- Şıb Sakinlerinin Yokluk ve Açlıga Düşmeleri

Adsense kodları


Şıb Sakinlerinin Yokluk ve Açlıga Düşmeleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 29 January 2010, 10:03 pm GMT +0200
Şı´b Sakinlerinin Yokluk ve Açlık Sıkıntısına Düşmeleri


Kureyş müşrikleri; Peygamberimiz (a.s.)ı ve Peygamberimiz (a.s.)ın kabile halkı olan Hâşim oğullarıyla Muttalib oğullarını, Şı´b´cia[36] üç yıl kuşatıp gözaltında tuttular.[37]

Onlara sıkı bir içtimaî ve iktisadî ambargo uyguladılar.

Çarşı ve pazarların, Şı´b sakinlerine giden yollarını kestiler.[38] Şı´b´a yiyecek ve katık gitmesini önlediler.[39]

Kureyş müşrikleri; Mekke´den gelen yiyecekleri veya satılan herhangi bir şeyi Şı´b´a bırakmamakta, hemen varıp onları kendileri satın almakta,[40] Şı´b sakinlerini açlıktan öldürüp,[41] böylece Peygamberimiz (a.s.)ın kanını dökmeye muvaffak olabileceklerini um m aktaydılar.[42]

Şı´b sakinlerinin hac mevsimlerinde-dinî geleneğe uyarak-Şı´b´dan çıkıp alışverişte bulunmalarına her ne kadar engel olmamakta iseler de,[43] Mekke çarşısına bir deve yükü yiyecek geldiği ve Şı´b sakin lerinden birisi çoluk çocuğu için biraz yiyecek almak üzere oraya vardığı zaman, Ebu Leheb hemen erzak yüklerinin başına dikilir:

"Ey tüccar topluluğu! Muhammed´in ashabına fiyatları öyle yükseltiniz ki, onlar yanınızdaki şeyler den birşey alamasınlar!

Siz benim zengin ve verdiği sözü yerine getirir bir kimse olduğumu bilirsiniz.[44] Böyle yapmanızdan size bir zarar gelmeyeceğine ben kefilim!" der;[45]

Tüccarlar da meta´larının fiyatını öyle kat kat arttırırlardı ki, Müslümanlar açlıktan ağlaşan çocuk larının yanına, ellerinde onlara yedirecek birşey bulunmaksızın dönmek zorunda kalırlardı.

Ertesi günü, sabahleyin, tüccarlar Ebu Leheb´in yanına varırlar; o da kalan yiyecek ve giyecekleri onlardan yüksek fiyatla satın alıp,[46] mü´minleri ve yanındakileri aç ve çıplak bırakırdı .[47]

Şı´b sakinlerini geçindirmek için Peygamberimiz (a.s.) bütün malını harcadı.

Hz. Hatice de, Ebu Talib de, bu yolda bütün mallarını harcadılar.[48]

Yiyecek birşey bulunup satın alınmadığı için, açlıktan ölenler,[49]

Ağaç yapraklarını yiyenler,[50]

Buldukları kuru deri parçalarını su içinde yumuşatıp ateşe tuttuktan sonra, onunla üç gün idare edenler oldu![51]

Açlıktan ağlaşan çocukların feryatları, Şı´b´ın arkasından duyulmaya başladı.[52]

Müşriklerden kimisi bundan sevinç, kimisi de üzüntü duymakta; üzüntü duyanları, "Bakınız! Sahifeyi yazan Mansur b. İkrime nasıl felakete uğradı!" demekte idi.[53]

Kureyş müşrikleri Şı´b sakinlerine birşey göndermemekte, akrabalarına birşey göndermek isteyen ler de, onu ancak gizlice salabilmekte idiler.[54]

Ebu Cehil Şı´b´ı sık sık gözetler dururdu.

Hz. Abbas, bir gün, yiyecek satın almak için Şı´b´dan çıkmıştı.

Ebu Cehil ona çatmak istedi. Fakat, Allah onu Ebu Cehil´in şerrinden korudu.

Hz. Hatice, Zem´a b. Esved´e:

"Ebu Cehil´e bir söz dinlet" diye bir haber saldı.

O da söz dinletti, Ebu Cehil geri durdu.[55]

Hakîm b. Hizam; bir ticaret kafilesiyle, Şam´dan buğday yükleyip getirmişti.

Üzerine, buğday yüklediği bir deveyi, gizlice, Şı´b yoluna yöneltti, arkasına vurup Şı´b sakinlerinin yanına soktu. Onlarda, devenin üzerindeki buğdayı aldılar.[56]

Yine Hakîm b. Hizam; başka bir gece, devenin üzerine un yükleyip Şı´b´ın içine saldı .[57]

Hişam b. Amr da; bir gece, deveye yiyecek yükleyip Şı´b´ın ağzına kadar götürdü. Devenin başın dan yularını çözdü. İki böğrüne vurup onu Şı´b´a soktu.[58]

Hişam b. Amr Şı´b sakinlerine böyle yardım etmekte devam etti.[59]

Başka bir gecede üç yük yiyecek gönderdi.

Kureyş müşrikleri bunu öğrenince, sabahleyin ona bu hususta ihtarda bulundular. Hişam da:

"Ben artık böyle birşeyi tekrarlar ve size aykırı davranır değilim!" dedi.

Bunun üzerine, müşrikler onun yanından ayrıldılar.

Fakat, Hişam; bundan sonra, tekrar Şı´b sakinlerine geceleyin bir veya iki deve yükü daha yiyecek salınca, müşrikler ona ağır sözler söylediler.[60] Hatta, onu öldürmeye kalktılar![61]

Ebu Süfyan b. Harb:

"Bırakınız adamı! Şı´b´daki akrabalarına iyilik etmiş!

Vallahi, keşke biz de onun yaptığı gibi yapaydık! Ne güzel olurdu!" diyerek, onu kayırdı.[62]

Hakîm b. Hizam; bir gün, kölesinin sırtına biraz buğday yükleyip Peygamberimiz (a.s.)ın zevcesi Hz. Hatice´ye götürmek üzere Şı´b´a giderken, yolda Ebu Cehil´e rastladı.

Ebu Cehil hemen Hakîm´in yakasına yapıştı.

"Demek sen Haşim oğullarına yiyecek götürüyorsun ha?!

Vallahi, ben seni Mekke´de rezil etmedikçe, buradan ne sen ileri geçebilirsin, ne de yiyecek geçe bilir!" dedi.

O sırada, Ebu´l-Bahterî b. Hişam, yanlarına geldi. Ebu Cehil:

"O," dedi, "Hâşim oğullarına yiyecek taşıyor!?"

Ebu´l-Bahterî:

"Halasına ait olup yanında bulunan bir yiyeceği ona götürmesine sen nasıl engel olursun?!

Çekil adamın yolundan, gideceği yere gitsin!" dedi.

Ebu Cehil kabul etmedi ve hatta Hakîm´in veya kölesinin yakasına yapışınca, Ebu´l-Bahterî kızdı. Eline geçirdiği bir deve çenesi kemiği ile vurup Ebu Cehil´in başını yardı, kendisini yere yıktı, tepeledi, tekmeledi durdu.[63]

Hz. Hamza oraya yakın bir yerde bulunuyor ve onları seyrediyordu.

Müşrikler ise, aralarında geçen bu gibi hadiseleri Peygamberimiz (a.s.)la ashabının görüp veya işitip kendilerine gülmelerini hiç istemezlerdi.[64]



[36] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 188, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 31, İbn Haim, Cevâmiu´s-Sîre, s. 64, İbn Abdilberr, İstiâb, c.1, s. 37, İbn Kaybın, Zâdü´l-mead, c. 2, s. 51.

[37] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 828, İbn Sa´d, Tabakât, c.1, s. 188, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c.1 , s. 234, Yâkubî, Târîh, c. 2, s.31, Taberî, Târîh, c. 2, s. 225, Ebu Nuaym , Delâil, c. 1 ,s.273, Beyhakî, c. 2, s. 312, İbn Haim, s. 64, İbn Abdilberr, c. 1, s. 37, İbnEsîr, Kâmil, c. 2, s. 88, 89, İbn Kayyım, c. 2, s. 51, İbn Seyyid, c. 1, s. 127, Zehebî, s. 221, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 84, İbn Haldun, Târîh,c. 2, ks. 2, s. 9, Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 1, s. 374, Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 298.

[38] Ebu Nuaym, c. 1, s. 273, Beyhakî, c. 2, s. 312, İbn Seyyid, c. 1, . 126, Zehebî, s. 221, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 84.

[39] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 209, Belâzurî, c. 1 , s. 234, Ebu Nuaym , c. 1, s. 273, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vetâ, c. 1, s. 197,İbn Kayyım, c. 2, s. 51.

[40] Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1 , s.. 273, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 312, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s.126.

[41] Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 273.

[42] Ebu Nuaym, c. 1, s. 273, Beyhakî, c. 2, s. 312, İbn Seyyid, c. 1, s. 126, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 84.

[43] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 209, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 234. Ebu´l-Ferec İ bn Cevzî, el-Vetâ, c. 1, s. 197,Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 297.

[44] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 3, s. 354-355, Halebî, İnsânu´l-Uyûn, c. 2, s. 25-26.

[45] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 3, s. 355.

[46] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 3, s. 355, Halebî, c. 2, s. 26.

[47] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 3, s. 355.

[48] Yâkubî, Târih, c. 2, s. 31.

[49] Belâzurî, c. 1, s. 234, Ebu Nuaym, c. 1, s. 273.

[50] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 3, s. 354, Halebî, c. 2, s. 25.

[51] Süheyli, Ravdu´l-ünüf, c. 3, s. 354.

[52] .İbn Sa´d, c. 1, s. 209, Belâzurî, c. 1, s. 234, Beyhakî, c. 2, s. 312, İbn Kayyım, Zâdü´l-mead, c. 2, s. 51, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 86.

[53] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1 , s. 209.

[54] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1 , s. 379, Taberî, Târîh, c. 2, s. 225, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 87, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s.223, Kastalâni, Mevâhibu´l-ledünniye, c. 1 , s. 67, Diyarbekrî Hamis, c. 1, s. 297.

[55] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 235.

[56] Zübeyr b. Bekkâr, Nesebi Kureyş, s. 355.

[57] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 235.

[58] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 14, Belâzurî, c. 1 , s. 235, Ebu Nuaym , Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 273, İbn Esîr, Kâmil,c. 2, s. 88, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 96.

[59] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 14, Ebu Nuaym, Delâil, c. 1, s. 275.

[60] İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 128, Halebî, İnşânu´l-Uyûn, c. 2, s. 34, Zürkânî, Mevâhibu´l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 290.

[61] AhmedZeynf Dahlan.Sîre, c. 1, s. 137.

[62] İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 128, Halebî, İnsânu´l-Uyûn, c. 2, s. 34, Zürkânî, Mevâhibu´l-ledünniye Şerhi, c. 1, s. 290.

[63] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 379-380, Taberî, Târîh, c. 2, s. 225, E bu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 275, İbnEsîr, Kâmil, c. 2, s. 87-88, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 128, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 223, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c.3, s. 87-88, Halebî, İnsânu´l-Uyûn, c. 2, s. 34.

[64] İbn İshak, İbn Hişam, c. 1, s. 379-380, Taberî, c. 2, s. 225, Ebu Nuaym, c. 1, s. 275-276, İbn Esîr, c. 2, s. 87-88, Zehebî,s. 223, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 88.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/85-88.