- Sihir ve Kehanetin Mânâları Çeşitleri Tarihçeleri

Adsense kodları


Sihir ve Kehanetin Mânâları Çeşitleri Tarihçeleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 2 March 2010, 11:55 am GMT +0200
Sihir ve Kehanetin Mânâları, Çeşitleri, Tarihçeleri; ve Yahudi Sihirbazı Lebid´in Peygamberimiz
Aleyhisselamı Sihirle Öldürmeye Kalkışı

Sihrin Çeşitli Mânâları

Sihir sözü, Araplarca, birşeyi yönünden çekip çevirmek, değiştirmek yerine de kullanılır.[38]

Sihir, lügatta, sebebi gizli ve ince olan şeye; şeriat teriminde de, sebebi gizli olan ve aslına uymayan, gözbağcılık, düzenbazlık, oyunculuk biçimindeki şeylere denir.[39]

Sihir, kötü kişilerde görülen, itiraz ve reddedilmesi güç olmayan olağanüstü işler diye de tarif edilir.[40]

Sihrin Türkçe´de karşılığı, büyü ve cadılıktır.

Sihir, aslında, insanın ciğerine vurarak sersemletmek mânâsına masdar olup; sonradan, cadılıkta kullanıl mıştır.[41]

Sihrin üç türlü mânâsı vardır:

1- Aslı ve hakikati olmayan zihnî hayallemeler, kuruntular, düzen ve oyunlardır ki; hokkabazların el çabukluğuyla gözlerden kaçırmak ve koğucuların da yaldızlı sözlerle kulakları avutmak suretiyle yaptık ları şeyler sihrin birinci bölümündendir.

Yüce Allah, bu çeşit sihir ve sihirbazlar hakkında: "...Halkın gözlerini büyülediler ve onlara korku saldılar."[42]

"Onların ipleri ve değnekleri, sihirleri yüzünden, kendisine, gerçekten koşuyormuş hayalini verdi" buyurmuştur.[43]

O zaman, imansızlar Mûsâ Aleyhisselamı da böyle bir sihirbaz sandıkları için, ona: "Ey sihirbaz! Bizim için Rabbine dua et!" diye[44] hitap etmişlerdi.

2- Sihrin ikinci mânâsı; herhangi bir suretle yaklaşıp şeytanın yardımını sağlam aktır ki, Yüce Allah, bu hususta da:

"Şeytanın, kimlerin üzerine indiğini size haber vereyim mi? Onlar her günahkâr yalancının üzerine inerier.[45] Fakat, o şeytanlar, kâfirlerdir ki, insanlara sihri (büyüyü) öğretiyorlardı"[46] buyurmuştur.[47]

Sihrin bu çeşidi, ikinci çeşit olarak hayırlı ve mü´min olan cinlerle kâfir şeytan olan cinlerden yardım biçiminde gösterilmiştir.[48]

3- Suret ve tabiatların değiştirilmesine güç yetirilebileceğine ve meselâ bir insanın merkep yapıla bileceğine inanılan şeydir ki, bu çeşit sihrin ilim adamları katında aslı ve hakikati yoktur.[49]

Böyle olmakla beraber, sihrin insanlar üzerinde etkili olduğu ve sinirlenen, büyülenen kişinin boş yere kendisini eşek sanarak eşeklenmeye yeltendiği de görülür.[50]

İbn Haldun da, bu hususta şu bilgiyi verir

"Sihir ve tılsım bir ilim olup, insan ruhu bunlarla ya doğrudan doğruya, ya da dolayısıyla temel ele manlara tesir edebilir.

Doğrudan doğruya olanına sihir, dolayısıyla olanına tılsım denir.

İnsanlar ruhları itibarıyla bir cinsten iseler de taşıdıkları bazı özellikleri dolayısıyla sınıflara ayrılırlar ve her sınıf da ayrı bir özellik taşır.

İnsanlar üzerindeki tesirleri itibarıyla, sihirbazların ruhları üç gruba ayrılır:

1. İstediklerini doğrudan doğruya kalb ile etkilerler ki; filozofların sihir adını verdikleri budur.

2. Feleklerin tabiat ve mizaçlarından, yahut temel elemanlardan, ya da sayıların özelliklerinden birisiyle etki yaparlar ki; buna tılsım denir ve bu, tesir yönünden birinci gruptakine nisbetle çok zayıf ve düşük kalır.

3. Hariçte hiç aslı ve vücudu olmadığı halde, yapılan ruhî tesir ve telkinlerle birtakım suretler ve hay  aller hissettirilir ki; filozoflar, buna da, gözbağcılık adını verirler.

Sihirbazların ruhlarındaki özellik, sair beşerî özellikler, kendilerinde yaratılıştan mevcut olup, bunun fiil alanına çıkması ya riyâzâtla, ya da şeytanlara itaat ve tapmakla olabilir.

Peygamberlere gelince; onların ruhlarında öyle bir özellik vardır ki, onlar bu özellikleriyle Allah´ı marifet ederler, Allah tarafından gelen meleklerle görüşür ve konuşurlar. Allah´ın izni ve yardımıyla bir takım mucize ve harikalar gösterirler."[51]



[38] İbn Esîr, Nihâye, c. 2, s. 346, Ebu´l-Beka, Külliyât, s. 208.

[39] Firuzâbâdi, Kâm ûsu´l -muhît, c. 3, s. 305.

[40] Ebu´l-Beka, Külliyet, s. 208, Bedrüddin Aynî, Umdetü´l-Kârî, c. 1, s. 277.

[41] Mütercim Asım Efendi, Kâmûs Tercemesi, c. 2, s. 382.

[42] A´râf 116.

[43] Taha: 66.

[44] Zuhruf 49.

[45] Şuarâ: 221, 222.

[46] Bakara: 102.

[47] Râgıb, Müfredâtü´l-Kûr´ân, s. 226.

[48] Fahru´r-Râzî, Tefsîr, c. 3, s. 206.

[49] Râgıb, Müfredâtü´l-Kûr´ân, s. 226.

[50] Mütercim Asım Etendi, Kâmûs Tercemesi, c. 2, s. 382.

[51] İbn Haldun, Mukaddime, c. 1, s. 414, 41 5.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/440-442.