- Şifalı okunmuş su

Adsense kodları


Şifalı okunmuş su

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 29 May 2010, 01:49 pm GMT +0200
Şifalı Okunmuş Su

GAZETELERDEN, sıkıntısı olan bir vatandaşa okunmuş su tavsiye eden Diyanet mensubunun cezalandırıldığını hayretle okudumBu cezayı verenlere, öncelikle aşağıdaki kitabı alıp okumalarını salık veririm:

(SUYUN GİZLİ MESAJI, Yazan: Masaru Emoto, Kuraldışı Yayınları, 2005 142 sayfa, resimli)

Ateistler, materyalistler, din düşmanları mânevî ve ruhanî her şeye itiraz ediyor, bunları gericilik, hurafe, yobazlık olarak suçluyor

Dinimizde aşağıda sıralayacağım usûl ve şekillerle tedavi olmak, şifa aramak vardır:

(1) Hastalara Fâtiha okuyup, bu mübarek ve mukaddes sûrenin bereketiyle onlar için şifa dilemek vardır Nitekim, sahih hadîs kitaplarımızda, Ashabtan bir grubun Fâtiha ile tedâvi ettiklerine, Resûl-i Kibriya Efendimizin bunu duyunca “Siz Fâtiha’nın bu özelliğini nereden biliyordunuz?” diyerek onları taltif ettiğine, tedavi ücreti olarak aldıkları gıda maddesinden bir miktar yediklerine dair hadîs-i şerifler bulunmaktadır

(2) Dinimizde ve medeniyetimizde âyetlerle, dualarla, salavatlarla, Esma-i Hüsna ile tedavi vardır Bunlar güzel ve mâkul şeylerdir

(3) Batı dünyasında guérisseur (iyileştirici, tedavi edici) denilen kimselerin bazısı hastaları elle sıvazlayarak, bazısı ellerini hiç dokunmaksızın hastaya doğru tutarak tedavi gerçekleştirmektedir (Guérisseurlerin bir kısmı şarlatan ve sahtekâr da olsa, bir kısmının nice hastalığı tedavi ettiği, nice hastaya şifa temin ettiği inkâr edilmez bir realitedir)

(4) Yine bazı kimselerde yılan, akrep, zehirli örümcek sokmasına karşı “şerbetleme” denilen bir özellik vardır ki, bunların şerbetledikleri kimseleri zehirli hayvan sokmamaktadır Bundan on küsur yıl önce Uğur Dündar, Adanalı bir şerbetleyici ile televizyonda röportaj yapmış, söylenenlerin doğru olduğu kamera önünde isbatlanmıştı

(5) Atalarımız Osmanlılar 14’üncü yüzyılda Edirne Darüşşifasında hastaları musiki ile tedavi ediyorlardı

Okunmuş su ile tedavi haktır, bir realitedir, bunda dinimize aykırı bir husus yoktur Ancak bu işin şartları vardır:

(1) Herkesin nefesi güçlü ve tesirli değildir Bu işi, nefesi kuvvetli olan kimseler yapabilir

(2) Şartlatanlar halkı kandırıp dolandırmak, köşeyi dönmek için böyle şeyler yapabilir Onlar konumuzun dışındadır Birtakım muhterem kişiler bu hizmeti sırf Allah rızası için yapmakta, ücret almamaktadır Kaldı ki, mâkul bir ücret alsa, bu onun hakkıdır

Tıpta placebo denilen bir olgu vardır Hastalara “Size yeni çıkmış bir ilaç vereceğiz” denilerek, ilaç yerine glükozdan veya nişastadan yapılmış hiçbir tıbbî tarafı olmayan haplar yutturuluyor ve bu hastaların bir kısmı iyileşiyor Okunmuş suda, pleceboya benzer bir hassa olabilir

Yukarıda bibliyografik künyesini verdiğim, Masaru Emoto adlı Japon’un kitabını lütf edip mütalaa buyuracak olursanız, okunmuş suyun bir realite olduğunu ve bu yolla tedavinin tavsiyeye şayan bulunduğunu kabul ve teslim edeceğinizden eminim

Dinimizde hurafe olmadığı gibi, dine aykırı bir tarafı bulunmayan geleneklerimizde de hurafe yoktur Ateistlerin, Sabataistlerin, materyalistlerin, din düşmanlarının birtakım dinî olgulara hurafe, safsata, dinde olmayan şeyler demeleri saçmadır Müslümanlar dinî konuları Ateistlerin veya Sabataistlerin direktifleri ve telkinleri ile değerlendirmezler

Sıkıntılı veya hasta Müslümana okunmuş su tavsiye eden Diyanet mensubu haksızlığa uğramıştır Bunun telâfisi gerekir

Okuyucularıma da “Suyun Gizli Mesajı” kitabını alıp okumalarını hararetle tavsiye ediyorum (Kuraldışı Yayıncılık, Fenerbahçe Kalamış Caddesi, No: 93/7 34726 Kadıköy/İstanbul Tel: 0216/449 98 05)

Şu hususu da hatırlatmakta fayda vardır İslâm âlimleri bütün hadîs-i şerifleri tasnif etmiştir Senedi, silsilesi, râvileri belli olan bütün hadîsler geçerlidir Dinsizler, ateistler, Sabataistler istemiyor diye bir kısım hadîsler ayıklanamaz Böyle bir şey İslâm’a ve Resûl-i Kibriya Efendimize hıyanet olur Haber-i ahad veya zayıf olan hadîsler bile tergib ve terhib konusunda kullanılabilir Her hâl ü kârda din işlerine Sabataistlerin, ateistlerin, dinsizlerin, münkirlerin, münâfıkların karışmasına imkân ve fırsat verilmemelidir

Saygılarımla



Peygamber

Peygamberimiz, gelmiş, geçmiş ve gelecek insanların, derece itibariyla en yükseği ve en büyüğüdür Biz O’nun gibi olamayız Ama elimizden geldiği kadar, gücümüzün yettiği miktarda O’nun bize Allah katından getirdiği Şeriata uymamız, O’nun Sünnetine sarılmamız gerekir

Bunu yapabilmek için de, büyük İslâm âlimlerinin yazmış oldukları kitapları okumamız gerekir

Peygamberi sevmek, O’na uymakla olur

Hem seviyorum diyor, hem de O’nun Sünnetinin zıddını yapıyor Böyle Müslümanlık olmaz

Biz sıradan Müslümanlar O’nun kadar faziletli takva sahibi olamayız Lâkin olamıyoruz diye büsbütün de yoldan çıkmamak gerekir

Peygamber israftan kaçmış, biz de kaçmalıyız

Peygamber kanaatli yaşamış, biz de kanaatli olmalıyız

Peygamber, Allah’ın kendisine verdiği nimetleri paylaşmış, biz de paylaşmalıyız

Peygamber paraya önem vermemiş, biz O’nun kadar yapamasak bile para konularında dikkatli olmamız, altını, gümüşü, euroyu, doları, lirayı, din-iman, put haline getirmemeliyiz

Peygamber sıkıntılara göğüs germiş, sabr etmiş; biz de O’nun gibi olmalıyız

Peygamberi bırakıp da birtakım kefere ve fecereyi kendisine örnek, model, başkan, rehber kabul edenler, muhakkak çok kötü bir yola girmişlerdir

Böylelerinin, anlayacakları bir lisanla uyarılmaları gerekir Bu uyarı vazifesiyle yükümlü olan kişi ve kuruluşların ihmalkârlık yapmaları affedilemez

Mehmet Şevket Eygi