- Son Şahitlerden Hüseyin Tamer vefat etti

Adsense kodları


Son Şahitlerden Hüseyin Tamer vefat etti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Tue 26 March 2013, 09:34 am GMT +0200
Son Şahitlerden Hüseyin Tamer vefat etti



İnna lillah ve inna ileyhi raciun

RİSALEHABER-Bediüzzaman Hazretleriyle görüşen Son Şahitlerden Hüseyin Tamer vefat etti. Aydın’da vefat eden Hüseyin Tamer, 1919 Aydın İncirliova’da doğdu. Hüseyin Tamer’in cenazesi, bugün (26 Mart 2013 Salı), Aydın Bey Camiinden öğle namazına müteakiben kaldırılacak.

Emekli matematik öğretmeni Hüseyin Tamer, Üstad Bediüzzaman Hazretleri’ni iki defa ziyaret etmişti. İki defa da nurculuk suçundan dolayı sürgüne gönderilmişti.

“MUALLİM İKİ TÜRLÜDÜR”

Hayatta iken kendisini evinde ziyaret eden “Ağabeyler Anlatıyor” kitaplarının yazarı Ömer Özcan’a nurculuk ve sürgün hatıralarını anlatan Hüseyin Tamer, Bediüzzaman Hazretlerine yaptığı ziyaretlerini şöyle anlatmıştı:

Üstad Hazretleri’ni Isparta’dayken iki defa ziyaret ettim. Isparta’da öğretmenlik yaptığım ilk yıllarda, kardeşim Necati, Isparta’ya, benim yanıma gelmişti. İkimiz Üstad Hazretleri’ne gitmeyi arzu ettik ve bu ziyaret işlerini organize eden Rüşdü Bey’in bakkalına vardık. Onlar kitap defter gibi şeyler satarlardı; ama asıl işleri boya-badana malzemesi satmaktı. Orada Üstad’ın halkla temaslarını sağlayan 4-5 kişi vardı. Mesela yardımcısı olan oğlu, gelenleri Üstad’a götürürdü.

O, gidişimizle ilgili şöyle bir açıklama yaptı:
“Ben önden gideceğim. Siz beni uzaktan takip edin. Giderken pardösünüzü kolunuza alın, dönüşte giyersiniz. Ulu Cami’den Kuzeye doğru giderken yol üstünde başka bir cami var. Ben o camiyi geçince münasip bir yerden bakarım. Durum münasipse köşeden dönerim. Kapı, caminin sağ tarafında 30-40 m. kadar ileridedir. Ben orda sizi beklerim. Siz beni kapıda görünce ben içeri girerim. Siz de doğruca o kapıya gelin. Sizi hemen içeri alırım.”

Planı, aynen söylediği gibi tatbik ettik ve Üstad’ın evine girmeyi başardık. Üstad Hazretleri karyolasında oturuyordu. Biz huzura girince doğruldu ve “Hoş geldiniz” dedi. Yanında daha evvelden tanıdığımız kardeşler vardı. İsimlerimizi, mesleğimizi sordu. Onlardan birisine emretti ve bir Sözler kitabı getirtti. Kardeşimiz münasip bir yerden okuyuverdi. Sonra Üstad, şöyle bir izahta bulundu:
“Şarktan, uzak yerlerden beni ziyarete geliyorlar. Ben onları kabul etmedim. Onlara ‘Beni ziyaret etmenize lüzum yok. Kitaplarımı okuyun. Daha çok istifade edersiniz’ dedim. Ama siz muallim olduğunuz için, hususan sizi kabul ettim.”

Sonra, “Muallim iki türlüdür. Birisi minarenin şerefesi gibi yüksektir. Diğeri kuyunun dibindedir. Siz yüksekte olanlardansınız” dedi. Böyle ifadelerle bizi bazı hususlarda yönlendirmiş, bazı hususlarda da muhafaza etmiş oldu. Ulvi duygularla meşbu olarak dinledik biz Üstad Hazretleri’ni. Üstad Hazretleri’ni bir defa daha ziyaret etme fırsatım oldu. Aşağı yukarı aynı şekilde konuşmalar geçti aramızda. (Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-5)

hafiza aise
Tue 26 March 2013, 01:32 pm GMT +0200
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

allah rahmet eylesin. Bir üstadı daha kaybettik. Geldik gidiyoruz.Bunun bilincinde olabilmek duasıyla.

ehlidunya
Tue 26 March 2013, 02:20 pm GMT +0200
Cenabı hak rahmet eylsin makamı cennet makamı olur inşaallah bir büyük hocaefendiyi daha kaybettik rabbim onların eksikliğini vermesin