meryem
Tue 28 December 2010, 09:39 am GMT +0200
SORUMLULUK
Yükümlülük kavramından, biri sırasında diğerini gerektiren, destekleyen ve tesis eden iki zorunlu sonuç çıkmaktadır. Bunlar sorumluluk düşüncesi ve müeyyide düşüncesidir.
Bu üç düşünce gerçekten dayanışmalı ve birbirinden ayrılmazdırlar. Birincisi konulunca, öteki ikisi zorunlu olarak hasıl olur. (Birincisi) lağvedilince, onlar da derhal ortadan kaybolurlar. Sorumluluk olmaksızın yükümlülük, sorumlu olunan konu olmaksızın yükümlülükle aynı şeyi ifade eder. Bu sıfatlar anlatımlarını ve gerçekliklerini uygun bir müeyyidede bulmadıkça, mecbur ve sorumlu bir varlık tasavvur etmek saçmadır. Açıkçası bu, kelimeleri anlamlarından yoksun bırakmak olacaktır.Bir yükümlülükten doğmuş bulunan sorumluluk bizzat, özel bir yükümlülük türüdür. Etimolojik olarak, sorumlu olmak, bir şeye cevap vermek, bu konuda birine hesap vermek zorunda olmak demektir.Şüphesiz biz, öz ve azçok kuvvetli anlamı ile sorumluluktan bahsediyoruz. Fail dünyada yalnız bile olsa, hattâ orada ne yükümlülük ne de sorguya çekmek veya cevap verme imkânı dahi olmadığı zamanda, fiilin basit bir sahipliğini göstermek için bu terim ancak bazan teşmil suretiyle ya da ifade edecek kelime bulma sıkıntısı yüzünden kullanılır. "Münferit" ve kendi iradesine göre fiil ve davranışta bulunan bir "Tanrı" bu mütalaaya göre, kendi fiillerinin başlı başına sdrumlu faili olacaktır. Bu hususta sıkı bir yükümlülük düşüncesini değilse bile, hiç olmazsa önceden kendisi için belirlenecek ve ondan bizzat kendi karşısında sorumlu tutulacak bir ideale eşdeğer düşünceyi öncelikle farzettiren, beşerî mesuliyet, mefhumuna işaret edelim.Müteakip tafsil boyunca biz önce, bu kavramın analizinden çıkan genel Özellikleri, daha sonra çift yönlü ahlâkî ve dinî görüş noktasından onun şartlarını, nihayet onun toplumsal görünümünü inceliyeceğiz.