- Sistemli Düşünme veya Doğru Mantık

Adsense kodları


Sistemli Düşünme veya Doğru Mantık

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 16 July 2010, 12:56 pm GMT +0200
Sistemli Düşünme veya Doğru Mantık






Biz, yol gösteren (Kur'ân)'ı işitince ona inandık (72/13)
Çünkü, "Müslüman doğruyu arayıp bulma yolunda olandır" (72/14)
O halde, "Rabbinizden size indirilene uyun" (7/3)

Düşünme, insanın en mümeyyiz vasıflarından biridir Düşünen insan, üzerine sel gibi gelen problemlerden kolaylıkla kurtulabilir veya kurtulmanın yollarını öğrenebilir Bizi, düşüncenin engin iklimine götürecek bilgilerin geliş keyfiyeti, bu problemlerden er veya geç nasıl kurtulacağımıza tesir edecektir Bu zaviyeden alacağımız bilgilerin nasıl ve ne şekilde geldiği çok ehemmiyet kazanır Gelen bilgilerin doğru veya yanlış olduğunu anlayacak bir düşünme sistemi olmadığı takdirde, güzel bir tasnif yapılmayacak, neticede yanlışları doğru, doğrulan ise yanlış olarak alma durumuna düşülecektir
Bundan da anlaşılıyor ki bilgilere ulaşmadan Önce sağlam bir düşünce sistemi elde etmemiz zaruridir Daha değişik bir ifade ile gelen bilgileri süzgecinden geçirecek "DOĞRU MANTIK" elde edemediğimiz müddetçe, fikir ve hükümlerimizde daima yanılacak ve bu yanılma da bizi hakikatten uzaklaştıracaktır Bu halde akla şu soru gelmektedir Doğru mantık nasıl elde edilecektir? Biz bu yazımızda bunun cevabını arayacak ve sistemli düşüncenin insanı nasıl hakikate götürdüğünü göstermeye çalışacağız

FERDİN MANTIĞI
İnsan, fıtratında yüksek bir idrak seviyesi ile doğar Yani insan doğarken zekidir "Aklı kullanma ve mantık" gibi hassaları sonradan kazanırÇünkü akıl "insanın hayrı, şerri ve ilimleri anlayan, sebeplerden neticeleri çıkaran ve eserden eser sahibine intikal eden hassa" olarak tarif edilegelmiştir Bu da onun sonradan kazanıldığına bir delildir Zaten İslâmiyet'in getirmiş olduğu "Akıl baliğ" olma yaşı da bunu teyid ederMantık ise akılla kavranan sebep-sonuçlardan fikir üretmeye yarayan "Sistemli düşünme sanatı"dır

Bu tariflerden sonra ferdin mantığının nasıl doğduğu sorusu ortaya çıkmaktadır ki onu izah etmeden önce sistemli düşünmeye nasıl gelinebileceğini ortaya koymak gerekir
İnsan, eşyayla teması sonucu beş duyu ile aldığı bilgileri sistemsiz olarak hafızaya yerleştirir Bu bilgiler, düşüncenin perspektifine alınmadığı müddetçe başıboştur Alınan bilgileri düşüncenin geniş alanına yayıp orada belirli tahlil ve terkipler yapmak gerekir Yapılan bu tahlil ve terkiplerden çıkan netice fikirdir Fikrin oluşması durumunda bu tahlil ve terkipler sistemli yapılmış demektir ve bu sistem ister istemez düşünceyi kuşatacaktır Bu da bize "sistemli düşünceyi" elde ettirir Fikirleri bir zincirin halkasına benzetirsek, birbirine eklenen sistemli düşüncenin semereleri mantık zincirini oluşturur Bu da bize ferdin mantığının ne şekilde oluştuğunu gösterir

Yukarıda anlatılan sistematikten sonra asıl mesele, oluşan ferdî mantığın doğru olup olmadığıdır Bunun anlaşılması için de insan ister istemez başa dönmek zorundadır Çünkü mantığa temel teşkil eden bilgiler ne ise mantık da o olacaktır

BİLGİ VERİLERİNİN KAYNAĞI
Yukarıda anlatılan hakikatler ışığında, verilerin nereden geldiği çok önemlidir Veriler ya beş duyu ile veya "İlk bilgi" yoluyla alınabilir İlk bilgiye gelince o, hüküm çıkarılacak hâdiseden önceki bilgidir Bundan da silsile yoluyla geriye gittiğimizde belirli bir noktada biteceği veya belirli bir "kendinden olma" (Zâti bilgi) bilgiye dayanmak durumunda olacağı açıktır İşte ferdin mantığını oluşturmada bu hareket noktası mantığa şekil vermekte, onun hakikatle çatışıp çatışmayacağını ortaya koymaktadır Doğru mantık, ilk bilgilerden hareket ederek (İlk bilginin ilk kaynağı Hz Adem (as)'e öğretilen bilgiler) silsile yoluyla neticeye gitmekle elde edilir Buna "Doğru Mantık" diyebileceğimiz gibi "Vahiy mantığı" da diyebiliriz Vahyin mantığında hareket noktası "Allah'tan başka İlâh yoktur" inancıdır Bu inançtan hareket edip sistemli bir şekilde düşünerek doğru mantığı yakalayabiliriz Aksine "İlk bilgi" yi ve eski bilgiye destek veren "Beş duyu" ile alınan bilgiler vahyi terkedip "tekamülcü-evrimci" görüşlerden hareket ettiği müddetçe doğru mantığa ulaşmak mümkün olmayacak ve yanılgılar birbirini takip edip duracaktır Müşahhas bir-iki misal vermek gerekirse, verileri "Vahy"ın önderliğinde alanlar için hayat bir yardımlaşma, cevaplaşma, dayanışma olmasına karşılık, verilerini "tekamülcü-evrimci" ve "Materyalist" görüşlerin Önderliğinde alanlar için ise hayat bir boğuşmadır, cedelleşmedir Yine aynı ölçülerle Allah adını âlemlere yayma cihad olup çok mantıklı olduğu halde maddeci-materyalist mantığa göre ise işgaldir

GRUBUN MANTIĞI
Nietzsche'nin "sürü" diye adlandırdığı toplumlar acaba gerçekten öyle midir? Buna evet diyebilmek için grubun mantığının oluşma devrelerini iyi bilmek gerekir Grubun mantığının oluşmasında en büyük faktör, grubu oluşturan fertlerin mantığıdır Sosyal bir varlık olarak yaratılan insanın bir arada yaşaması fıtrî bir harekettir Ferdin mantığının vahiyle beslendiği toplumlarda cemiyetin hayat ölçülerini çizen sistem tamamiyle "İlâhi" bir özeilik taşır Bu sistemde her ne kadar kaideleri çizen "İlâhî kanunlar manzumesi" olsa da ferdin şahsiyetli bir konuma oturması da ayrıca sağlanır Yani ferdin şahsiyetini eritecek hiçbir külli irade yoktur Aksine bütün küllî kaideler ferdin şahsiyetini mükemmele götürecek güzellikte ve kolaylıktadır Böylece gelişen fertler biraraya gelerek grubu oluştururlar Grubun içinde yerine oturmamış şahsiyetlerin vereceği zarara engel olmak için vahiyle birlikte cezaî müeyyideler inmiştir

Grubun mantığının oluşmasına "sürü" nazarıyla bakıldığında ise tamamıyla beşeri ve materyalist bir yaklaşım zuhur eder Bu yaklaşımda kuvveti eline geçiren, kendi anlayışını gruba empoze ederek grubun mantığının oluşmasında tesir icra etmeye çalışır Her ne kadar bu tür baskıcı mantık oluşturma hareketlerine karşı tepki mahiyetinde çıkışlar olsa da bu muhalif gücün kuvveti karşısında fazla dayanamaz ve ferdin mantığı yıkılıp gider Ferdin mantığım oluşturan en büyük faktörün kuvveti ve bu kuvvetlerin biraraya gelmesiyle ancak bu tür baskıcı tutum ve davranışlara mukavemet edilebilir Aksi halde fertler grubun mantığı içinde şahsiyetlerini belirli bir sistematik içersinde oturtmadıklarından "sürü"nün bir parçası olarak kalmaya mahkumdurlar

İNSAN FITRATINDAKİ HÜRRİYET VE FERDİN İRADESİ
İnsan fıtrat üzere yaratılan bir mahluk olduğundan ona yaratılışında "Hür olma" özelliği de verilmiştir Onun hürriyet anlayışı ise "Allah'tan başka İlâh yoktur" inancı içerisinde kulluk yapmak ve onun dışındaki kendisini esir etmeye çalışan her türlü mahluklara (putlara) dur demektir Bu "dur" demede kendisini esir etmeye çalışanlara karşı gücünün kendi kendine yetmediğini idrakla ancak yüce bir divana dayanıp, bir istinad ve istimdad (dayanak ve medet bekleme) noktası arama gereği duyar Yani eşya ve hâdiseler karşısında acz ve fakrını anlayan insan, bu aczini ve fakrını giderecek
bir Zât'a dayanır Fıtratta olan bu hürriyet hassası ile baskıcı tutumlara karşı çıkan insan bu noktayı tuttuğu an artık onun karşısında hangi sistem ve putlar olursa olsun bir-gün yıkılmaya mahkum olacaktır

İşte bu putların yıkılmasında iradeyi en üst düzeyde tutacak ve her türlü saldırılara karşı mukavemet gücü sağlayacak amil vahyin ışığında sistematiğini bulan düşünce ve ondan doğan "Doğru Mantık" tır

Netice olarak diyebiliriz kî İnsanın düşünebilmesi için mutlaka bir gayeye sahip olması gerekir İnsan bu gaye doğrultusunda "çizeceği veya kendisine çizilen yolda" hedefe varmak için doğru ölçülere ulaşması lazımdır İnanmış insan için bu doğrular ancak kaynağı vahye dayalı alınan veya vahiy ölçüleriyle süzgeçten geçirilerek kazanılan bilgilerle elde edilebildiği gibi insanlar bilgilerini elde etme yolunda ilerlerken ya ilmin kaynağından uzakta, onları aşan problemler hakkında umumi görüşler ileri süren ve bu sürdükleri görüşlerle kendi anlayışlarına göre bir sisteme ulaşan felsefeyle, veya vahyin ışığında ve tamamıyla ilmî tabana uygun bilgilerle hedefe varılabilir



ALINTI