- Sonuç ve değerlendirme

Adsense kodları


Sonuç ve değerlendirme

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 17 July 2012, 10:45 am GMT +0200
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
 

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

«İslâm Ekonomisinde Faiz ve Finans Kaynakları» konusundaki bu inceleme ve araştırmalarımızla ulaştığı­mız sonuçları şöylece ifade edebiliriz.

1) İslâm'da faiz yasaklanmış, ancak kapsamı nassla tam olarak belirlenmediği için görüş ayrılıkları olmuştur. İslâm bilginlerinin çoğunluğu, hadiste zikredilen 6 ribevî maddeyi «örnek kabilinden» saymış, Hanefîlerle, meş­hur rivayette Hanbelîler tüm  «mislî mallar»ı faiz kap­samına almışlardır. Buna göre, mislî mallarda «peşin mü­badele prensibi»  getirilmiş, cinsler bir olursa miktarla­rın eşit olması, cinsler farklı olursa miktarların da fark­lı olabileceği esası benimsenmiştir. Bu ölçülere uymayan mübadeleler faiz kabul edilmiştir.

2)  Mislî malların karz-ı hasen olarak verilmesi ve­ya selem akdine konu olması, özel nasslarla meşru kılın­dığı için faiz kapsamı dışındadır.

3) Faizle ilgili âyet ve hadisler bir bütün  olarak ele alınıp, üzerinde ekonomik açıdan düşünüldüğünde, ya­sağın amacının taraflardan birisinin aldanmasını önlemek, darda bulunanın bu halinden karşı tarafın yararlanma­ya kalkışmasını  engellemek,   özellikle   «haksız kazanç»yollarını kapatmak ve belki de en önemlisi riski kapital sahiplerine yayarak, dürüst iş yapan müteşebbislere prim sağlamaktır.

4) Hz. Peygamber devrindeki bazı uygulamalar fai­zin amacının haksız kazancı önlemek olduğunu göstermek­tedir. Boncuk ve altın dizili bir gerdanlığın satımında, Allah elçisinin, altınların çıkarılarak tartılmasını isteme­si, yine Fudâle b. Ubeyd'in, Hayber günü boncuk ve al­tından oluşan bir gerdanlığı 12 dinara satın alması, an­cak sonradan yalnız altınlarının bile 12 dinar (altın) pa­radan daha ağır olduğunu  görmesi üzerine, Hz. Peygamber'e başvurması ve O'nun «altınların ayrıca tartılarak ağırlığınca dinarla satın alınmasını» bildirmesi, bunlar arasında sayılabilir.

5) Altın veya gümüş paranın kendi cinsleriyle mü­badele edilirken peşin ve eşit ağırlıkta olmasının isten­mesi, paranın maden değerinin üstünde veya altında nominal bir değer kazanmasını engellemiştir. Başka bir de­yimle, para ile, kendi cinsinden imal edilen altın veya gümüş zinet eşyaları arasında bir fiyat farkının oluşma­sına ve buna bağlı olarak enflasyonun meydana gelmesi­ne faiz yasağının engel teşkil ettiğini söyleyebiliriz.

6)  Faizin illetini «mislî mallarda cereyan eden hak­sız kazanç» olarak düşünmek mümkün görünüyor. Me­selâ, 10 milyon lirayı °/o 40 faizle bir işletmeciye veren kimse, yıl sonunda 4 milyon lira + anapara'yı alacaktır. Kredi kullanan bu kimse % 100 kâr etmişse, krediyi ve­ren, 10 milyon kâra karşılık 4 milyonu az bulacaktır. Hiç kâr elde  edilmemîşse, bu defa krediyi alan  anaparayı % 40 fazlası ile ödemek zorunda kalacaktır.. Kısaca taraflardan birisi haksız kazanç elde etmektedir. 1000 do­ları, üç ay sonraki 2000 markla mübadelede de taraflar­dan birisinin mağdur olabileceği açıktır.

7) Küçük ve kısa vadeli kredilerin karz-ı hasen çev­resinde çözümlenmesi mümkündür. Mislî mallar karz ola­rak verilebilir. Akit sırasında şart koşulsa bile, karzda vade bağlayıcı olmaz.

8)  Ödünç verenin, akit sırasında şart koşulmamak ve,örfleşmiş de bulunmamak kaydıyla, ödünç verdiği kim­seden yarar sağlaması faiz sayılmaz. Câbir b. Abdillâh «Benim Resuîullah (s.a.) da bir hakkım (alacağım) var­dı. Bana bunu ziyade ederek ödedi» [306] demiştir.

9) İslâm'da, her çeşit krediyi sağlamaya elverişli bu­lunan «kâr - zarar ortaklığı» formülü geliştirilmiştir. Kre­diye ihtiyacı olan iş adamı dürüst çalışır, ortaklarını ger­çek mal varlığına hissedar yapar ve gerçek kârı paylaş­maya, yada ortakların anaparalarına eklemeye razı olur­sa, kredi problemine çözüm yolu bulmak kolaylaşabilir. Özellikle inan ve mudârabe ortaklıkları dikkat çekicidir. [307]



[306] Müslim, Müsâkât, H. 120; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, c. V, s. 231.

[307] Dr. Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar, İklim Yayınları: 133-135