müzzemmil
Sun 11 September 2011, 10:54 pm GMT +0200
Şiddet ve Sabır
Şiddet kelimesi Kur'an’ı Kerim'de bütün türevleriyle 102 defa tekrarlanmıştır. Şu ayette olduğu gibi 41 yerde kullanılmıştır:
"Ve kendisinde büyük bir kuvvet (şedîd) ve insanlara birçok faydalar bulunan demiri indirdik." [1402]
Eşeddü olarak şu ayet’i kerimede olduğu gibi 31 defa gelmiştir:
"Gerçekten gece kalk(ıp ibadet et)mek, daha oturaklı (eşeddü) ve (geceleyin) okumak daha etkilidir."[1403]
Şediden, Allah’u tealanın şu sözünde olduğu gibi 11 yerde tekrarlanmıştır:
"Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli (şediden) bekçilerle ve alevlerle doldurulmuş bulduk." [1404]
Eşüddehu lafzı şu ayette olduğu gibi 5 yerde kullanılmıştır:
"Nihayet (insan), güçlü çağına (eşüddehu) erip kırk yaşına varınca: 'Ya Rabbi' dedi, 'beni, bana ve anama babama verdiğin nimete şükretmeğe, razı olacağın yararlı işler yapmağa sevk eyle" [1405]
Şedednâ, Allah’u tealanın şu sözünde olduğu gibi 2 yerde gelmiştir:
"Biz onları yarattık, bağlarını sıkıca (şedednâ) bağladık." [1406]
Üşdüd, şu ayet’i kerimede olduğu gibi 2 yerde zikredilmiştir:
"Onunla arkamı kuvvetlendir (üşdüd)." [1407]
Aynca şidâd şekliyle şu ayette olduğu gibi 2 yerde tekrarlanmıştır:
"Onun başında gaayet katı, şiddetli (şidâd), Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır." [1408]
Eşüddeküm ise şu ayet’i kerimede olduğu gibi 2 yerde gelmiştir:
"Sonra sizi bir bebek olarak çıkarıyoruz, sonra gücünüze (eşüddeküm) ermeniz için (sizi büyütüyoruz)."[1409]
Ayrıca diğer türevleri de şu ayetlerde birer defa geçmektedir:
"Dedi: 'Senin pazunu kardeşinle kuvvetlendireceğiz (seneşüd-dü)'." [1410]"Nihayet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca (feşüddû) bağlayın." [1411]"Rab'lerini inkâr edenlerin işleri, tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle (eşteddet) savurduğu küle benzer." [1412]
"Üstünüzde yedi sağlam (şidaden) (gök) bina ettik." [1413]
"Muhammed Allah'ın elçisidir Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı şiddetli (eşiddâu), kendi aralarında merhametlidirler" [1414]"Rabb'in istedi ki onlar güçlü (eşüddehüma) çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar." [1415]
102 defa da sabır kelimesi ve türevleri Kur'an’ı Kerim'de zikredilmiştir. Şöyle ki, isbir şekliyle şu ayette olduğu gibi 19 defa gelmiştir:
"Sabret (isbir), çünkü Allah güzel davrananların ecrini zayi etmez." [1416]
Saberû lafa Allah’u tealanın şu sözünde olduğu gibi 15 yerde kullanılmıştır:
"Onlar ki, sabrettiler (saberû) ve Rab'lerine dayanmaktadırlar." [1417]
es-sabirîn, şu ayet’i kerimede olduğu gibi 15 yerde zikredilmiştir:
"Babacığım sana emredileni yap, inşaallah beni sabredenlerden (essabirîn) bulacaksın!' dedi." [1418]
Sabren, şu ayette olduğu gibi 8 yerde tekrarlanmıştır:
"Rabb'imiz, üzerimize sabır (sabren) dök ve bizi müslümanlar olarak öldür." [1419]
es-sabr lafzı Allah’u tealamn şu sözünde olduğu gibi 6 yerde gelmiştir:
"Sabırla (es-sabr), namazla yardım dileyin." [1420]
İsbirû, ise şu ayet’i kerimede olduğu gibi 6 yerde kullanılmıştır:
"Musa, kavmine; 'Allah'dan yardım isteyin, sabredin (isbirû).' dedi.’' [1421]
Tesbirü da şu ayette olduğu gibi 5 yerde tekrarlanmıştır:
"Sabretmeniz (tesbirû) ise sizin için daha iyidir." [1422]
Sabbâr lafzı Allah’u tealamn şu sözünde olduğu gibi 4 yerde gelmiştir:
"Şüphesiz bunda sabreden (sebbâr), şükreden herkes için ayetler vardır." [1423]
İstebir lafzı ise şu ayette olduğu gibi 3 yerde zikredilmiştir:
"O'na kulluk et ve O"na kullukta sabret (istebir)." [1424]
Ayrıca es-sâbirûn lafzı Allah’u tealanın şu sözünde olduğu gibi 3 yerde tekrarlanmıştır:
"Ancak sabredenlere (es-sâbirûn), mükafatlan hesapsız ödenecektir." [1425]
Sabere sözü de şu ayette olduğu gibi 2 yerde kullanılmıştır:
"Fakat kim sabreder (sabere), affederse, şüphesiz bu, çok önemli işlerden biridir." [1426]
Sabertüm lafzı şu ayeti kerimede olduğu gibi 2 yerde gelmiştir:
"Ama sabrederseniz (sabertüm), andolsun ki o, sabredenler için daha iyidir." [1427]
Saberna ise Allah’u tealanın şu sözünde olduğu gibi 2 yerde zikredilmiştir:
"Artık biz sızlansak da, sabretsek (saberna) de birdir; kaçıp sığınacak bir yerimiz yoktur." [1428]
Sâbiren lafzı ise şu ayet’i kerimede olduğu gibi 2 yerde gelmiştir:
"Gerçekten biz onu sabreden (sâbiren) bulmuştuk. Ne güzel kuldu o, daima (Allah'a) dönerdi." [1429]
Aşağıdaki halleriyle de birer defa gelmiştir:
"Sana bildirilmeyen bir şeye nasıl sabredebilirsin (tasbiru)." [1430]"Biz sizi birbiriniz için bir sınama yaptık (ki bakalım) sabrediyor musunuz (etesbirune)?" [1431]"Hani siz demişimiz ki: 'Ey Musa, biz bir yemeğe dayanamayacağız (nesbire)". [1432]
"Elbette sizin bize yaptığınız eziyete katlanacağız(lenesbirenne)." [1433]
"Kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse (yesbir), şüphesiz Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez." [1434]"Şimdi eğer dayanabilirlerse (yecbirû), ateştir onların yeri." [1435]
"Onlar, ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar (esberehüm)." [1436]"Sabrın (sabruke) ancak Allah(ın yardımı) iledir." [1437]
"Bundan böyle sizden sabreden (sabiretün) yüz kişi olsa, iki yüz (kâfir)i yenerler." [1438]"Doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar (essabırât)." [1439]
Bütün bunların toplamı da 102'dir. Böylece şiddet kelimesi bütün türevleriyle birlikle sabır kelimesi ve türevlerine eşit sayıda zikredilmiştir.[1440]
[1402] Hadid: 57/25.
[1403] Müzzemmil: 73/6.
[1404] Cin: 72/8.
[1405] Ahkaf: 33/15.
[1406] İnsan: 76/28.
[1407] Tâhâ: 20/31.
[1408] Tahrim: 66/6.
[1409] Hacc: 225.
[1410] Kasas: 28/35.
[1411] Muhammed: 47/4.
[1412] İbrahim: 14/18.
[1413] Nebe: 78/12.
[1414] Fetih: 48/29.
[1415] Kehf: 18/82.
[1416] Hûd: 11/115.
[1417] Nahl: 16/42.
[1418] Saffât: 37/102.
[1419] A’raf: 7/126.
[1420] Bakara: 2/45.
[1421] A’raf: 7/128.
[1422] Nisa: 4/25.
[1423] İbrahim: 14/5.
[1424] Meryem: 19/65.
[1425] Zümer: 39/10.
[1426] Şûra: 42/43.
[1427] Nahl: 16/126.
[1428] İbrahim: 14/21.
[1429] Sâd: 38/44.
[1430] Kehf: 18/68.
[1431] Furkan: 25/20.
[1432] Bakara: 2/61.
[1433] İbrahim: 14/12.
[1434] Yusuf: 12/90.
[1435] Fussılet: 41/24.
[1436] Bakara: 2/175.
[1437] Nahl: 16/127.
[1438] Enfal: 8/66.
[1439] Ahzab: 33/35.
[1440] Abdurrezzak Nevfel, Kur’an’da Ölçü ve Ahenk, İnkilap Yayınları, İstanbul, 1988: 168-172.