sidretül münteha
Thu 18 November 2010, 05:10 pm GMT +0200
Siz kimlersiniz?
Mizanda günahları ağır gelen müminler, Cehenneme doğru sevk edilir.
Ateşe yaklaşınca korkuya kapılır ve;
- Ya Muhammed! diye feryat etmek isterler.
Ama muvaffak olamazlar.
Çünkü Peygamber efendimizin ismini unutmuşlardır.
Malik sorar onlara:
- Siz kimlersiniz?
- Üstlerine Kur’an inen kavimiz.
- Kur’an-ı kerim, Muhammed aleyhisselama inmişti.
Onlar, Muhammed aleyhisselam ismini işitince, hep birden haykırırlar:
- İşte biz, Muhammed aleyhisselamın ümmetindeniz!
Ve yalvarırlar:
- Ne olur, izin ver de, oturup ağlayalım şu halimize.
Malik izin verir:
- Peki ağlayın.
Öyle çok ağlarlar ki, gözlerinden kan akar yaş yerine.
Malik seslenir:
- Bu ağlamanız çok güzel. Ama keşke dünyada ağlasaydınız. O ağlama sizi ateşten kurtarırdı. Ama şimdi faydasız.
Sonra emreder bir meleğe:
- Tut bu Müslümanları, ateşe at!
Melek, onları tutmak için yaklaşınca, hep birden feryat ederler:
- La ilahe illallah!
Cehennem kelime-i tevhidi işitince, uzaklaşır onlardan.
Malik seslenir:
- Ya Nar! Tut bu müminleri!
Ateş cevap verir:
- Tutamıyorum. Çünkü bunlar “La ilahe illallah” diyorlar.
Malik yine emreder:
- Olsun, tut onları!
Cehennem, tam tutacağı zaman yine kaçar gerilere.
Malik son defa emreder:
- Allah’ın emridir, tut onları!
O zaman ateş gelip yakalar müminleri.
Malik ikâz eder:
- Yüzlerini yakma ki, o yüzlerle secde ettiler Allah’a.
Ve ilave eder:
- Kalblerini de yakma ki, orada imanın nuru parlıyor.
Cehennem emri dinler.
Yüz ve kalbleri hariç, yakar diğer uzuvlarını.
Hüseyin Hilmi Işık
Mizanda günahları ağır gelen müminler, Cehenneme doğru sevk edilir.
Ateşe yaklaşınca korkuya kapılır ve;
- Ya Muhammed! diye feryat etmek isterler.
Ama muvaffak olamazlar.
Çünkü Peygamber efendimizin ismini unutmuşlardır.
Malik sorar onlara:
- Siz kimlersiniz?
- Üstlerine Kur’an inen kavimiz.
- Kur’an-ı kerim, Muhammed aleyhisselama inmişti.
Onlar, Muhammed aleyhisselam ismini işitince, hep birden haykırırlar:
- İşte biz, Muhammed aleyhisselamın ümmetindeniz!
Ve yalvarırlar:
- Ne olur, izin ver de, oturup ağlayalım şu halimize.
Malik izin verir:
- Peki ağlayın.
Öyle çok ağlarlar ki, gözlerinden kan akar yaş yerine.
Malik seslenir:
- Bu ağlamanız çok güzel. Ama keşke dünyada ağlasaydınız. O ağlama sizi ateşten kurtarırdı. Ama şimdi faydasız.
Sonra emreder bir meleğe:
- Tut bu Müslümanları, ateşe at!
Melek, onları tutmak için yaklaşınca, hep birden feryat ederler:
- La ilahe illallah!
Cehennem kelime-i tevhidi işitince, uzaklaşır onlardan.
Malik seslenir:
- Ya Nar! Tut bu müminleri!
Ateş cevap verir:
- Tutamıyorum. Çünkü bunlar “La ilahe illallah” diyorlar.
Malik yine emreder:
- Olsun, tut onları!
Cehennem, tam tutacağı zaman yine kaçar gerilere.
Malik son defa emreder:
- Allah’ın emridir, tut onları!
O zaman ateş gelip yakalar müminleri.
Malik ikâz eder:
- Yüzlerini yakma ki, o yüzlerle secde ettiler Allah’a.
Ve ilave eder:
- Kalblerini de yakma ki, orada imanın nuru parlıyor.
Cehennem emri dinler.
Yüz ve kalbleri hariç, yakar diğer uzuvlarını.
Hüseyin Hilmi Işık