbada gecelemiş suyu tercih ederdi. Kırbaya veya katık kaplarına konan suda, suyu diğer nesnelerden ayırıcı delikleri olduğu için ince bir görünüş vardır. Bu yüzden çömlekte süzülen su, ondan daha leziz ve süzülmeyenden daha soğuk olur. Allah'ın salât ve selâmı, yaratıkların en mükemmeli ve şereflisine, her konuda yolu en iyiden ibaret Rasûlullah'a (s.a.) olsun. Ümmetine, kalb ve beden, dünya ve âhiret konusunde en üstün ve en yararlı işleri göstermiştir.
Hz. Âişe şöyle diyor: "Rasülullah'ın en sevdiği içecekler, tatlı ve soğuk olanlardı."[762]
Bununla, tathpınar ve kuyu sulan gibi tatlı su kastedilmiş olması muhtemeldir. Çünkü Rasûlullah'a tatlı su getirilirdi. Bununla birlikte bal veya hurma ya da kuru üzüm şerbeti eritilmiş su da kastedilmiş olabilir. Bİr görüşe göre —ki açık olan budur— her ikisini de içerir.
Sahih hadisteki, "Yanında kırbada gecelemiş su varsa onu içeriz, yoksa ağzımızı dayayıp içeriz." sözünde, bu şekilde, havuza, göle vb. ağzını dayayıp su içmenin caiz olduğuna delil vardır. Bu, zaruretin ortaya çıkardığı gerçek bir olay veya caiz olduğunu açıklayıcı bir sözdür. Çünkü insanların bunu hoş görmeyeni vardır. Doktorlar da bunu neredeyse yasaklıyorlar ve mideye zarar verdiğini söylüyorlar. Durumunu bilmediğim bir hadiste İbn Ömer'den, şöyle rivayet edilir: Rasûlullah (s.a.), ağzımızı havuza dayayıp karnımızın üstünde ve tek elle avuçlayıp içmemizi yasakladı ve şöyle buyurdu: "Sizden biri köpeğin yalaması gibi su içmesin, mahmur hali hariç iyice yoklayıncaya kadar geceleyin bir kaptan su içmesin."[763]
Buharı'deki hadis bundan daha sahihtir. Şayet sahih ise aralarında bir çelişki yoktur. Çünkü, elle su içmek o zaman belki de mümkün değildir ve "yoksa ağzımızı dayayıp içeriz." demiştir. Ağızla içmek, nehir ve gölden içen gibi, ancak yüzüne ve karnına yüklenince zarar verir. Yüksek bir havuzdan vb. den dik durarak ağızla su içilirse, el veya ağızla içilmesi arasında bir fark yoktur. [764]
[759] Enbiyâ, 21/30.
[760] Buharî, 10/77.
[761] Ebu Davud, 3735; Ebu'ş-Şeyh, Ahiâku'n-Nebî, 245. Hz. Âişe'nin şöyle dediğini rivayet eder: "Rasûlullah'a (s.a.)
Sukyâ pınarından tatlı su çıkarılırdı." Senedi hasendir. Hâkim (4/138) bunu sahih görmüş, Zehebî de ona katılmıştır. İbn Hacer, Fethu'l-BârVde senedinin ceyyid olduğunu belirtir. Sukyâ; Medine'nin sonundaki siyah taşlık, Hârre toprağındaki bir semttir.
[762] Ahmed, 6/38, 40; Tirmizî, Cami, 1896, Şemail, 1/302. İsnadı sahihtir. Hâkim (4/138) bunu sahih görmüş, Zehebî de oi.a katılmıştır. Ahmed b. Hanbel'de (1/338) İbn Abbas'tan rivayete göre Rasûlullah'a: "Hangi içecek daha İyidir?" diye sorulunca: "Tatlı ve soğuk olanı." buyurmuştur. Senedi şahitlerle hasendir.
[763] İbn Mâce, 3431. Senedinde Bakıyye vardır, müdellİstir, ondan rivayet e dillah bilinmiyor.
[764] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/432-435.