seymanur K
Fri 22 July 2011, 12:44 pm GMT +0200
Sitem Ve İtaat
Resulüllah, herkesin kurbanını kesmesini ve saçını kazıtmasını istedi. Müslümanlar bir kez daha şaşırdılar. Kurbanların haram bölgede kesilmesi ve saçın yine haram bölgede kazınması gerekirken, İbrahimî gelenek bunu gerektirirken, Resulüllah'm kendilerinden kurbanlarını haram bölgenin dışında kesmelerini ve saçlarını kazımalarını istemesini anlayamadılar. Zaten sitem doluydular. Resulüllah'in sözleri karşısında hiçbirinden ses çıkmadı. Hiçbiri ne kurbanını kesmek ve ne de saçını kazıtmak için yerinden kıpırdamadı. Resulüllah isteğini bir kez daha tekrarladı. Hiç kimsede bir hareket yoktu. Üçüncü kez de durum değişmedi. Resulüllah üzüldü. Çadıra, eşi Ümm-ü Seleme'nin yanına gitti; !Ey Ûmmü Seleme1. Ne oluyor bu insanlara? Şaşılacak şey, onlara 'Kurbanlarınızı kesin, saçınızı kazıtın, ihramdan çıkın' diyorum ama hiçbirisi dediğimi yapmıyor. Onlar beni işitiyorlar, yüzüme bakıyorlar, jakat dediğimi yapmıyorlar' diyerek üzüntüsünü dile getirip, dertlendi. O anın gerginliklerinin dışında kaldığı için her iki tarafı da çok iyi anlayan birisi olarak Ümm-ü Seleme 'Ey Allah'ın Resulü! Sen yapacağını yap. Kurbanını kes, saçını kazıt ve ihramını çıkar. Göreceksin onlar da aynısını yapacaklar' dedi. Resulüllah çadırdan çıktı. Hiç kimseye bir şey demedi. Hazırlıklarını tamamlayıp 'Bis-millah, Allahu ekbef diye bağırarak kurbanını kesti. Ne olacağını merakla takip eden Ümm-ü Seleme diyor ki; 'Müslümanlar Resulüllah'in kurbanını kestiğini görünce kurbanlıklarına doğru öyle bir sıçrayışla yerlerinden kalktılar ki birbirlerinin üzerine yığıldılar. Birbirlerini ezecekler diye korktum. [286]
Resulüllah, kurbanını kestikten sonra saçını kazıttı ve ihramdan çıktı. Müslümanlar da sessizce Resulüllah'in yaptıklarını yaptılar. Hiç kimseden bir itiraz sesi duyulmadı. Böylelikle, içlerindeki kırgınlıklarının, imanlarının gereğini yerine getirmeye engel olmadığını, kırgınlıklarının Resulüllah'm şahsına değil, anlaşmanın olumsuz buldukları şartlarına olduğunu göstermiş oldular. Müslümanlar kestiklerin kurbanların etlerinin bir kısmını kendileri yediler, bir kısmını da bölge kabilelerden gelen yoksullara dağıttılar. Bir süre sonra da dönüş hazırlıklarına başlandı ve Medine'ye doğru yola çıkıldı.
[286] Ahmed, Müsned, III/330; îbn Hişam, es-Siretü'n-Nebeviyye, III/331; Vakıdî, Meğazi, 11/606.