fadik
Wed 6 May 2009, 09:19 pm GMT +0200
Sokaklara Taşan Hayasızlık
UMUMA açık yerlerde ahlâk ve terbiye bakımından kantarın topuzunu kaçırmış vaziyetteyiz.
Tramvaylarda, otobüslerde, diğer toplu taşıma araçlarında herkesin ortasında edepsizlik ve hayâsızlık yapılıyor. Ne resmî makamlar buna mani oluyor, ne de halk gereken tepkiyi gösteriyor.
Gidin, büyük şehirlerdeki jinekologlarla (kadın hastalıkları, doğum uzmanlarıyla)görüşün, bakın size neler neler anlatacaklar. Dinlerken yerin dibine geçeceksiniz.
Toplum seks manyağı haline getirilmek isteniyor.
Büluğa erme yaşı kızlar için sekize, erkek çocuklar için ona inmiştir. Bu bir biyolojik yıkımdır.
Büyük medya halkın ahlâkını ve iffetini yıkmaya çalışıyor.
Hayâ şişeleri taşa vurulmuştur.
Türkiye bir İslâm ülkesidir. Türkiye bu kadar ahlâksızlığı, iffetsizliği, hayâsızlığı, laubaliliği kaldırmaz.
Avrupa normları, Avrupa standartları diye diye bir tür intihar sergiliyoruz.
Edepsizliğin de bir sınırı vardır.
Ahlâksızlığın da raconu vardır.
Tıklım tıklım dolu bir tramvay vagonu... On yedi en sekiz yaşlarında bir çift herkesin ortasında utanmadan, sıkılmadan, hayâ etmeden öpüşüp duruyorlar... Onların buna hakkı yoktur. Kalabalık içinde küçük çocuklar var, hayâlı ve terbiyeli vatandaşlar var, namuslu ve şerefli insanlar var. Onlar rahatsız ve tedirgin oluyor, sıkılıyor.
İki kendini bilmez serserinin hürriyeti için bunca vatandaşın huzuru bozulamaz.
Böyle giderse, umuma açık yerlerde daha başka şeyler de yapılacaktır. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
İnsanlarla köpekleri ayıran edep, ahlâk, fazilet ölçüleri vardır.
Dört duvar ardında, gözlerden uzak ne halt ederlerse etsinler, lakin halkı rahatsız etmesinler.
Bir evde toplanıp dinî kitap okuyan, zikrullah yapan mâsum Müslümanlara gerici diyen, onları rahatsız eden, onların hürriyetlerini çiğneyen zihniyet niçin açık edepsizliklerle, meydanlara taşmış hayâsızlıklarla mücadele etmiyor?
Edepsizliğin de bir hududu vardır.
Öyle bir azaptan ve musibetten korkunuz ki, sadece kötülere gelmez, umuma gelir.
UMUMA açık yerlerde ahlâk ve terbiye bakımından kantarın topuzunu kaçırmış vaziyetteyiz.
Tramvaylarda, otobüslerde, diğer toplu taşıma araçlarında herkesin ortasında edepsizlik ve hayâsızlık yapılıyor. Ne resmî makamlar buna mani oluyor, ne de halk gereken tepkiyi gösteriyor.
Gidin, büyük şehirlerdeki jinekologlarla (kadın hastalıkları, doğum uzmanlarıyla)görüşün, bakın size neler neler anlatacaklar. Dinlerken yerin dibine geçeceksiniz.
Toplum seks manyağı haline getirilmek isteniyor.
Büluğa erme yaşı kızlar için sekize, erkek çocuklar için ona inmiştir. Bu bir biyolojik yıkımdır.
Büyük medya halkın ahlâkını ve iffetini yıkmaya çalışıyor.
Hayâ şişeleri taşa vurulmuştur.
Türkiye bir İslâm ülkesidir. Türkiye bu kadar ahlâksızlığı, iffetsizliği, hayâsızlığı, laubaliliği kaldırmaz.
Avrupa normları, Avrupa standartları diye diye bir tür intihar sergiliyoruz.
Edepsizliğin de bir sınırı vardır.
Ahlâksızlığın da raconu vardır.
Tıklım tıklım dolu bir tramvay vagonu... On yedi en sekiz yaşlarında bir çift herkesin ortasında utanmadan, sıkılmadan, hayâ etmeden öpüşüp duruyorlar... Onların buna hakkı yoktur. Kalabalık içinde küçük çocuklar var, hayâlı ve terbiyeli vatandaşlar var, namuslu ve şerefli insanlar var. Onlar rahatsız ve tedirgin oluyor, sıkılıyor.
İki kendini bilmez serserinin hürriyeti için bunca vatandaşın huzuru bozulamaz.
Böyle giderse, umuma açık yerlerde daha başka şeyler de yapılacaktır. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
İnsanlarla köpekleri ayıran edep, ahlâk, fazilet ölçüleri vardır.
Dört duvar ardında, gözlerden uzak ne halt ederlerse etsinler, lakin halkı rahatsız etmesinler.
Bir evde toplanıp dinî kitap okuyan, zikrullah yapan mâsum Müslümanlara gerici diyen, onları rahatsız eden, onların hürriyetlerini çiğneyen zihniyet niçin açık edepsizliklerle, meydanlara taşmış hayâsızlıklarla mücadele etmiyor?
Edepsizliğin de bir hududu vardır.
Öyle bir azaptan ve musibetten korkunuz ki, sadece kötülere gelmez, umuma gelir.