- Sînâ Hayatı Ve On Emir

Adsense kodları


Sînâ Hayatı Ve On Emir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ayten
Fri 29 October 2010, 01:54 am GMT +0200
2- Sînâ Hayatı Ve On Emir


İsrail Oğulları'nın Hz.Mûsâ etrafında toplanmaları, O'nun bir peygamber olduğuna inanmalarından çok kendilerini Mısırlıların köleliğinden kurtaracak bir kumandan, bîr lider olarak gördükleri içindi. Mısırdaki rahatlıklarını kaybedip çölde yoksulluğa düşünce, Hz.Mûsâ ve kardeşi Harun'a çıkışarak: “Keşke Mısır'da et kazanlarının başında otururken ölseydik. Siz bu kadar cemaatı öldürmek için mi bu ALLAH'ın belası çöle getirdiniz?” diyorlardı. [272]

Filistin'e (Kenan İline) doğru ilerlerken Sînâ'da Hz.Mûsâ, ALLAH'ın emriyle kabilesinin arasından ayrılarak işaret edilen dağa çıktı. Bu dağ genelde Tûr-i Sînâ olarak anılıyorsa da, aslında “Tûr” dağ anlamında cins isimdir. Özel İsim değildir. Sînâ dağı demektir. Bu Sînâ yarımadasındaki dağın en yüksek olanı mıdır, başkası mıdır, ayırdetmek güçtür. Ancak günümüzde “Sina Dağı” isimli yarımadanın güneyinde bir dağ vardır. Horeb Dağı olarak da bilinir. Bu ilâhi emirle gidilen dağın yüksekliklerinde 40 gün süreyle oruç ve diğer ibâdetlerle bekledi, ALLAH'ın emir ve tavsiyelerini aldı. Kendisine kavminin uyması gereken inanç ve davranış esasları on hüküm hâlinde (on emir) verildi. Bunlar:

1- Allanın varlığına ve birliğine inanmak.

2- Put yapmamak ve putlara tapmamak.

3- Allanın ismini lüzumsuz yere anmamak.

4- Cumartesi gününün kutsiyetine saygı gösterip, hiç bir iş yapmamak ve dinlenmek.

5- Anne ve babaya saygı göstermek.

6- Öldürmemek.

7- Zina yapmamak.

8- Çalmamak.

9- Yalancı şahitlik yapmamak.

10- Hiç kimsenin evine, barkına, karısına, hizmetçisine, öküzüne, eşeğine, yâni malına ve canına göz dikmemek idi. [273]

Ancak Hz. Musa'nın dağdaki kalış süresi uzaymca, kavmi Harun'a gelerek. “Haydi, bize yol gösteren ilâhlar yap, çünkü bizi Mısır'dan çıkaran bu adam, Mûsâ hâlâ dönmedi. Başına neler geldiğini bilmiyoruz” dediler. Tevrat'a göre Harun, [274] Kur'an'a göre, Sâmirî adında biri, [275] kabiledeki altınları toplayarak bunlardan dövme bir buzağı yaptı ve İsrail Oğulları'nın bu buzağıya tapmasını sağladı. Kur'an'a göre Hz. Harun, buna engel olmak istedi ise de mâni olamadı. Uyardı, dinleyen olmadı. Hz. Mûsâ döndüğünde kardeşinin yakasına yapışıp azarladı, [276] öfkesinden elindeki tabletleri yere çarptı. Kırılan tabletler sonradan tekrar yazıldı. Kur'an ise, Musa'nın levhaları öfkeyle yere attığını, ancak öfkesi geçtikten sonra levhaları geri aldığını söyler. [277] Tekrar yazıldığından bahsetmez. Bu durum Mısır'da uzun süre kalan kavmin Mısır dînî etkisinde kaldığını açıkça gösteriyordu. Hz. Musa'nın aralarından kısa bîr süre ayrılması onların nasıl geriye döndüklerinin açık delilidir. Hz. Harun'un aralarında bulunması dahi buna engel olamamıştır. Bu durum Hz. Musa'nın yönetim gücünü de göstermesi bakımından dikkate değerdir.

Hz.Mûsâ kavmini alarak Filistin'e doğru ilerlemeye başladı. Ancak kavmin buzağıya tapma hatası ALLAH'ın gazabına sebep oldu. Tövbelerini ALLAH kabul ettiyse de, bu defa da kavmin ileri gelenleri Musa'nın Filistin topraklarına geçme isteğine itiraz ettiler. Bu isyan onların 40 yıl süreyle çöllerde sıkıntı içinde dolaşmalarına sebep oldu. Bu sürede şeriatın diğer hükümleri de İsrail Oğulları'na tebliğ edildi. Bu çöl ve göçebe hayatı içinde Hz.Mûsâ  120 yaşında Nebo dağında vefat etti.

Cesedinin ALLAH tarafından gömüldüğü ve mezarını kimse bulamadığı rivayet edilir. [278]

Kısaca Hz.Mûsâ, ALLAH'la İsrail halkı arasındaki antlaşmanın yapıcısı ve İlâhî dînin kurucusu bir peygamber; halkını Mısır boyunduruğundan kurtarması ve millî hayatın kurucusu olmasıyle, bir lider ve bir kânun yapıcısıdır.