hafiza aise
Tue 14 June 2011, 09:51 am GMT +0200
22— Sinek Düşen Yemeğin Islahı:
Hz. Peygamber'in (s.a.) sinek düşen yemeği düzeltme Ve zehirli hayv; ların zararlarını panzehirle defetme konusundaki tutumu şöyledir
Sahihayn'da Ebu Hureyre'den rivayete göre Rasûlulîah (s.a.) şöyle bjt vurmuştur: "Birinizin kabına sinek düştüğünde, onu yemeğe iyice daldırAf Çünkü bir kanadında zehir, öbüründe ise panzehir vardır."[567]
İbn Mâce'nin Sünen'inde Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Sineğin bir kanadı zehir, öteki ise panzehirdir. Yemeğe düşünce onu iyice daldırın. Çünkü o önce zehirini, sonra panzehirini bırakır.[568]
Bu hadiste iki durum sözkomısudur: a) Fıkhî durum, b) Tıbbî durum.
a) Fıkhı durum şudur: Bu hadis çok açık bir biçimde gösteriyor ki, sinek suda veya sulu bir nesnede öldüğünde, onu necis yapmaz. Bu, bilginlerin çoğunun görüşüdür, selef arasında buna aykırı görüşü olan bir kimse bilinmemektedir. Hükmün çıkarılış gerekçesi şöyledir: Rasûlullah (s.a.) sineğin daldırılmasını emretmiştir. Bu, onu batırmakla olur. Bilindiği üzere sinek bundan dolayı ölür; özellikle de yemek sıcak olursa. Şayet suyu necis yapsaydı, yemeğin bozulduğunu söylerdi, halbuki yemeğin düzeltilmesini emretmiştir. Sonradan bu hüküm, karınca, eşek arısı, örümcek vb. sıvı nefsi olmayan canlılara da taşınmıştır. Çünkü hüküm, illetinin genel oluşu dolayısıyla genel, sebebinin bulunmayışı dolayısıyla ise kaldırılmış olur. Necis yapmanın gerekçesi ölümüyle hayvandaki birikmiş kan dolayısıyla olduğuna ve akıcı kanı bulunmayanlarda böyle bir durum bulunmadığına göre, illeti bulunmaması dolayısıyla necis yapma hükmü de bulunmaz.
Ölü kemiğinin necasetini benimsemeyen şöyle der: Madem ki bu, kendisinde rutubet, fazlalık ve yumuşaklık bulunmakla birlikte, tam bir hayvanda sabittir; öyleyse rutubetten, fazlalıklardan ve kan birikiminden uzak olan kemikte haydi haydi sabittir. Bu son derece kuvvetlidir, buna dönmek evlâdır.
İslâm'da bu şekilde "akıcı nefsi bulunmayan" sözünü söyleyen ilk kişi İbrahim en-Nehaî'dir, diğer fukaha ondan almıştır. Nefis, lügatte "kan" ile ifade edilir. "Kadın âdet gördü ve doğurdu" ifadesinin Arapça'sında da "nefis" kelimesi zikredilir.
b) Tıbbî duruma gelince, Ebu Ubeyd şöyle diyor: "Daldırın" sözünün anlamı; zehir gibi "panzehirin de çıkması için batırın'* demektir. Suya batan iki adama "suya daldılar" denir.
Bil ki, Araplara göre sinekte, ısırmadan doğan ağrı ve şişmenin gösterdiği zehirli bir güç vardır, bu silah yerindedir. Kendisine acı veren bir şeye düşünce, kendisini silahıyla korur. Hz. Peygamber (s.a.) Allah'ın, sineğin öteki kanadına verdiği panzehirle karşılık vermeyi emretmiştir. Hepsi suya ve yemeğe batırılır. Zararlı ve yararlı madde karşılaşır, zararı ortadan kalkar. Bu, büyük tabiplerin ulaşamadığı bir tiptir. Hatta bu aslında nübüvvet nurunun dışındadır. Bununla birlikte bilgili, arif ve başarılı tabip bu ilacı kabul eder ve bunu getirenin, yaratıkların en mükemmeli olduğunu ve beşerî kuvvetin dışında ilâhî vahiyle desteklendiğini ikrar eder.
Bir çok tıp adamı, eşek arısı ve akrebin soktuğu yere sinek sürülmesinin açık bir fayda verdiğini ve teskin ettiğini zikreder. Bu, kendisindeki panzehir bulunan madde dolayısıyladır. Kesilen sinek başlan göz kirpiğinde çıkan şişliğe sürülünce onu iyileştirir. [569]
[567] Buharı, 10/213; Ebu Davud, 3844, tbn Mâce, 3505. Yazarın belirttiğinin aksine, \ lim'İn Sahih'inde bu hadis yoktur.
[568] İbn Mâce, 3504. İsnadı sahihtir.
[569] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/341-342.
Hz. Peygamber'in (s.a.) sinek düşen yemeği düzeltme Ve zehirli hayv; ların zararlarını panzehirle defetme konusundaki tutumu şöyledir
Sahihayn'da Ebu Hureyre'den rivayete göre Rasûlulîah (s.a.) şöyle bjt vurmuştur: "Birinizin kabına sinek düştüğünde, onu yemeğe iyice daldırAf Çünkü bir kanadında zehir, öbüründe ise panzehir vardır."[567]
İbn Mâce'nin Sünen'inde Ebu Saîd el-Hudrî'den rivayete göre, Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Sineğin bir kanadı zehir, öteki ise panzehirdir. Yemeğe düşünce onu iyice daldırın. Çünkü o önce zehirini, sonra panzehirini bırakır.[568]
Bu hadiste iki durum sözkomısudur: a) Fıkhî durum, b) Tıbbî durum.
a) Fıkhı durum şudur: Bu hadis çok açık bir biçimde gösteriyor ki, sinek suda veya sulu bir nesnede öldüğünde, onu necis yapmaz. Bu, bilginlerin çoğunun görüşüdür, selef arasında buna aykırı görüşü olan bir kimse bilinmemektedir. Hükmün çıkarılış gerekçesi şöyledir: Rasûlullah (s.a.) sineğin daldırılmasını emretmiştir. Bu, onu batırmakla olur. Bilindiği üzere sinek bundan dolayı ölür; özellikle de yemek sıcak olursa. Şayet suyu necis yapsaydı, yemeğin bozulduğunu söylerdi, halbuki yemeğin düzeltilmesini emretmiştir. Sonradan bu hüküm, karınca, eşek arısı, örümcek vb. sıvı nefsi olmayan canlılara da taşınmıştır. Çünkü hüküm, illetinin genel oluşu dolayısıyla genel, sebebinin bulunmayışı dolayısıyla ise kaldırılmış olur. Necis yapmanın gerekçesi ölümüyle hayvandaki birikmiş kan dolayısıyla olduğuna ve akıcı kanı bulunmayanlarda böyle bir durum bulunmadığına göre, illeti bulunmaması dolayısıyla necis yapma hükmü de bulunmaz.
Ölü kemiğinin necasetini benimsemeyen şöyle der: Madem ki bu, kendisinde rutubet, fazlalık ve yumuşaklık bulunmakla birlikte, tam bir hayvanda sabittir; öyleyse rutubetten, fazlalıklardan ve kan birikiminden uzak olan kemikte haydi haydi sabittir. Bu son derece kuvvetlidir, buna dönmek evlâdır.
İslâm'da bu şekilde "akıcı nefsi bulunmayan" sözünü söyleyen ilk kişi İbrahim en-Nehaî'dir, diğer fukaha ondan almıştır. Nefis, lügatte "kan" ile ifade edilir. "Kadın âdet gördü ve doğurdu" ifadesinin Arapça'sında da "nefis" kelimesi zikredilir.
b) Tıbbî duruma gelince, Ebu Ubeyd şöyle diyor: "Daldırın" sözünün anlamı; zehir gibi "panzehirin de çıkması için batırın'* demektir. Suya batan iki adama "suya daldılar" denir.
Bil ki, Araplara göre sinekte, ısırmadan doğan ağrı ve şişmenin gösterdiği zehirli bir güç vardır, bu silah yerindedir. Kendisine acı veren bir şeye düşünce, kendisini silahıyla korur. Hz. Peygamber (s.a.) Allah'ın, sineğin öteki kanadına verdiği panzehirle karşılık vermeyi emretmiştir. Hepsi suya ve yemeğe batırılır. Zararlı ve yararlı madde karşılaşır, zararı ortadan kalkar. Bu, büyük tabiplerin ulaşamadığı bir tiptir. Hatta bu aslında nübüvvet nurunun dışındadır. Bununla birlikte bilgili, arif ve başarılı tabip bu ilacı kabul eder ve bunu getirenin, yaratıkların en mükemmeli olduğunu ve beşerî kuvvetin dışında ilâhî vahiyle desteklendiğini ikrar eder.
Bir çok tıp adamı, eşek arısı ve akrebin soktuğu yere sinek sürülmesinin açık bir fayda verdiğini ve teskin ettiğini zikreder. Bu, kendisindeki panzehir bulunan madde dolayısıyladır. Kesilen sinek başlan göz kirpiğinde çıkan şişliğe sürülünce onu iyileştirir. [569]
[567] Buharı, 10/213; Ebu Davud, 3844, tbn Mâce, 3505. Yazarın belirttiğinin aksine, \ lim'İn Sahih'inde bu hadis yoktur.
[568] İbn Mâce, 3504. İsnadı sahihtir.
[569] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/341-342.