- Âşir

Adsense kodları


Âşir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Thu 7 April 2011, 02:09 pm GMT +0200
ÂŞİR (ZEKÂT TOPLAMA MEMURU)



 

Âşir; şartların tahakkuku ve hırsızların şerlerine karşı emniyetin sağlanması halinde, yoldan geçen tüccardan zekât toplamak için devlet başkanı tarafından yol güzergâhında durmak üzere vazifelendirilen memurdur. Müslümanlardan kırkda bir, zımmîlerden yirmide bir, harbîlerden de onda bir nisbetinde zekât alır: Eğer harbîlerin bizim tüccardan daha fazlasını veya daha azını aldıklarını öğrenirsek, biz de aldıkları kadarını onlardan alırız. Bunun mesnedi şudur: Rivayet olunduğuna göre Hz. Ömer (ra) âşirleri tayin ederken, onlara şöyle demiş; “Müslüman tacirlerin getirdikleri malların kırkda birini, zımmîlerin getirdikleri malların yirmide birini alın.” “Ya harbî tacirlerden ne kadar alalım.” (denildiğinde) “Onların bizden aldıkları kadarını alın. Eğer bunu tesbit etmek size zor gelirse, mallarının onda birini alın.”

Hz. Ömer (ra) bu talimatını ashabın içinde vermiş ve hiç bir itirazla karşılaşmamıştı. Eğer harbîler bizden vergi almazlarsa, biz de onlardan almayız. Çünkü yüksek ahlâkî hasletlere uymak ve müsamahakâr davranmak hususunda biz onlardan önce geliriz. Tüccarımızdan mallarının tamamını alırlarsa, biz de onların tüccarının mallarının tamamını alırız. Ancak tüccarlarını emniyette olacakları yere kadar ulaştıracak miktarda malı kendilerine bırakırız.

Bir görüşe göre; tüccarın malları tamamen alınmaz. Çünkü bu gadre uğratmak olur. Tüccarımızın az miktardaki mallarından bir şey alırlarsa, biz de onlann tüccarlarından aynı nisbette vergi alırız. Kitabü'z-Zekât'da yer alan bir rivayete göre; harbîlerin tüccarlarının az miktardaki mallarından vergi alınmaz. Çünkü az miktardaki mal vergiden muafdır ve korumaya ihtiyacı yoktur.

Bir tacir senesinin dolmadığını yahut borçlu olduğunu veya zekâtını başka bir memura verdiğini yahut   şehirdeki fakirler verdiğini iddia ve yemin ederse, iddiası doğru kabul edilir: Yani bir başka âşir mevcud olur da, zekâtını başka bir âşire verdiğini yemin ederek söylerse, sözü tasdik edilir. Ama başka bir âşir yoksa; sözünün yalan olduğu açıkça görüldüğü için, tasdik edilmez. Saime hayvanları olan bir kimse de, ancak bu hayvanların zekâtını fakirlere verdiğini iddia ederse, tasdik edilir. Çünkü zekât sırf Allah (cc) için yapılan bir ibadettir. Mal sahibi bu hususda emin kişidir. Bu hususda söz yemin etmesi şartıyla emin kişinin sözüdür.

Ebû Yûsuf dedi ki; “Nasıl ki, bir kişi 'oruç tuttum, namaz kıldım' derken yemin etmesi gerekmiyosa, bu durumda da yemin etmesi gerekmez.” Biz deriz ki; bu durumda âşir onu yalanlar. Ama burada böyle bir yalanlayıcı yoktur. Aynı şekilde 'bu mal benim değildir' veya, 'bu mal ticaret için değildir' der ve yemin ederse, sözü tasdik edilir. Hasan'ın rivayetine göre mal sahibinin iddiasının doğruluk alâmeti olduğu için, berat çıkarmak şarttır. Biz deriz ki; yazı yazıya benzer. Bu sebeple berat yazısı da doğruluk alâmeti sayılmaz. Ancak saime hayvanların zekâtının fakirlere mal sahibi tarafından verildiği iddiasının hükmü üzerinde ihtilaf edilmiştir. Çünkü zekâtı toplama salahiyeti devlet reisine aittir. Şu halde sahipleri saime hayvanların zekâtını fakirlere kendisi veremez. Ama kişi diğer mallarının zekâtını fakirlere kendisi verebilir.

Bu hususda  müslümanlar zımmîlerle eşit haklara sahiptirler: Çünkü zımmî, memleketimizde yaşayan insanlardandır. Bu sebeple o muamelât ve ahkâmı bakımından müslüman gibidir.

Harbî ise; cariyelerin, kendisinin ümmü veledleri olduğu hakkındaki iddiasından başka şeyde tasdik olunmaz: Çünkü kendisinden alınan zekât harbînin ticaret malını koruma karşılığında alınır. Harbî tacirin beraberinde getirdiği malların tamamı korunmaya muhtaçtır. Harbînin malından zekât almak için bir seneyi doldurma şartı yoktur ki; ona yurdumuzda bir sene ikamet etme imkânını vermeyelim. Borca gelince; yurdumuzda harbîden borç ödemesini taleb edecek kimse yoktur.

'Malım ticaret malı değildir' diyen kimseye gelince; görüntü onu yalanlamaktadır. Çünkü zahire bakılırsa o, ticaret için yurdumuza mal getirmiştir. Harbî tacir ancak cariyelerin kendi ümmü veledleri ve bunların doğurdukları çoculkarın da kendi evlâdı olduklarını söylerse, sözü tasdik edilir. Çünkü bu iddiası doğru ise, mesele yok; ama doğru değilse, cariye ve çocuğu hürriyetlerine kavuşurlar. Ve o da bunlar üzerindeki mal sahibi olma hakkını yitirir.

Harbî tacirin malının onda biri âşir tarafından alındıkdan sonra bir sene geçmeden ikinci bir tahsilat yapılmaz ki; sermayesi tükenmesin. Ancak harbî tacir dâr-ı harbe döner, sonra aynı günde olsa bile yurdumuza giriş yaparsa; ikinci bir tahsilat yapılır. Çünkü bu giriş ona verilen yeni bir emandır. Aynı şekilde ilk tahsilatın üzerinden bir sene geçince, ikinci defa tahsilat yapılır. Çünkü evvelce de anlatıldığı gibi, aradan bir sene geçmekle eman yenilenmiş olur.

Bunlardan domuz hariç (İmam ebû Yûsuf, İmam Züfer), şarabın kıymetinin onda biri zekât olarak alınır: İmam Züfer dedi ki; “Gayr-ı müslimlere göre mal sayılma bakımından şarapla domuz aynı mesabede olduklarından, hem şarabın hem de domuzun onda birinin kıymeti onlardan zekât olarak alınır.”

Ebû Yûsuf dedi ki; eğer domuz ve şarap birlikde ticaret malı olarak âşirin yanına götürülürse, şaraba bağlı olarak domuzun da kıymetinin onda biri zekât olarak alınır. Ama ayrı ayrı götürülürlerse; domuzun değil, sadece şarabın kıymetinin onda biri zekât olarak alınır. Burada anlatılan iki durum arasında fark vardır: Zekât, malın devletçe korunması karşılığında alınır. Müslüman, sirkeye dönüştürmek için elindeki şarabını koruma hakkına sahip olduğu gibi, başkasının da şarabını koruma hakkına sahip olur. Ama domuzda durum böyle değildir. Çünkü domuz, kıyemî mallardandır. Kıymetinin hükmü kendisinin hükmü gibidir. Ama şarap mislî mallardandır. Kıymetinin hükmü, kendisinin hükmü gibi olmaz. Hz. Ömer (ra) şarap hakkında; “Eğer şarabı satmaya yeltenirse, bedelinin onda birini alın.” demiştir. Ama domuz hakkında böyle bir şey nakledilmemiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah (cc) dır. [55]




[55] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları :1/229-231.

Sevgi.
Sat 25 April 2020, 08:38 am GMT +0200
Esselâmü Aleyküm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim. Vesileniz ile bilgiler ediniyoruz

Bilal2009
Sun 26 April 2020, 03:52 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri ilim ve irfan yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun