sumeyye
Wed 2 February 2011, 07:49 pm GMT +0200
“Su Paktır” Hadisinin Anlamı:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
“Su paktır; onu hiçbir şey pislemez.” [1050]
“Su cenabet olmaz.” [1051]
“Mü’min necis olmaz.[1052]
Buna benzer bedenin, toprağın pis olmayacağına dair daha başka hadisler vardır.
Bütün bunlar, hal ya da söz karinelerinin delâlet edeceği özel bir necasetin olmadığı manasını ifade eder. “Su, pis olmaz.” sözünün manası; su kaynağı içine düşen pislikler sebebiyle, çıkarılıp atılması halinde, eğer evsafından biri değişmemişse, pislik çok da değilse pis olmaz, demektir. Beden yıkanır ve temizlenir. Toprak, yağmur yağar, güneş vurur, tepelenir ve böylece temizlenir. Budâ’a kuyusunun temelli pislik yuvası haline gelmesi mümkün mü? Nasıl olabilir ki, insanlar ta eskiden beri bu gibi şeylerden uzak dururlar. Eğer öyle olsa, Rasûlullah (s.a.) oradan nasıl su çeker ve kullanır. Nasıl ki zamanımız kuyularına kasıt olmaksızın, istenilmediği halde çeşitli pislikler düşebiliyorsa, oraya da düşebiliyordu, sonra o pislikler çıkarılıyordu. İslâm geldiği zaman, kendi temizlik anlayışlarının üzerine şeriatın ilave bir şartı olup olmadığım sordular.-Rasûlullah (s.a.) da onlara, “Su paktır; onu hiçbir şey pislemez.” [1053] buyurdu. Yani, sizce bilinen pisliklerin dışında onu pis kılacak başka bir necaset yoktur, demek istedi. Bu, bir tevil ya da hadisin zahirinden uzaklaşma değildir. Aksine bu, Arap kelamında bir üsluptur. ALLAH Teâlâ’nın:
“Bana vahyolunanda onu yiyecek kimse için, leş veya akıtılmış kan, yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da ALLAH’tan başkası adına kesilmiş bir şey bulamıyorum...”[1054] Ayetinin manası, üzerinde ihtilâf ettiğiniz şeyler arasında demektir. Bir doktora bir şey sorulur ve o da “Kullanılması/alınması caiz değildir.” derse, bu sözden onun maksadı, insan sağlığına nisbetle caiz olmadığıdır. Bir fakihe bir şeyin sorulması ve onun da “Caiz değildir.” demesi halinde, onun şer’î cevazın bulunmadığını ifade etmek istediği anlaşılır.
ALLAH Teâlâ’nın,
“Analarınız size haram kılındı...” [1055];
“Size leş haram kılındı.” [1056] Ayetlerinden birincinin nikâh, ikincinin de yemek konusunda olduğu anlaşılır. “Velisiz nikâh yoktur.” [1057] Hadisinden böyle bir nikahın fiilî varlığının olmadığı değil, hakkında şer’î cevazın bulunmadığı anlaşılır. Benzeri örnekler Arap kelamında pek çoktur ve dediğimiz gibi bu bir tevil değildir.
Mutlak “su” sözcüğü altına girmeyen gülsuyu, meyvesuyu gibi sıvılara gelince, bunlarla abdest alınması, bütün ümmet tarafından kabul edilmez. Evet bunlarla maddî pisliklerin giderilmesi muhtemeldir, hatta ağır bile basar; ama hiçbir zaman bunlarla abdest alınamaz.
Suda Hayvanın Ölmesi:
Ulema, kuyuda şu ya da bu hayvanın ölmesi, şişmesi.., gibi konularda, (büyük havuzun) ona on olması konusunda, akar suyun tanımı konusunda sözü çok uzatmışlar, konuyu iyice ayrıntılara boğmuşlardır. Bütün bu anlatılanlar hakkında herhangi bir hadis kesinlikle bulunmamaktadır. Sahabe ve tabiînden nakledilen haberlere (âsâr) gelince -İbnu’z-Zübeyr’in zenci, Hz. Ali’nin fare, Naha’î ve Şa’bî’nin kedi büyüklüğündeki hayvanlar hakkındaki sözleri gibi- muhaddislerce sahih olarak kabul edilmiş şeyler değildir, ilk nesillerin çoğunluğunun üzerinde icma ettikleri bir konu da değildir. Bir an için sahih olduklarım takdir ettiğimizde, bu şer’î vücup yönünden değil de insanların kalplerinin hoşnut edilmesi, suyun temizlenmesi açısındandır. Nitekim Mâliki kitaplarında öyle zikredilmektedir. Bu ihtimali görmeme zlikten gelmek öyle mümkün değildir.
Kısaca söylemek gerekirse, bu konuda kale alınması ve kendisiyle amel edilmesi gerekecek hiçbir nass yoktur. Kulleteyn hadisi, bütün bunlardan hiç şüphe yoktur ki daha sağlam ve sabittir. ALLAH Teâlâ’nın bu gibi meselelerde insanları, ihtiyaçlarını göregeldikleri yolların ötesinde başka bir şeyle yükümlü tutması muhaldir. Üstelik konu vukuu çokça olan bir şey olacak, herkesin ihtiyaç duyduğu bir konu olacak, sonra Rasûlullah (s.a.) o şey hakkında açık bir beyanda bulunmayacak, sahabe de onun bu beyanını almayacak, sonraki nesillere aktarmayacak..., hatta konuyla ilgili tek bir hadis bile bulunmayacak, bu imkânsızdır. (Demek ki konu, insanların temizlik anlayışlarına terkedilmiş bir konudur.)
[1050] Ebû Dâvûd, Taharet, 34.
[1051] Ahmed, 1/337.
[1052] Buharı, Gusl, 23; Müslim, Hayz, 115.
[1053] Ebû Dâvûd, Taharet, 34.
[1054] En'âm: 6/145.
[1055] Nisa: 4/23.
[1056] Mâide: 5/3.
[1057] Buhârî, Nikâh, 36; Ebû Dâvûd, Nikâh, 19.