hafiza aise
Wed 1 June 2011, 03:31 pm GMT +0200
B) SAHİH OLMAYAN EVLİLİKLER
1— Şiğâr Nikâhı:
Şiğâr nikâhı, hülle, müt'a nikâhı, ihramh iken evlilik ve zina eden kadının evliliği konularındaki hükmü:
Şiğâr nikâhını yasakladığı, İbn Ömer, Ebu Hureyre ve Muâviye hadislerinden sahih olarak bilinmektedir.
Sahih-iMüslim'de îbn Ömer'den merfû olarak "İslâm'da şiğâr yoktur." rivaye,' vardır.[586] İbn Ömer hadisinde şiğâr nikâhının tarifi: "Aralarında me-hir olmaksızın, bir adamın kendi kızını diğerimin kızı karşılığında ona nikâh-Iamasıdır." şeklinde yapılmıştır.[587]
Şiğâr, Ebu Hureyre hadisinde: "Bir kimsenin diğerine: *Sen kızını bana ver, ben de kızımı sana vereyim.' veya: 'Sen kızkardeşini bana ver, ben de kızkardeşimi sana vereyim.' demesidir." şeklinde tarif edilmiştir.[588]
Muaviye hadisi de şöyledir: Abbas b. Abdullah b. Abbas, kızını Abdur-rahman b. Hakem'e nikahlamış; Abduırahman da kız^ıı ona vermişti. Aralarında mehir de belirlemişlerdi. Muâviye, Mervan'a yazarak aralarını ayırmasını emretti ve: "Bu, Hz. Peygamber'in (s.a.) yasakladığı şiğâr nikâhıdır." dedi.[589]
Fakihler, şiğâr nikâhı konusunda ihtilâf etmişlerdir. İmam Ahmed şöyle demiştir: "Bâtıl olan şiğâr nikâhı; kişinin velayeti altındaki kadını, öbürünün velayeti altındaki kadın karşılığında ona nikâhlamasıdır. Yasak olan şiğâr nikâhı kapsamına girmesi için —İbn Ömer hadisine göre—, aralarında mehir olmaması gerekir. Eğer (kadınlara verilmek üzere) aralarında mehir belirtirlerse, İmam Ahmed'e göre akit, belirlenen bu mehirle sahih olur. el-Hırakî ise: "Hayır. Muâviye hadisine göre, mehir belirleseler de sahih olmaz." demiştir. Hanbelî âlimlerinden Ebu'l-Berekât İbn Teymiye ve daha başkaları ise: "Eğer mehir belirtirler ve buna rağmen, 'her birinin kadınlığı, diğerinin mehri olsun.' derlerse, akit sahih olmaz. Eğer bunu söylemezlerse sahih olur." demişlerdir.
Yasaklamanın gerekçesi konusunda ihtilâf vardır: Bazıları "Akitlerden her birinin diğerinde şart olmasıdır." demişlerdir. Diğer bazıları ise kadınlığına ortak kılma (teşrik fil"bud) ve her birinin kadınlığından istifade etme hususunun diğerine mehir olarak biçilmesidir. Halbuki her ikisi de bundan faydalanamayacak, aksine mehir veliye dönmüş olacaktır. O karısının kadınlığından istifadeye, velayeti altındaki kadının kadınlığını temlik etme karşılığında malik olmuştur. Bu, her iki kadın için de zulümdür ve nikâhlarını faydalanacakları bir mehirden hali kılmaktır.
Bu mâna dil açısından da uygundur. Çünkü Araplar, emirden hali bir memleket için: "beled şâgir min emir", sahipleri olmayan bir yurt (ev) için de: "dar şâgıra" derler. Köpek ayağını kaldırıp işediğinde "şagara'l-kelb" derler.
Eğer bu durumda mehir belirlerlerse asıl mahzur ortadan kalkar ve geride sadece herbirinin diğerine karşı akdi bozmayacak bir şart ileri sürmüş olmaları kalır ki (bunun da bir zararı olmaz.) İmam Ahmed'in ifadesi böyledir.
Ayırıma gidenler ise şöyle demişlerdir: "Mehir belirleme yanında 'her birinin kadınlığından istifade keyfiyeti, diğerinin mehri olsun' derlerse, akit fasid olur. Çünkü mehri kendisine dönmez ve kadınlığı hak sahibi olmayana ait bulunur. Eğer böyle söylemezlerse akit sahih olur." İmam Ahmed'in usûlüne göre şu netice çıkar: Onlar ne zaman bir şekilde bir akit yapsalar ve bunu dilleri üe söylemeseler de akit sahih olmaz. Çünkü akitlerde muteber olan, maksatlardır, örfen şart koşulan şey, sözlü olarak da şart koşulmuş gibidir. Dolayısıyla bu şartın bulunması, üzerinde anlaşılması ve niyeti ile akit bâtıl olur. Eğer her biri için emsal mehri belirtilirse, akit sahih olur. Böylece yasağın hikmeti ve konu ile ilgili hadislerin ittifakı ortaya çıkar. [590]
[586] Müslim, 1415 (60); Ahmed, 2/35.
[587] Buharı, 67/28; Müslim, 1415; Muvatta, 2/535.
[588] Müslim, 1416; Nesâî, 6/112.
[589] Ebu Davud, 2075; Ahmed, 4/94. Senedi sağlamdır.
[590] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/215-216.