- Sözden muradın ne olduğunu anlama şekli

Adsense kodları


Sözden muradın ne olduğunu anlama şekli

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 5 February 2011, 03:20 pm GMT +0200
5) Sözden Muradın Ne Olduğunu Anlama Şekli


Sözü söyleyenin içindekini ifade etmesi, dinleyenin de o söz­den ne kastedildiğini anlaması, açıklık ve kapalılık bakımından çeşitli mertebeler arzeder:

 
1. Sözün En Açık Olanı, Amacı Ortaya Koymak İçin Söylenmiş Olan Ve Başka Bir İhtimal İçermeyen Sözlerdir:
 

Sözün açıklık bakımından en üst derecede bulunması için şu şartlar aranır:

1. Konu ile ilgili hükmü bizzat açıklamış olmalı,

ii. Söz, o şeyi açıklamak amacıyla söylenmiş olmalı,

iii. Başka bir manaya ihtimali bulunmamalıdır.

 

2. En Açık Sözü, Bu Üç Şarttan Birisini Bulundurmayan Sözler Takip Eder.
 

Bu şöyle olur:


a) Söz, hükmü, topluluğa ad olmuş, şümul ya da bedel yoluyla fertlerinin hepsini kapsayan bir kelime ile ortaya koymuştur. Me­selâ “insanlar”, “müslümanlar”, “millet”, “adamlar”..., gibi kelime­ler, sılası umumî olan işaret isimleri, genel bir sıfat ile nitelenmiş olan kelimeler, cinsinden hükmü nefyeden “lâ” ile olumsuz kılın­mış kelimeler bu kabildendir. Çünkü âmm bir kelimenin tahsis görmesi çokça görülen bir şeydir. Bu yüzden bu tür ifadelerdeki açıklık, en üst düzeyde değildir.

b) Veya sözün söylenmesindeki asıl amaç o şeyin ifade edilmesi değildir; bununla birlikte sözden o da anlaşılır. Meselâ, “Ba­na faziletli Zeyd geldi.” ve “Ey fakir Zeyd!” cümleleri, Zeyd’in birin­cisinde faziletli, ikincisinde de fakir olduğunu ifade etmek için söy­lenmemiştir; buna rağmen bu ifadeler onun faziletli ve fakir oldu­ğunu da ifade etmektedir.

c) Veya bir başka manaya muhtemel bulunur. Bunları şu şe­kilde sıralamak mümkündür:

i. Müşterek (eşsesli) lâfızlar,

ii. Hem kullanılmakta olan hakikati, hem de müteâref me­cazı olan lâfızlar,

iii. Misal ve kısmet yoluyla bilinen fakat efradını cami, ağyarını mani bir tanım (had) yoluyla bilinmeyen lâfızlar. Meselâ “sefer” kelimesi böyledir. Medine’den, Mekke’ye gitmek üzere yola çıkmanın sefere örnek olduğu malumdur. Hareketten maksat ge­zinti de olabilir, bir ihtiyacı görmek için yola çıkmış ve aynı gü­nünde bir yerleşim merkezine ulaşmış olabilir ve nihayet (şer’î) se­fer de olabilir ve bunların sınırları kesin olarak bilinemez.

iv. İki kişi arasında muhtemel olan lâfızlar, karinelerin tearuzu ya da kendilerinden her ikisinin de kastedilmesi imkânı bulunan işaret ismi ve zamirler böyledir.